İstanbul’un Anadolu yakasında, Kadıköy ile Üsküdar arasında Haydarpaşa Limanı’nın hemen yanında, vapur bağlantılı, Harem Otobüs Garı vardır. Burası E-5 Karayolunun İstanbul’da başladığı/bittiği yerdir. Anadolu otobüsleri için ideal bir varış ve kalkış noktasıdır. Gazete haberine göre Harem Otogarı kapatılacakmış. Onun yerine Harem’e kabaca 20 km uzaktaki bir adreste Sabiha Gökçen Havalimanı civarında yeni bir otogar inşa edilecekmiş. Bu haberi okuyunca kan beynime çıktı. Ulaşım ekonomisi açısından, bundan daha gayri-iktisadi karar olabilir mi dedim. Birden aklıma geldi. Olur, oldu da! Atatürk Havalimanı’nın milyarlarca dolara mal olmuş tesislerini yıkıp, arazisini “rant-limanına” dönüştürmek amacıyla  (Allah aşkına üçüncü demeyin!) yeni bir havalimanı inşa edilmiyor mu? Biraz daha gerilere gittim. Yer seçimi bir felaket olan Bayrampaşa Otogarı’nın inşa edildiği günleri ve Hürriyet’te yazarken verdiğim beyhude mücadeleyi hatırladım. O zaman da meramımı anlatamamıştım.

OTOBÜS; UÇAK, TREN VEYA VAPUR DEĞİLDİR

Şehirler arası hatta ülkeler arası yolcu taşıyan otobüslerin aynı işi gören uçak, gemi, tren gibi toplu ulaşım araçlarına göre çok büyük bir üstünlüğü vardır. Otobüs, hem şehirler arası, hem de şehir içi yollarda gidebilen tek toplu taşıma aracıdır. Bu sebeple otobüs garları, şehir merkezlerinde veya çok yakınında inşa edilir. Şehirler arası seyahat eden bavullu bir yolcuyu, o şehirde gideceği adrese en yakın noktada indirmek (veya oradan almak) kadar “insan dostu” bir hizmet olamaz. Üstelik bu hizmet, “bireysel ve toplumsal” açıdan en ekonomik olandır. Uçak mühendisleri, yıllardır havalimanları şehir merkezine yakın olabilsin diye, dikine havalanan uçak tasarlamaya uğraşıp duruyor. Biz ise otobüse uçak muamelesi çekiyoruz. İstanbul’da yapılması gereken şudur: Yarısı Anadolu yarısı Avrupa yakasında olmak üzere 10 kadar, mümkünse tünel bağlantılı ve gerekiyorsa yeraltında, “otobüs terminali”  inşa edilmelidir. Harem Otobüs Garı, Haydarpaşa Tren İstasyonu yerleşkesi içine alınmalı böylece “demiryolu-denizyolu-karayolu” ulaşımları entegre edilmelidir.

BÜTÜNSEL YAKLAŞIM

Zannedilmesin ki, bu ülkede hiç doğru iş yapılmamıştır. Bundan yüz kırk yıl önce İstanbul ulaşım planını yapanlara hayranlık duyuyorum. Şehirler arası ile şehir içi ulaşım sistemlerini “bütünsel” yani entegre ele almışlar. Rumeli yakasında Sirkeci, Anadolu yakasından Haydarpaşa tren garlarını deniz kıyısında vapur iskeleleriyle birlikte inşa etmişler. Rumeli ve Anadolu yakalarındaki demiryollarını aynı zamanda “şehir içi raylı taşıma sistemi” olarak değerlendirmişler. Bu sayede tren hattı üzerinde ulaşımı ekonomik şehrin en güzel banliyöleri inşa edilmiş.  Tramvay durakları ve şehir hattı vapur iskeleleri aynı noktada buluşturulmuş. Şimdi gel de, Şişli’de oturanların, Ankara’ya seyahat etmek için önce Bayrampaşa’ya gitmesini veya Sivas’tan gelen Kadıköy yolcusunu Ümraniye’de otobüsten indirip, ona istersen başka bir otobüse bin istemezsen “başının çaresine bak” demeyi içine sindiren “arsa rantçısı” zihniyeti bununla kıyaslayıp, yeise düşme.

Son söz: Kötü projenin iyi uygulaması, kötülüğü büyütür.