MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Üçüncü Viyana seferi mi?


AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Erdoğan “ustalık” konusunu biraz fazla abarttı sanki.
Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı yapamayacağını söylüyor, çünkü İnce henüz çok acemi, bu işin altından kalkamazmış.
İnce’ye yönelik bu beyin yakan suçlamayı “seçim geliyor iç politikada olur böyle şeyler” diyerek kabul edebiliriz belki.
Ancak Erdoğan benzer “çırak” tanımlamasını Avusturya Başbakanı için de yaptı.
Malum Avusturya 7 caminin kapatılmasına ve Türkiye’den gelen imamların oturma izinlerinin iptaline karar verdi.
Şu anda Türkiye’de “bu karar neden alındı?” sorusu hiç sorulmadan Avusturya’ya yönelik ağır sözler söyleniyor.
Erdoğan da çok tepkili bu duruma. Ancak öyle sözler söylüyor ki, şaşırmamaya alışmış olmamıza rağmen yine de şaşırıyoruz.
Çünkü Erdoğan cami kapatmaya karşı “Haçlı-Hilal savaşından” söz ediyor. Türkiye’nin gereğini yapacağını söylüyor.
Bakın Erdoğan’ın sözleri şöyle; “Her yerde Müslümanlara yönelik baskılar artıyor. Avusturya’nın şu anda Müslümanlara camilere yönelik tavrı İslam düşmanlığının görünen yüzüdür. Burada Avrupa’ya doğrusu Avusturya’nın başbakanına sesleniyorum. ‘Çok daha gençsin daha senin çok şöyle tecrübe edinmen lazım. Şunu unutma senin bu çıraklığın bu tavırların senin başına çok işler getirebilir. Zira bilesin ki Avusturya’da bir caminin kapatılması oradaki Müslümanların, din adamlarının Avusturya’dan atılması yurtdışı edilmesi yeniden bir haçlı hilal mücadelesini başlatır ki bunun sorumlusu sen olursun’ Bunu söylerken sadece oraya seslenmiyorum. Tüm batıya sesleniyorum. Başta Almanya bu adamınıza çeki düzen verin. Çeki düzen vermezse olay farklı yere doğru gider. Bizimde kendimize göre argümanlarımız atacağımız adımlar var. Orada benim 250 bin kardeşime zulmedilmesine asla müsaade etmeyiz. Gereken neyse onu yaparız.”
Bu sözlerden ne anlamamız gerekiyor?
Avusturya’nın başkenti Viyana biliyorsunuz.
Önce Kanuni Sultan Süleyman sonra da Merzifonlu Karamustafa Paşa Viyana’yı almak üzere kuşatmıştı. Kanuni kenti alamadan vefat etmiş ve ordu geri çekilmişti. Merzifonlu Karamustafa Paşa ise başarılı olamadığı için sefer sırasında boğdurulmuştu padişah tarafından.
Sanki üçüncü Viyana kuşatmasını da Erdoğan yapacak gibi konuşmuş, öyle değil mi?
AKP cumhurbaşkanı adayının bu sözleri elbette toplumun en geri kesiminde ve yandaş-yalaka medyada kendine çok geniş yer buluyor.
“Dünyaya karşı dik duruş sergileyen” Erdoğan alkışlanıyor.
Bizde alkışlanabilir ama dünyada ne kadar ciddiye alınır orası meçhul.
Ayrıca her halde bu çağda bir tür Hristiyan-Müslüman çatışmasından söz etmek de akıllara sığacak bir şey değildir.
Avusturya ya da başka hangi Hristiyan ülke “haçlı saçmalığına” kalkışabilir.
Deyin ki kalkıştı, kiminle nerede nasıl savaşacaktır?
Ama bu savaş, eskiden yaşandığı bir Haçlı seferi yerine “ekonomik savaş” olursa bundan kimin zararlı çıkacağını tahmin etmek de zor olmasa gerek.
Sonuç, seçime doğru umarım son “akla ziyan” açıklamalardan biri olur bu.

BUNU YAZMAK GEREK

Avusturya’da “Erdoğan’a oy verecek” AKP’li kalmadı çünkü hepsi Avusturya vatandaşı oldu


Referandum’dan önce AKP’lilerin Avrupa ülkelerinde “evet kampanyası” yapmaları sorun yaratmıştı biliyorsunuz.
Avrupa ülkeleri Türkiye’deki seçim atmosferinin ve bunun yarattığı düşmanlıkların ülkelerine taşınmasını istemiyordu.
Bazı Avrupa ülkelerinde yaşayanlar ise bu ülkelere tepki göstermiş hatta bazılarında ufak çaplı çatışmalar bile çıkmıştı.
Bunun üzerine Avusturya ülkesinde yaşayan ve “çifte vatandaş” statüsünde olan Türklere “Bundan sonra ya Türk ya Avusturya vatandaşı olacaksınız” denildi.
Bu ülkedeki Türklerin yüzde 90’ına yakını kısa sürede Türk vatandaşlığından vazgeçip Avusturya vatandaşı olarak yaşamayı tercih etti.
Tabii durum böyle olunca bu kişilerin oy kullanması da artık mümkün değil.
Bu nedenle AKP’nin Avrupa’daki oylarında ciddi bir düşüş olabilir.
Avrupa’da yaşayan Türkler “din iman” falan diyorlar ve AKP’yi de güya “canları pahasına” destekliyorlar ama sıkıyı görünce ne din ne iman ne milliyet kalmıyor işte.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Yine akla ziyan konuşma örnekleri


