Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump delidolu bir adam. Aileden zengin ve kendisi de milyar dolar para kazanmış. Özgüveni yüksek, şımarık bir adam tavrı var. Çabuk karar veriyor. Çok da hata yapıyor. Ama hatasını anlayınca, hata etmişim deyip karar değiştiriyor. Bundan da hiç gocunmuyor.

Burada sözünü ettiğim hatadan dönme kararı, başkaları onun kararını hatalı bulduğu için Trump’ın karar değiştirmesi değil. Zaten öyle davranması doğasına aykırı olurdu. Kendi kararını, kendisinin hatalı bulması sonucu karar değiştirmesinden bahsediyorum. Bunu özellikle adam seçiminde yapıyor. Mesela kendi seçtiği dış işleri bakanını, pat diye değiştiriveriyor. Adalet bakanının seçiminde yanıldım deyiveriyor.

Trump, “Çirkin Amerikalı” kokuyor. Kararlarını “önden yüklemeli” tabir edilen yöntemle hayata geçiriyor. Yani yaptırımlarını hafiften başlatıp şiddetlendirmiyor. Aksine, en şiddetliden başlatıp zamanla hafifletiyor. “Hayır de, sürüncemede bırakma” ilkesine inanıyor. Mesela, ABD elçiliğini Kudüs’e taşırken, Filistinlilere “Bu anlaşmazlık, sizin istediğiz şekilde sonuçlanmaz,  boşuna debelenmeyin” mesajı vererek çözüme katkı yaptığına inanıyor.

TRUMP’IN EKONOMİ POLİTİKASI

Belki bilmiyorsunuz. Trump’la ben aynı okuldan mezunuz. Pennsylvania Üniversitesi’nin Wharton Finans ve Ticaret Fakültesi’nden. Tabii, o benden genç. Aldığımız eğitimle bir ilgisi var mı bilmiyorum, ama ben Türk ekonomisinin  “yapısal kırılganlığının” sebebini, müzmin cari açığı olarak görüyorum.

Trump da “ABD ekonomisinin en çarpık yönü, sürekli cari açık vermesidir” diyor. Yani o da kendi ülkesi için benim gibi düşünüyor. İş başına gelir gelmez, hem ABD’nin cari açığını daraltmak hem de yerli üretimi teşvik ederek işsizliği azaltmak için ithalata ek gümrük vergisi koyacağını söyledi. Biz dâhil, ABD’nin ticaret paydaşları buna itiraz etti. İktisatçılar kıyameti kopardılar.

Amerika’nın gümrük duvarlarını yükseltmesi, diğer ülkelerin de gümrük duvarlarını yükseltmesi sonucunu doğurur. Dünya ticaret hacmi daralır. Herkes bundan zararlı çıkar diye uyarıda bulundular. Ama o, kararından dönmedi. Çünkü yaptığının doğruluğuna inanıyor.

ABD’NİN CARİ AÇIĞI  VE DOLARIN GELECEĞİ

ABD, hem dünyanın en büyük cari açığını veren, hem de hiç “yabancı paralı dış borcu” olmayan tek ülke. Çünkü ithalatını kendi parasıyla yapıyor.

ABD’ye karşı cari fazla veren hatta vermeyen ülkeler bile “rezervleri” ABD Doları’nda tutuyor. Bugün itibariyle yabancı devletlerin kasalarında 6 trilyon dolarlık ABD devlet tahvili var ve artmaya devam ediyor.

Dünya iktisatçıları cevap versin bakalım. Bu “sürdürülebilir” bir durum mudur? Bir gün “dolar” denilen küresel para “pul” olursa, ortaya bir dünya ekonomik krizi çıkmaz mı?

Trump’ın ABD’nin cari açığını küçülterek, doların değerini koruması, ABD’den alacaklı ülkelerin lehine değil mi? “Cari açığı küçültsün ama gümrük duvarlarını yükseltmek bunun çaresi değildir” diyenler, haklı olabilir. O zaman kendileri bir çare söylesin.

Son söz:  Yanlışı görmek, doğruyu bilmek değildir.

sozcu-banner-1