BUNU YAZMAK GEREK

Yine aynı terane; “Ekonomide oyun oynayan başaramayacak”


Rakamlara bakınca ekonomi hiç de iyi görünmüyor.
Dolar 4 lirayı aştı.
Daha doğrusu belli ki 4 liranın üzerinde oturdu artık.
Euro ise durumunu beşledi. O da 5 liranın üzerine oturmuş durumda.
Ancak sokağa baktığınızda sanki bir sıkıntı yokmuş gibi görünüyor.
Her yer kalabalık. Caddeler dolu. Yollar her biri 1 milyon liranın üzerinde satılan çok lüks araçlardan geçilmiyor.
Ekonomi yönetimine bakarsanız zaten her şey güllük gülistanlık.
Ekonomi bakanı dövizdeki artışın “gerçeği yansıtmadığını” söylüyor. Peki neyi yansıtıyor? Orası belli değil. Ya da “gerçek” ne?
Ancak sanki her şey iyi gibi gösterilirken bir anda AKP Genel Başkanı gürlemeye başlıyor.
Diyor ki “Ekonomide aktif rol oynayanlar, finans sektörünün içinde olanlar eğer Suriye’deki bu gelişmeleri bahane ederek ülkemize ekonomik terör estirmeye çalışıyorsanız yanlış yaparsınız. Bunları gayet iyi biliyoruz. Yeri geldiğinde bunun hesabını verir, bunun bedelini ödersiniz. Döviz kurlarındaki artışın makul, mantıklı, işin kitabına uygun bir izahı yok.”
Bir an şaşıp kalmıyor musunuz siz de?
Kim ekonomi üzerinde oyunlar oynuyor? Yıllardır önümüze konan “dış güçler” hangileridir?
Madem iktidar sahipleri bunların kimliğini biliyor neden müdahale etmiyor? Daha önce kimler bu oyunu oynadı ve başarıya ulaştı da neden bu sefer başarılı olamayacaklar?
AKP Genel Başkanı konuşunca başbakan durur mu. O da gürlüyor “Ekonomide oyun oynayanlar ayağını denk alsın” diyor.
Ardından ekonomi ile ilgili bakanlar da “Dövizi artıranları biliyoruz, ama başarılı olamayacaklar” diyor.
Kimmiş bunlar? Amerika Başkanı bir tweet atıyor dolar fırlıyor. O adam sırf Türkiye’de dolar yükselsin diye mi atıyor o tweetleri?
Ama bilgi ve kültür açısından olduğu gibi maddi açıdan da toplumun en gerisinde ama sayıları hayli yüksek olan kesimler bu sözlerden etkilenerek hayali düşmanları “muhalefet üzerinden şekillendirip hain edebiyatına” sarılarak Erdoğan’a biraz daha bağlanıyor.
Şimdi geleyim konunun en can alıcı noktasına.
Bir taraftan ekonominin çok iyi olduğu, döviz artışının gerçeği yansıtmadığı söylenirken AKP Genel Başkanı’nın çıkıp da “ekonomi üzerine oyun oynayanlardan” söz etmesi aslında ekonominin çok kötü olduğunu bir itirafıdır.
Ülker’den sonra Doğuş Grubu’nun da bankalardan borç yapılandırması talep etmesi, sırada benzer birçok büyük sermaye grubunun bulunduğunun söylenmesi de zaten ekonominin ne kadar kötü olduğunun birer göstergeleridir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

İşte “Kabile devleti” gibi olmanın bir örneği daha


Konuşmalarında sık sık “kabile devleti değiliz” cümlesini kullanıyor AKP Genel Başkanı Erdoğan biliyorsunuz.
Aslında “biz öyle değiliz” dediği her olayda bir kabile devleti gibi olduğumuzun da itirafı yapılmış oluyor.
Önceki gün okuduğum bir haber ülkeyi tek başına yöneten AKP Genel Başkanı’nın ne kadar eksik bilgi sahibi olduğunun bir kanıtı gibiydi.
Hürriyet’te yer alan habere göre OHAL nedeniyle güvenlik soruşturmalarında gecikmeler yüzünden 1000 kadar doktorun ataması yapılamıyormuş.
6 yıllık çok zorlu bir eğitimden geçen doktorlar “güvenlik soruşturmaları” tamamlanamadığı için doktorluk yapamıyor, özel hastanelerde çalışamıyor, işyeri hekimliği sertifikaları onaylanmadığı için  ihtisas kazansalar bile işe başlayamıyormuş.
AKP’nin doktor kökenli milletvekilleri konuyu Tayyip Erdoğan’a aktarmışlar.
Erdoğan, “Nasıl yani zorunlu hizmetlerini yapmayınca doktor olamıyorlar mı? Hem de bu kadar zor eğitimin ardından, bu sorunu çözün” demiş ve sonra da “sorunu çözün” talimatı vermiş.
Sağlık Bakanlığı Atama Komisyonu da hemen toplanmış ve gerekli adımların atılmasına karar vermiş.
Allahaşkına duruma bakar mısınız?
AKP genel başkanı ülkeyi OHAL ile yönetiyor ama OHAL’in yaşattığı külfetlerden haberi yok. Haberi olunca herkesi fırçalıyor bu kez de devlet çarkları başka türlü döndürülmeye başlanıyor.
Böyle bir şey ancak “kabile devletinde” olmaz mı?

Bİ SORALIM BAKALIM

Bu tarafsız! politika ne kadar sürdürülebilecek?