AKP’nin daha doğrusu AKP adayı Erdoğan’ın seçim propagandası için söylediği sözler gerçekten çok garip.
Daha önce de “akla ziyan sözler” diye yayınlamıştım bazılarını...
Erdoğan ve çevresindekiler muhalefetin yapılan bütün yatırımları yıkma kararında olduğunu söylüyorlar halka.
Böyle bir şey zaten teknik olarak da mümkün değil ama propaganda silahı olarak etkili olduğunu söyleyebilirim.
Televizyonların aşırı baskısı altında Erdoğan’dan başka kimseyi duyamayan milyonlarca kişi “Bizim yaptıklarımızı yıkacaklar” sözlerine inanıyor.
Erdoğan son olarak şöyle konuştu; “Karşınıza yıkma vaadiyle gelenlere sorun; AK Parti Türkiye’de 284 yeni derslik yaptı. Onları yıkacak mısınız? AK Parti 258 tünel açtı. Siz bunları tekrar taşla toprakla mı dolduracaksınız?”
Erdoğan’ı dinleyip bu soruları soranlar vardır mutlaka.
Biliyor musunuz akla ziyan bu sorulara sinirlenmeden cevap vermek de pek mümkün değil.
258 tünel yapılmış CHP gelirse bu tünelleri taşla toprakla dolduracakmış.
Bu ülke bu kadar akıl kaybına uğramış olabilir mi?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Menbiç’te “dik durmuştuk” hani


Daha ilk duyduğumda yazdım ve tv ekranlarından söyledim hatırlarsanız.
Menbiç’te olup bitenlerle ilgili Dışişleri bakanı doğruları söylemiyor.
Dışişleri bakanına göre Menbiç’teki ısrarlı politikamız sonunda Amerika dize gelmişti hesapta. “Türkiye’nin yoğun baskısından bunaldık” demişti Amerikalılar ve buradaki PYD’nin çekileceğini ilan etmişlerdi.
Oysa yapılan açıklamaları okuduğumuzda aslında durumun çok farklı olduğu görülüyordu. Amerika bir çekilmeden söz etmiyor sadece “Türkiye ile görüşmelerin süreceğini” söylüyordu.
Nitekim daha dışişleri bakanının “destan yazdık” açıklamalarının mürekkebi kurumadan bölgeden tam tersi haberler gelmeye başladı.
Amerika son 3 günde 250 TIR dolusu silah ve mühimmatı Menbiç’e getirmiş ve PYD’li militanlara dağıtmıştı.
Tabii bu haberler elbette medyanın tamamına yakınında yer almayacak bile.
Halkın önemli bir bölümü “şimdilik” Menbiç’te de Amerika’ya karşı dik durduğumuzu, Amerika’nın diz çöktüğünü, PKK’nın bölgeden uzaklaştığını, bir süre sonra hepsinin bir köşede kıstırılıp öldürüleceğini sanıyor.

ÖNERİ


Savaş Ay yaşasa o programları yapamazdı


İktidar yandaşı medyanın en irisi Sabah grubunun haber kanalı ahaber CHP’yi suçlamak için hazırladığı belgesellerin birinde artık aramızda olmayan Savaş Ay’ın 1998’de hastanelerin durumu ile ilgili yaptığı haber programlarını kullanıyor.
Savaş Ay’ın gerçek bir gazeteci olarak hazırladığı bu programlarda hastanelerle ilgili bakan da ilgili genel müdür ve diğer yetkililer de yayına katılıyorlar.
Savaş Ay’ın son derece sert ve hatta kırıcı soru ve sözlerine karşı sertleşmeden, had bildirmeden, hakaret etmeden cevaplar veriyorlar.
ahaber Savaş Ay’ın bu programlarını CHP’yi yıprattığını düşünerek büyük bir keyifle yayınlıyor ama acaba birinin aklına şu soruyu sormak geliyor mu çok merak ediyorum;
“Biz bu programı yapıyoruz ama Savaş Ay sağ olsaydı, bugün 1998’deki gibi böyle bir yayın yapabilir miydi?”
Hepimiz biliyoruz ki bu mümkün değil.
Dönemin Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan canlı yayına katılıyor Savaş Ay’ın “Bu ne rezalet bakan bey” sorusuna cevap vermeye çalışıyor. Ay daha da ileri gidiyor “Ne diyorsunuz sayın bakan, size goy goy mu yapacağım, böyle rezalet varken biz hiçbir şey yapmadan oturamayız, ama siz hiçbir şey yapmadan o koltukta oturuyorsunuz” diyor, diyebiliyor.
Bugün bu sözleri bırakın bir bakana AKP’nin atadığı bir bürokrata söylemeye kalksanız anında tutuklanırsınız, terörist, bölücü, hain, darbeci ilan edilirsiniz.
O beğenmedikleri güya “eski” Türkiye’de gazeteciler özgürce ve cesurca habercilik yapabiliyordu.
Şimdi ise “iliştirilmiş” ve “eğitilmiş” gazetecilik yapılıyor. Parası da bol ama.
Yok, öyle değil diyorsanız, öneriyorum yapın bir program, bir bakanı eleştirin, eleştirinizi canlı yayında yüzüne söyleyin.
Yüreğiniz yeter mi?

sozcu-banner-1