Sözcü Gazetesi’nin  dünkü nüshasında CHP’nin İstanbul adayının yüzde 99 Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olacağını yazmıştım. Çok sayıda mesaj ve telefon aldım. En çok okuduğum ve duyduğum soru cümlesi “Binali Yıldırım gibi bir ismin karşısına ismi çok duyulmamış, çok tanınmayan bir ilçe belediye başkanının çıkarılması doğru mu?” oldu.

Karşılaşacağımı bildiğim için, yazıyı yazmadan önce CHP’de karar verici konumda olan kaynağıma bu soruyu sormuştum zaten.

O da “Yanılıyorsunuz, genç, başarılı, hikayesi olan yepyeni bir isim. Binali Yıldırım da tersine, yıpranmış, İzmir'de seçim kaybetmiş, güven telkin etmeyen bir aday” yanıtını vermişti.

“İdeal Belediye Başkanı Profili”


Konunun üzerine biraz daha gitme şansım oldu. Ekrem İmamoğlu isminin nasıl tespit edildiğini soruşturdum. İlginç cevaplara ulaştım.

CHP İstanbul İl Başkanlığı bir süredir İstanbul’un değişik yerlerinde “nasıl bir belediye başkanı” sorusunu içeren araştırmalar yaparak “ideal belediye başkanı profili”ni arıyormuş.

Bu araştırmaların sonunda şöyle bir “Profil” çıkmış:

  • Yerel Yönetimlerden gelsin, yerel sorunları bilen ve çözüm odaklı yaklaşan biri olsun (Belediyeci olsun)

  • İstanbul’daki belediye başkanlarından biri olsun. (Başka ilden gelmesin)

  • CHP teşkilatından olsun.

  • Orta yaş(45) ve/ya biraz üstü olsun (Genç ve deneyimsiz olmasın)

  • Erkek olsun (Katılımcıların yüzde 55-60’ı bu yanıtı vermiş)

  • Yeni bir isim olsun, bagajı olmasın, en ufak bir şaibeye yer bırakmasın. (Taze kan olsun)

  • İnançlara saygılı olsun.

  • Yönetici özelliklerine sahip, hikayesi olan bir isim olsun. Projeleri ve vizyonu ile gelsin.


Bu özellikleri alt alta yazıp isimler üzerinden kamuoyu araştırmaları yapınca da en çok öne çıkan İmamoğlu olmuş. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Beylikdüzü’nü AK Parti’den alan ve 5 yıl içinde başarılı bir grafik ortaya koyan İmamoğlu’na sıcak baktığından, karar kısa sürede netleşmiş.

Topbaş ve Gökçek örneği


Şu ana dek yazdıklarım başta aktardığım sorunun yanıtı olmayabilir.

“Bir tarafta Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış bir isim, diğer tarafta bir ilçe belediye başkanı” diyebilirsiniz. Nitekim ben de dedim.

İstanbul adayının belirlenmesi aşamasında aktif olarak çalışan bir isimden şu karşılığı aldım:

“Kadir Topbaş, Beyoğlu’nda İlçe Başkan Yardımcılığı ve Bağcılar’da İlçe Başkanlığı yapmıştı. Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Melih Gökçek, Keçiören Belediye Başkanıydı. Önce milletvekili, sonra Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. 24 yıl görevde kaldı.

Ekrem İmamoğlu neden onlar gibi olmasın.

Oysa Binali Yıldırım ise TBMM Başkanlığı’ndan geliyor. Bir nevi geri gidiyor. Söyleyecek yeni sözü, yeni bir hikayesi yok. İstanbul’a Başbakan olarak yapamadığı neyi Belediye Başkanı olarak yapacak?”

 TBMM Başkanı Binali Yıldırım, kendisini tanıtma ve anlatma ihtiyacı duymayacağından yarışa bir nevi galip başlayacak. CHP’liler, adı ortaya atıldığı günden beri herkesin merak edip araştırdığını, İmamoğlu isminin de artık bütün Türkiye tarafından duyulduğunu söylüyor.

Zaten, CHP’nin, dolayısıyla İmamoğlu’nun yerel seçim kampanyasını yapacağı söylenen Ateş İlyas Başsoy’un en iyi yaptığı iş, çalıştığı siyasetçinin boy boy posterlerini mümkün olduğu kadar çok yere astırıp yüz tanınırlığını, isim bilinirliğini sağlamak oluyor.

O nedenle İmamoğlu’nun tanınma/bilinirlik sorununun önemsiz bir detay olduğuna inanılıyor.

Çevremden edindiğim izlenim, bu tespiti doğrulamıyor.

Meslek büyüklerimden, çok deneyimli gazeteci arkadaşlarımdan İmamoğlu için “İsmini ilk defa duyuyorum” diyenler oldu. Bu durumun sokakta nasıl olduğunu ve nasıl seyredeceğini doğrusu ben de merak ediyorum.