Amerika ile Rusya kapıştı kapışacak gibi görünüyor.
Dünyanın yüreği ağzında.
Füzelerin karşılıklı uçuşmaya başlayacağı anı bekliyor herkes.
Bana sorarsanız çok rahatım. Çünkü bunların hiçbiri olmayacak.
Tepişecekler aralarında, olan bize olmasın da başka bir şey istemem aslında.
Sanıyorum saray da sıkıntılı günler yaşıyordur. Şu anda “ne oradayım ne burada” politikası izliyor gibiler ama bu nereye kadar?
Erdoğan konuşuyor; “Biz Suriye ve Irak’ta oynanan tiyatronun bırakılmasını herkesin gerçek çehresiyle kendisini sahada göstermesini istiyoruz” diyor.
Sonra ekliyor; “Katil Esad rejimini destekleyenler, PYD terör örgütünü destekleyenler yanlış yapıyor.”
İki süper güç belki bu bölgede asla çatışmayacaklar ama bölgeyi paylaşacakları kesin gibi görünüyor.
Nitekim Amerika Dışişleri Bakanlığı’na getirilecek olan Mike Pompeo Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’yi paylaşmak için bir araya geldiğini kendilerinin de bu fotoğrafta yer almaları gerektiğini söylüyor.
Amerika o fotoğrafa girdiği an bizim ve İran’ın çıkacağını tahmin etmek zor değil.
Bu koşullarda hem “katil Esad’ı destekleyen” Rusya ile hem de “terörist PYD’yi destekleyen” Amerika ile karşı karşıya geleceğiz.
Suriye’yi paylaşmayı bırakın yakamızı kurtaralım yeter.

ŞAŞIRDIM

Ee bu ne demek şimdi, Erdoğan’ın diploması var mı yok mu?


Bitmeyen çünkü asla cevaplandırılmayan konulardan biri AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın üniversite diploması olup olmadığı.
Üniversite diplomasının önemi şu; Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildiği eski anayasaya göre bu makama oturmak için mutlaka 4 yıllık üniversite diplomasına sahip olmak gerekiyor.
Bazı iddialara göre Erdoğan üniversite okumadı. 4 yıldan daha az süreli bir yüksek okuldan mezun oldu.
Bu nedenle ortalarda dolaşan “diploma örnekleri” aslında gerçeği yansıtmıyor.
Her konuda “çok şiddetli konuşmalar” yapan Erdoğan ise bu konuda derin bir sessizlik içinde.
Diploması ile ilgili hiçbir soruya cevap vermediği gibi bir diploma da göstermiyor.
Onun yerine Marmara Üniversitesi birbirinden farklı diplomalar göstererek kafaları iyice karıştırıyor.
Önceki hafta henüz Halk TV’de çalışırken Oğuz Tolga’yı konuk almıştım.
Oğuz Tolga çok uzun zamandır Erdoğan’ın diploması olmadığına ilişkin iddiaları dile getiriyor.
Tolga programdan sonra bu iddialarını daha da sertleştirerek Twitter üzerinden paylaşmaya başladı.
İşte tam bu sırada AKP’nin en “reisçi” milletvekillerinden Metin Külünk “nedense” çok ilginç bir tweet attı.
Külünk bu tweetinde aynen şunu yazdı; “Siyaset diploma ile yapılmaz, diploma ancak yüreğe dokunan mücadele adamı için bir parçadır. Diploma yoksa temsil makamında olamazsın diyen varsa, Peygamberler tarihi okusun. Büyük mücadeleleri hiç adı duyulmayan diploması yok ama yüreği samimiyeti olan diplomasız yiğitler taşır.”
Külünk böyle bir tweete neden gerek duydu?
Herhalde diploma konusunun sosyal medyada çok tartışıldığı bir sırada bunu yazmasının iddiaları daha güçlendireceğini bilmeyecek kadar siyasetten bi haber değildir.
Ya da ne bileyim, belki yakında çok ilginç bir belge çıkacaktır ortaya ve önlemi şimdiden mi alınıyordur acaba?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Amerika emin değil ama bizim hükümet “kesin” diyebiliyor


Dünya Suriye’de kullanıldığı belirtilen kimyasal silah nedeniyle savaşın eşiğine geldi.
Amerika Başkanı “Tamam artık Suriye’den çekiliyoruz” dediği sırada Esad’ın Doğu Guta’da kimyasal gaz kullandığı iddiaları atıldı ortaya.
Trump bunun üzerine çark etti ve “Hayvan” diye hitap ettiği Esad’a gününü göstereceğini söyledi.
Hemen ardından Suriye’nin askeri bir üssü füze saldırısına uğradı.
Suriye Amerika’nın vurduğunu tahmin ettiğini söylerken Rusya “İsrail füzeleri bunlar” açıklaması yaptı.
Derken Amerikan Donanması Akdeniz’de harekete geçti. Ruslar “Gelirseniz vururuz” demeye başladı.
Kısacası dünya yine bir savaşın eşiğine kadar gelmiş durumda.
Bu arada krizi başlatan “kimyasal silah” konusu ise hâlâ çözülmüş değil.
Amerikan istihbaratı kimyasal silah kullanıldığını kesin olarak saptadı ama bunu kimin kullandığı konusunda net bir sonuç yok.
Gerçekten Esad mı attı gazı halkının üzerine yoksa Esad’ı zor durumda bırakmak için düzenlenen bir Amerikan tezgahı mı bu?
Amerikan Savunma Bakanı Mattis ellerinde kesin bir kanıt olmadığını “Bu saldırılar çok kez yaşandı. Birçok olayda, biliyorsunuz orada sahada müdahil değiliz. Birliklerimiz orada değil” diye açıkladı.
Dünya “gazı kim attı?” merakı içindeyken her nasılsa sadece Türkiye her şeyi çok iyi biliyor.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ “Esad kimyasal silah kullandı, bu kesin” açıklaması yaptı haftanın başında.
Amerika ise hâlâ emin değil.
Demek ki Amerika bizim istihbarata pek güvenemiyor.

sozcu-banner-1