Döviz fiyatlarının beklenmedik bir şekilde kısa sürede çok hızlı yükselmesi kör-topal sürdürülen makro dengeleri kökünden sarsmıştır. Önümüzdeki aylarda ekonomiye “istikrarsızlık/kararsızlık” hâkim olacaktır.

Ekonomide olayların gidişatını belirleyen iki “doğal mekanizma” vardır. Birincisine “kendi kendini düzelten” (self correcting) ikincisine “kendi kendini doğuran” (self generating) düzenekler denir. Bir istikrarsızlık dönemine girilmişse, ekonomiyi “yönlendirenlerin” (yönetenlerin değil çünkü ekonomi, özellikle serbest piyasa ekonomisi yönetilemez ancak yönlendirilebilir) alacakları kararlarla, “kendi kendini doğuran” mekanizmanın bir kısır döngü yaratmasına meydan vermemeleri gerekir. Günümüzün yaşamsal sorunu, devalüasyonu izleyecek enflasyonu sınırlayabilmektir. Aksi takdirde bu canavar gemi azıya alabilir.

ENFLASYONUN DÖRT SEBEBİ

Her enflasyon, netice itibariyle “parasal bir olgu”dur. Ama sadece parasal nedenlerle ortaya çıkmaz. Enflasyonun 20’ye yakın sebebi vardır. Bu sebeplerin bir kısmı aynı anda ortaya çıkabilir ve dört ana başlık altında toplanabilir.

1. Parasal (mesela varlık fiyatları balonu yaratan aşırı genişlemeci veya ulusal paranın değerlenmesine izin veren “yüksek faiz-düşük kur” politikası)

2. Mali (sosyal transferleri açık bütçeyle yapmak gibi hatalı maliye politikası)

3. İktisadi (sürekli dış borçlanma) gibi kök sebeplerle ortaya çıkabilir.

4. Sebep ise bizatihi enflasyonun kendisidir.

Yani enflasyon kısa sürede karantinaya alınamazsa “yapışkan/yapısal” bir hale dönüşebilir. Hatta geçmişte Almanya’da bile olduğu gibi hiper hale gelebilir. O zaman karşımıza günümüzdeki Venezuela veya Zimbabve ekonomilerinin hali gibi baş etmesi çok güç bir tablo çıkar.

ENFLASYON VE ENDEKSLEME

Enflasyonun “kendi kendini doğuran” hale gelmesinin sebebi “endeksleme”dir. Yani herkesin “gelirlerini/fiyatlarını” altta kalmamak için en az geçmiş enflasyon kadar hatta kısa sürede tekrar alta düşmemek için, biraz daha fazla artırma cezbesine tutulmasıdır. Buna, bir ülkede “Toplumsal Ekonomik Sözleşme”nin bozulması denebilir.

Biz Türkiye’de bu “kedinin kuyruğunu kovalama” sürecini birkaç defa yaşadık. Başlamış gibi duran bu sürecin hızlanmaması için, ekonominin bir “çıpa” ya bağlanması gerekir. Bu çıpa da Türkiye için dolar veya tercihen Euro olabilir. Türkiye’nin elinde bir çıpa olmaya yetecek kadar döviz yoktur.

İlk yapılması gereken şey (IMF’ye gitme pahasına olsa bile) yeterli bir miktar döviz bulmaktır. Pek tabii çıpanın taramaması için “sıfır cari açık” hedeflenmelidir. Yoksa hiçbir şey değişmez. Devalüasyon kaynaklı enflasyon patlaması yine oluşur.

Son söz: Sebebi dışarıda olan sorunun çözümü de dışarıdadır.

plusbanner2x