Türk olmamıza rağmen çoğumuz bu soruya herhalde “Japonlar” diye cevap veririz. “Japonlar, Türklerden daha medenidir” cevabını veren Türklere ikinci olarak “Siz, sıradan bir Japon’dan daha az mı medenisiniz?” diye sorulsa, muhtemelen verilecek cevap “Hayır” olacaktır. Çünkü kişi, birinci soruya cevap verirken “ben hariç evet” demek istemiştir.

İkinci soru ise doğrudan kendisiyle ilgilidir. O zaman cevap hayır olmaktadır. Eğer her Türk, kendini sıradan bir Japon’dan daha medeni görüyorsa, mantıksal bir çıkarım olarak “Türklerin, kendilerini Japonlardan daha medeni görüyor” olmaları gerekir. Hâlbuki birinci soruya verilen cevaba göre, Türkler “Japonları, Türklerden daha medeni” görüyor.
Çelişik değil mi?
Hayır! Çünkü cevapları aynı kişi vermiyor.
Her kişi aslında üç kişidir. Biricisi, ben; ikincisi benden içeri ben, üçüncüsü benden dışarı olan bendir.

JAPONLAR KENDİLERİNİ NASIL GÖRÜYOR?

Geçenlerde Japonlar tarafından hazırlanmış “Japonların ne kadar medeni olduğu” anlatılan bir video filmi seyrettim. Videoda medeni kelimesi geçmiyordu. “Japonlar kendilerinden önce diğer insanları düşünür” (Japans mind other people) deniyordu. Bu davranış ilkesi de oyuncular tarafından çeşitli örneklerle canlandırılıyordu.

Otobüse, tramvaya veya metroya, inecekler inmeden başkalarını itekleyerek binmeye teşebbüs etmemekten tutun da, parklarda bahçelerde diğer insanları rahatsız etmeyecek şekilde oturup alçak sesle konuşmaya; küçük bir çöpü bile piknik alanında bırakmamaktan tutun da, kaldırımda diğer yayalara yol vermeye kadar çeşitli “medeni davranışlar” sinema diliyle anlatılıyordu.

Videoyu seyrettikten sonra bu “Japonlar medenidir” filmini hangi kurum, kimler seyretsin diye hazırlamış olabilir diye düşündüm. İngilizce olarak seslendirilmiş bu film bir propaganda malzemesiydi.

Dünyaya “Japonlar, medenidir” imajı verilmek isteniyordu. Ama gerçeğin de bu olması gerekiyordu. Yoksa bu propaganda geri teperdi. Öyleyse bu filmi öncelikle Japon halkı seyretsin, “Japon imajına uygun davransın” diye çevrilmişti.

HERKES ÜÇÜNCÜ ŞAHISTIR

1959 yazında, ODTÜ İdari İlimler Fakültesi Dekanı Hollandalı İstatistik Profesörü Dr. Weinreb’in üstün becerisi ve ilişkileri sayesinde 50 kadar öğrenci 45 günlüğüne hemen, hemen bedavaya Hollanda’ya gittik.

Gezi başlamadan önce Fuat Çobanoğlu bizleri topladı. “Sizler yarı medenisiniz.  Medeni bir ülkeye seyahat edeceksiniz. Siz oraya birey olarak değil, Türk Milleti’ni temsilen gidiyorsunuz. Unutmayın, orada hayatında hiç Türk görmemiş insanlar var. Birinizin sergileyeceği gayri medeni bir davranış, Türklüğe mal edilecektir” dedikten sonra “Medeniyet, üçüncü şahsın haklarına saygı göstermektir”  diyerek emsalsiz bir tanım yaptı.

İlkel veya yarı ilkel toplumlarda bireyler önce kendilerini düşünür. Daha sonra ailesini, akrabalarını, tanıdıklarını ve kendilerini tanıyanları kollar. Tanımadıkları ve kendisini tanımayanların hakkına saygı göstermez. Hatta onlara saygısızlık etmekte gerekirse düşmanca davranmakta bir sakınca görmez.

Hâlbuki bizzat kendisi de başkaları için “üçüncü şahıstır”. Başkaları da onu kollamaz, onun haklarına saygı göstermez.

Son söz: Saygı beklemeden, saygı göster.

sozcu-banner-1