1994’te gazetecilik virüsü zihnime bulaştığından beri ilk defa bir ayı yazmadan, haber peşinde koşmadan geçirdim.
Ne yalan söyleyeyim; çok zorlandım. İnsanın düşündüğünü ifade edecek bir mecra bulamamasının, öğrendiğini asıl sahibine, okura aktaramamasının ne kadar yıpratıcı olduğunu bizzat yaşadım.
Bu vesile ile gazeteciliğin, bir meslekten öte yaşam biçimi olduğunu deneyimleyerek öğrenmiş oldum.
Neyse ki uzun sürmedi. Bugünden itibaren Türkiye’nin en “organik” gazetesinde yazmaya başlıyorum ve izin verirseniz sizlerle birlikte en büyük okur ailesinin bir ferdi olmak istiyorum.
Pazartesi ve çarşamba günleri burada buluşmak üzere.

AK Parti listesini 1989 endişesi belirliyor


Bu aralar okurlardan, TV izleyicilerinden hep benzer mesajlar geliyor. Herkes ekonomik koşullardan, işsizlikten, enflasyonun, faizlerin, dolar kurunun yansıdığı etiketlerden şikayetçi. Ürettiği şeker pancarı elinde kalan çiftçi de yaptığı konutları satamayan orta ölçekli inşaatçı da kredi veremeyen bankacı da mutfak ihtiyaçlarını temin etmeye çalışan vatandaş da aynı şeyden yakınıyor.
Gazeteciler, ekonomistler, siyasetçiler TÜİK’in, Merkez Bankası’nın, bakanlıkların resmi verilerini kullanıp ekonominin olumlu seyrettiğini, toparladığını söylese de vatandaş, çarşı pazarda çıplak gerçekle yüzleşiyor.
Anlayacağınız, 2019 yerel seçimleri Allah’ın kuru soğanının üzerindeki etikette “5 TL” yazıldığı bir dönemde yapılıyor ve bu durum iktidarda olması nedeniyle AK Parti açısından büyük bir dezavantaj yaratıyor.
En son 2008’deki küresel krizin Türkiye’den “teğet geçtiği” bir dönemde yapılan 2009 yerel seçimlerinde AK Parti oyu yüzde 38’de kalmıştı. 31 Mart 2019 günü yapılacak yerel seçimlerin de ekonomik koşulların etkisinden arındırılması zor olacak.
1989’daki yerel seçimlerde Anavatan Partisi, 1994 seçimlerinde de SHP benzer bir atmosfer nedeniyle büyük yara almıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her daim kazanmaya odaklanmış bir siyasetçi olarak bunun farkında ve bu yüzden işi şansa bırakmıyor. Seçime “standart AK Parti adayları” yerine kazanma ihtimali yüksek “yıldız” isimlerle girmeyi planlıyor.
İstanbul’da TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ı, Ankara’da Mehmet Özhaseki’yi, İzmir’de Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’i düşünmesinin altındaki neden de bu. THY Genel Müdürü ve Antalya Valisi başta olmak üzere önemli bürokratların adaylığı da AK Parti kulislerinde bu çerçevede konuşuluyor.
Diğer taraftan, muhalefet cephesinde bir taban ittifakı ortaya çıkarsa, AK Parti’nin işi iyice zorlaşır ve yıldız isimler yetmeyebilir. Bu çerçevede bu hafta AK Parti ve MHP heyetleri ve liderleri bir araya gelirse, hatta MHP, İstanbul ve Ankara’da aday göstermekten vazgeçerse şaşırmayın.

“Ankara’da Kayserili çok mu?”


AK Parti’den önemli bir kaynağım Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özhaseki arasındaki şu diyaloğu aktardı:
Erdoğan: Ankara adaylığı hakkında ne düşünüyorsun?
Özhaseki: Bu bir talimat mı?
E- Sen niyetini söyle
Ö- Beni affedin, çok iyi adaylarımız var (Veysel Tiryaki, Mustafa Tuna gibi isimleri sıralayarak)
E- Ankara’da Kayserili çok mu?
(Bu son soru Özhaseki’nin Ankara adaylığından kaçamayacağını anlamasına neden olmuş ki söyleşilerinde adaylığa yeşil ışık yakmaya başladı.)

AK Parti’nin istediği aday CHP’ye başvurmuş


AK Parti, partiden kavgalı ayrılmasına rağmen anketlerde önde görünen eski Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’na adaylık teklif etmiş. Ancak Alibeyoğlu adaylık için CHP’ye başvurmuş. AK Parti’de kesin görünen adaylığı kabul etmeyen Alibeyoğlu CHP’de rakiplerinin arasından sıyrılabilecek mi merak ediyorum.