ANALİZ

Yine “kandırıldık” diyecekler


Amerika beklenmedik anda bir karar aldı.
Kısa bir süre öncesine kadar Kandil’de yaşayan PKK’nın önde gelen üç ismini yakalamak için ödül koydu.
Toplam 12 milyon dolarlık bir ödül bu.
Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan için Amerika neden birden celallendi acaba?
Aslında bunun nedeni çok açık.
Amerika bölgede büyük bir Kürt devleti kurmak istiyor.
Suriye topraklarında da bu devlete bağlı özerk bölgeler oluşturulacak bu politikaya göre.
Amerika bu stratejisini PYD ile yürütüyor.
Ancak PYD Türkiye tarafından “PKK’nın uzantısı terör örgütü” olarak tanımlanıyor.
Bu da Amerika’nın bölgedeki gücünü biraz sınırlıyor.
Bölgede daha rahat hareket etmek isteyen Amerika, Türkiye’nin de konuya katılmasını istiyor.
Aslına bakarsanız kısa bir süre öncesine kadar Türkiye’nin YPG ile bir sorunu yoktu.
Hatta öyle ki bu örgütün liderlerinden Salih Müslim Ankara’da devlet töreni ile ağırlanmış kendisine izzet ikram gösterilmişti.
Gözlediğim kadarıyla bölgedeki Amerikan planı fazla sırıtınca AKP iktidarı da Amerika’ya karşı direnir gözükmek için PYD’yi PKK’nın uzantısı olarak tanımlayıp sanki Suriye’deki Amerikan destekli yeni oluşumdan rahatsızmış gibi davranmaya başladı.
Şimdi belli ki Amerika artık bu uzatma sürecinin sona ermesi için PKK kartını ortaya koydu.
PKK’nın liderlerini ödüllü arama listelerine koyarak Türkiye’nin PYD’yi tanımasını sağlamaya çalışacaklardır.
AKP iktidarının buna tepki göstereceğini hiç sanmıyorum.
Hiç kuşkum yok ki bir süre sonra “PKK ortadan kalkıyor. Suriye’deki Kürt oluşumu görmezden gelemeyeceğimiz gibi hepsini terörist sınıfına da sokamayız” diyerek kendi kamuoyuna hem Amerika’yı şirin gösterecek hem de yeni Suriye politikasının inşasına katkıda bulunacaktır.
Elbette burada sorun Rusya’nın tavrının yol açacağı gelişmelerdir.
Rusya’nın müdahalesi ile başımız biraz sıkışırsa o zaman bildik bahanenin tekrar gündeme sokulacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
AKP tabanı “kandırılmaya” şerbetli olduğu ve hatta bunu bir tür haslet gibi de gördüğü için “PKK konusunda Amerika bizi aldatmış” söylemine hemen inanacaktır.

ÖNERİ

Dağın yolunu bilen gazeteciler bu ödülden sebeplenebilir


Amerika Murat Karayılan için 5, Cemil Bayık için 4 ve Duran Kalkan için 3 milyon dolar ödül koydu.
Liderler arasında neye göre böyle bir fiyat ayrımı yaptılar pek anlamadım.
Ancak memleketimizdeki kimi gazeteciler bu ödül işinden sebeplenebilir.
Bugüne kadar adı geçen isimlerle gidip görüşen, röportajlar yapan yığınla gazetecimiz var.
Amerika vahşi batıdaki gibi “Yakala getir” demiyor, yerini bildirerek yakalanmasını sağlayanlara ödül verileceğini söylüyor.
Paralar fena değil, hatta anlaşmalı ihbarda bile bulunabilir bazıları.
Amerika nasıl olsa yakaladıktan sonra bunları Türkiye’ye vermeyeceğine göre ödülü kırışabilirler bile.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Dış temsilciliklerde sönük bayram kutlamaları adet haline gelmiş


