Muhtemelen bu başlıktan bir şey anlamadınız. Anlamı “eşit olarak yayılmış” demektir. Gerisinde ibret alınacak bir hikâye vardır. Yıllar önce benim idari sorumluluğumda inşa edilmekte olan bir ambar binasının çatısında, çatı örtüsü yerleştirilirken bir çökme oldu. Onarıma geçmeden önce, kazanın sebebini anlamak ve “yık baştan yap” yerine ekonomik bir çözüm geliştirmek için üstat bir inşaat mühendisine danıştık. Muhtemelen şimdi aramızda olmayan bu değerli insan, olay yerinde kısa bir keşif yaptıktan sonra hem makas kirişin kırılma sebebini açıkladı, hem de çözüm yolunu gösterdi. Hadiseyi anlatırken, inşaat mühendisliği ile ilgili iki kurala dikkatimi çekti. Birincisi, binada yüklerin, özellikle çatı yükünün, taşıyıcı sistem üzerine “mütesaviyen münteşir” olmasıdır dedi. Çatıya binecek toplam yük, sistemin taşıma gücünden çok altında olsa bile, eğer belli bir “noktaya” aşırı yük binerse, taşıyıcı sistem toptan “kolaps” eder yani çöker.  İkinci ilke ise bir yapının kaçıncı katına ve neresinde olursa olsun binen “bütün yükler temele gider” kuralıydı. Bu da “temeli sağlam olsun” özdeyişinin, iktisadi sistemler dâhil her konuda ne kadar doğru bir prensip olduğunu göstermişti.

EKONOMİK KRİZ YOK, AMA…

Öncelikle şunu belirteyim. Türkiye’de halen bir resesyon (hafif iktisadi kriz) bile yoktur. Bir iktisadi krizden bahsetmek için milli gelir büyümesinin art arda en az iki “çeyrek yıl” eksi çıkması gerekir. Hakeza işsizlik de artmış olmalıdır. Böyle bir şey gözlemlenmediğine göre, hafifinden bile olsa bir iktisadi krizin varlığından bahsedilemez. Hatta yabancı uzmanlara göre Türk ekonomisi fazla “ısınmıştır” (kapasitesinin üstünde büyümektedir diye okuyun)  Ancak Türkiye’de bir “mali çalkantı” vardır. Geçen yıl “Kredi Garanti Fonu” diye mali yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan reel sektör firmalarına, bankalardan kredi alabilsinler diye “devlet kefaleti” verilmesi bile tek başına bazı şeylerin yolunda gitmediğinin göstergesiydi. Bu sene döviz fiyatlarının anormal oranlarda dalgalanması  “çift paralı” bir ekonomi olan Türkiye’de hesapları ciddi şekilde bozmuştur. Suların nerede ve ne zaman durulacağı da belli değildir. Kriz kapının arkasında olabilir.

KRİZ NASIL AŞILIR

Bütün iktisadi krizler mali sektörden çıkar. Mali sektörde başlayan çöküntü, neticede reel sektörü vurur. Reel sektörde işlerin bozulması da döner mali sektörü vurur. Bu bir fâsit dairedir. Gelişmeler, sadece piyasa mekanizmasına bırakılamaz. Devreye devlet girer. Devletin yapacağı müdahalenin teorik dayanağı, kırılmaya sebep olacak aşırı noktasal yükleri bütün yüzeye “mütesaviyen münteşir” hale getirmektir. Oradan da temele yani halka intikal ettirmektir. Yükleri ülke ekonomisine dağıtmak krizi aşmakta yetersiz kalırsa, devreye IMF gibi uluslar arası kuruluşlar sokularak yüklerin bir kısmı dünyaya dağıtılır. Döviz muslukları açılsın diye Londra’da bankerlerin ayağına gitmekte beis görmeyenlerin, üyesi olduğumuz IMF’ye başvurmayı gurur meselesi yapması yanlıştır.  Bu da geçecektir. Çünkü Türk ekonomisinin aksaksız yürümesinde, ticaret (ithalat-ihracat)  yaptığımız ülkelerin de menfaati vardır.

Son söz: Borçlunun en yakini, onun alacaklısıdır.

sozcu-banner-1