Herhalde bir filin yapmaktan hiç hoşlanmayacağı şey, koca gövdesiyle sehpaya çıkıp iki ayağının üstünde amuda kalkmaktır. Ama sirklerdeki filler bu hareketi, her gün iki kere, hem matinede hem de suarede kolaylıkla yapıyorlar. Çünkü bunu yapmak üzere eğitilmişler. Ayrıca bu hareket sırasında hiç de mutsuz görünmüyorlar. Herhalde biraz sonra kendilerine ikram edilecek sebze ve meyveleri hayal ediyorlardır. İster ateş çemberinden atlayan aslanları, ister bisiklete binen ayıları düşünün. Tüm bu hareketler onların doğal davranışlarına aykırıdır. Nitekim şimdiye kadar ormandan şehre inen bir ayının, yemek çaldığını gören çoktur ama bisiklet çalıp gezdiği hiç görülmemiştir.

ŞEHİRİÇİ TRAFİĞİ NASIL RAHATLAR

Şehir denilen yerleşim beldeleri tanım icabı kalabalıktır. Şehrin cazibesi de kalabalık olmasından kaynaklanır. Şehir merkezi denilen alanlar ise çok daha kalabalıktır. Çünkü şehir merkezlerinde sadece orada oturanlar bulunmaz. Çok uzaklarda oturanlar da, sadece merkezde sunulan hizmetlerden yararlanmak için oraya gelir. Bu yüzden gerek merkezde, gerekse merkeze giden yollarda “tıkanma” (congestion) oluşur. Bu Tokyo’da da, Londra’da da, Berlin’de de İstanbul’da da, Van’da da böyledir. Bunun böyle olması, hiçbir şey yapılamaz demek değildir. Trafik sıkışıklığı tamamen çözülemese bile kısmen rahatlatmak mümkündür.

İstanbul’daki tıkanıklığının önemli bir sebebi, zaten bir şeridi belediyenin kendisi tarafından otopark haline getirildiği için daralmış anayollarda, park yasağına uyulmamasıdır. Daha da kötüsü polisin, tıkanık anayollardaki değil, tenha yollardaki araçları çekip cezalandırmasıdır.

YOLLAR OTOPARK DEĞİLDİR

Aracını yasak yere bırakan sürücülerin “park yeri gösterin, biz de arabamızı oraya park edelim” demesi kadar şirretlik olamaz. Çözüm açıktır: Park yeri olmayan yere özel arabayla gidilmez. Toplu taşıt aracına binilir, inilen yerden gidilecek adrese kadar yürünür. Arabası olmayan çoğunluk da böyle yapıyor zaten. Saygısızca park edilmiş, dörtlüsü yanan veya yanmayan arabalar yüzünden tıkanmış yollar, bilinçsiz sürücülerin işgalinden kurtarılabilse, seyir sürati artacağı için otobüsler daha fazla sefer yapacak, daha çok  yolcu işten-eve, evden-işe yarı zamanda gidip gelebilecektir.

HER ŞEYİN BAŞI EĞİTİM; DEĞİL Mİ ŞEKERİM?

Ayılar bisiklete binmeye nasıl eğitildiyse, “patladın mı, şimdi geliyorum” diyen bencil hanımlar ve “vurdu mu oturtan” beyler ile yolun ortasında mal indiren teslimat kabadayıları, ceza ödemeye başlayınca, yasak yere park etmemeyi çok kolay öğrenir. Bunlar insan, ayıdan da akılsız değiller ya!

Son söz: Fil, tabanı yanmadıkça amuda kalkmayı öğrenemez.