Önce Güney Kore’deki Türk vatandaşlarından mesaj gelmişti.
Yurttaşlarımız bu ülkedeki diplomatik misyonumuzun Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına gerekli önemi vermediklerini, Türk vatandaşlarının artık resepsiyona davet edilmediğini bildirmişti.
Ardından Umman’da yaşayan vatandaşlarımızdan da aynı tepkiyi almıştım.
Şimdi Dubai ve Houston’dan da benzer şikayetler geldi.
Şunu anlıyorum; Özellikle milli günlerimiz dış temsilciliklerimizde artık eskisi gibi hassasiyetle kutlanmıyor.
Sanıyorum bu iktidarla birlikte Dışişleri kadroları da ciddi oranda değişti.
Artık dış temsilciliklerimizde iktidar zihniyetine sahip elçi ve konsoloslar var.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Türkiye’yi “şantajcı” konumuna düşürüyorlar


Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu önceki gün akıl almaz bir açıklama yaptı.
Dedi ki “Kaşıkçı cinayeti ile ilgili elimizde henüz açıklamadığımız belgeler var.”
Bu belgeleri ilgili ülkeye yani Suudi Arabistan’a gösterdiğimizi de söyledi Dışişleri Bakanı.
Ayrıca Amerika’ya da gösterilmiş bu belgeler.
Sadece bize, yani Türk kamuoyuna henüz sunulmamış.
“Tam kanıtlanınca” bizim de haberimiz olacakmış.
Madem tam kanıtlanmamış başka ülkelere neden gerçekmiş gibi gösterilmiş bu kanıtlar acaba?
Dışişleri Bakanı bu söylemi ile Türkiye’yi dünya kamuoyu önünde “şantajcı” konumuna düşürdüğünün farkında mı acaba?

BUNU YAZMAK GEREK

Hesap bu kadar basit aslında


Cumhurbaşkanı emeklilere ödenen paraları devlete yük olarak görüyor.
Erdoğan ve ekibine göre ayrıca emeklilerin aldıkları maaşlar da hiç kötü değil.
Hatta öyle ki herkesle birlikte emeklinin de refahı çok arttı ve bu nedenle birçok ürüne talep arttığı için de pahalılık oluşuyor.
Bunların hepsi yorumlanabilir, karşı da çıkarsınız ağır eleştiriler de getirebilirsiniz.
Ancak bir okurumun gönderdiği “tek cümle” var ki aslında hiç tartışılmayacak biçimde durumu özetliyor.
Aynen şunu yazmış; “Ben 2008 yılında emekli olduğumda o günkü kurdan 700 dolar üzerinde maaş alıyordum, bugünse maaşım 453  dolar. Benim kıstasım bu.”
Var mı itirazı olan?

Bİ SORALIM BAKALIM

Hain dış güçler şimdi kurtarıcı mı oldu?


AKP iktidarı 16 yıldır iş başında.
İşler iyi gittiği zaman hiçbirinin aklına dış güçler, Türkiye düşmanları, Türkiye’yi kıskananlar gelmedi bugüne kadar.
Ama ne zaman işler biraz ters gitse, ekonomide, dış politikada sıkıntılar yaşansa klişe bahane hazırdır.
“Bu hain dış güçler Türkiye’yi yıkmak, Erdoğan’ı devirerek ekonomiyi çökertmek ve ülkemizi ele geçirmek için harekete geçtiler.”
Döviz artışını dış güçler yapar.
Darbe dış güçler tarafından kotarılır.
İktidarı eleştirenler emri dış güçlerden alır.
Her kötülüğün anası bu dış güçlerdir.
Son ekonomik krizde bunu yaşadık, biliyoruz.
Ama son günlerde nedense bu dış güçler masalı unutuldu.
Tam tersine “Papazı verdik ekonomi rahatladı, Kaşıkçı olayında dik durduk dolar düşüyor, Amerika bizi İran ambargosundan muaf tuttu göstergeler düzelmeye başladı, PKK liderlerine ödül kondu ekonomide rahatlık oluştu” denmeye başlandı.
Dünün “hain” dış güçleri bugün “kurtarıcı” olarak sunuluyor.
Bel kemiği olmayıp, her konu iktidarı yüceltmek için bir faktör olarak kullanılınca işte böyle oluyor.