Dört yıldır Hürriyet gazetesinde her hafta, birbirinden yararlı “pozitif” makaleler yazan New York Üniversitesi profesörlerinden Selçuk Şirin bir ay kadar önce “Gelin Türkiye’yi bir günde temizleyelim” başlıklı yazısına şöyle başlamıştı: “Bu yaz görüp dolaştığınız yerler temiz miydi? Dağlar, plajlar, yol kenarları, parklar, tarihi ören yerleri.…Kısacası bu memleketin dört bir yanında gördüğünüz çöpler sizi rahatsız etti mi? Peki, bu her sene giderek büyüyen milli çöp sorununa çare olmak geçti mi aklınızdan? Cevabınız evet ise yazının devamını okuyun” deyip ilginç bir öneride bulundu.

“Senede bir gün tüm yurttaşlar sokağa çıkıp memleketimizi evimizin içi gibi tertemiz yapalım” dedi. Selçuk Hoca, böyle bir ulusal temizlik kampanyasının, on yıl önce pislik içindeki Slovenya başta olmak üzere birçok ülkede başarıyla uygulandığını söylüyor. “Slovenya şimdi dünyanın en temiz ülkelerinden biri olmuş. Bizde niye olmasın” diyor.

BU ÇAĞRIYI BEN DE DESTEKLİYORUM

Selçuk Hoca’nın bu önerisini pek çok kişi ve hatta yıldız yazarlarımızdan Ayşe Arman da kendi köşesinde destekledi. Ben de bu girişimi tüm kalbimle, elimle ve hatta cebimle destekliyorum. Bu kabil gönüllü çevreci hareketler eskiden de vardı. Mesela bir grup Kızıltopraklı, doldurulmadan önce feci kirlenmiş Kalamış sahilinde her pazar çöp toplardık.

Hakeza Belgrat Ormanı’nın 6 kilometrelik yürüyüş parkurunu Koza evlerinde oturan iki-üç aile, kaç kere baştan sona temizlemiştik. Yıllardan beri Ege ve Akdeniz plajlarından, hatta denizin dibinden çöp toplayan medeni insanların faaliyetlerini gazete ve televizyondan izliyoruz.

Bildiğime göre, Rahmi Koç’un önderliğinde az sayıda seçkin insanın 1994’te kurduğu TURMEPA (Turkish Marine Environment Protection Association) “Deniz Temiz” Derneği de çalışmalarını sürdürüyor. Ama yeterli değil. Çünkü bu girişimler, meseleyi kökten çözecek “çevren, evindir” kültürünü topluma aşılayamadı. Sorunun kaynağı olan “kirletme özgürlüğü” dimdik ayaktadır.

KÜLTÜR VE EĞİTİM SORUNU

Selçuk Hoca yazısında (bilerek veya bilmeyerek) çok ciddi bir saptama hatası yapmış. “Sorun (yani vatandaşların çevreyi kirletmesi) eğitim veya kültür sorunu değildir” diyor.

Gerçek, bunun tam tersidir. İnsanların çevreyi kirletmesi ve bundan dolayı hiçbir “dünyevi veya uhrevi” vicdan azabı duymaması, tam anlamıyla bir kültür-eğitim sorunudur.

İnsan iktisadi bir hayvandır. Dolu paketleri kıra taşıyan, içindekileri yiyip içtikten sonra boşunu geriye götürmez. Çünkü bu, kişiye doğrudan fayda sağlamayan bir iştir. Enerji sarf etmeyi gerektirir. Eğer kamusal alanı kirletme kişinin kültüründe “yanlış/kötü/günah” değilse, kişi çöpünü oracığa bırakıverir.

Son söz: Atılmasa, toplanacak tek bir çöp bulunmaz.

plusbanner2x