Ekonomiden sorumlu (acaba yetkili mi?) Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, AKP iktidarında 13 yıl hükümet üyeliği yapan “Ekonomi Çarı” Ali Babacan’ın halefidir. Bir bakıma, taşlarını Babacan’ın döşediği yolda yürümektedir.

Babacan ise 2001 krizinden sonra, rejisörlüğünü Kemal Derviş’in yaptığı, senaristi ve yapımcısı IMF olan “Güçlü Ekonomiye Geçiş” adı verilen “Finansal Reformlar” projesinin uygulayıcısıdır. Dolayısıyla Şimşek de IMF senaryosu içinde düşünmektedir. Sayın Şimşek, geçen hafta yapısal reform yapılması ihtiyacından daha doğrusu yapılacağından bahsetti. Acaba ekonomide yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Yoksa zaman içinde yapısal deformasyonlar mı oluştu da reform ihtiyacı doğdu?

KRİZ YOKSA REFORM OLMAZ

Yapısal reformları inceleyenler, bunların hep bir krizden sonra uygulamaya konduğunu gözlemlemişler. Hiçbir zaman, hiçbir ülkede her şey yolunda gitmez. İktidarda olanlar dâhil herkes, ülkede bazı şeylerin arzu edilen düzeyde olmadığını görür. Bu eksiklik veya aksaklıkların sebebini düşünür, çare olacak reformları zihninde tasarlar. Ama harekete geçilemez. Çünkü işler, iyi-kötü yolunda gitmektedir. Risk almaya değecek bir ortam veya fırsat yoktur.

Vaktaki ortaya iktisadi-idari-siyasi bir kriz çıkar, o zaman iktidarda olan veya iktidara gelenler zihinlerindeki reformları hayata geçirmeye girişir. Toplum, yaşanmış krizden bunaldığı için yapılanları kolay kabul eder. Alınan önlemlerle işler yoluna girdikçe, reform heyecanı azalır. Hatta eskiye dönüş olur. Üstelik “yeni form” kendi hatalarını üretmeye başlayınca “reform” fikri zihinlerde yeniden yeşermeye başlar.

YAPISAL REFORM DENİNCE NE ANLAŞILMALIDIR

Yapısal reformlar (structural reforms) farklı kişilerin zihninde farklı anlamlara gelir. Basit olarak reform “ülkenin iktisadi ve idari yapısında değişiklik yapılması” demektir. Osmanlı döneminde Padişah 3. Selim tarafından girişilen Islahat hareketleri, tam anlamıyla “yapısal reformlar”dır. Bundan sonra da gerek Osmanlı gerek Cumhuriyet döneminde pek çok reform yapılmıştır. Ama ülkemiz bir türlü “çağdaş uygarlık düzeyine” ulaşamamıştır. Bunun sebebi olarak da reformların şekilcilikten öteye pek gidemediği, yapılması gereken ama yapılamayan esas reformun “zihniyet reformu” olduğu söylenmiştir.

İKTİSADİ YAPISAL REFORMLAR

Marksistlere göre, serbest pazar veya karma ekonomi sistemin uygulandığı bir ülkede işler yolunda gitmiyorsa, yapılması gereken yapısal reform “bankacılığı, dış ticareti ve büyük sanayiyi” kamulaştırmaktır. Sosyalist veya devletçi bir ekonomi çöküntüye girmişse, yapısal reform paketinin teması “özelleştirme-serbestleştirme” olur. Gelir dağılımı adaletsizliğinden yakınanlar için reform “bağışlayan ve esirgeyen” sosyal devletin büyümesidir. Bütçe açığının yaratacağı finansal risklerden korkanlar, devletin küçülmesini en doğru “reform” olarak görür. Benim gibi, ihracata dayalı büyüme modelini savunanlar için, döviz fiyatını yüksek faizle baskılamaktan vazgeçmek ve esnek istihdam şartlarını yasalaştırmak “iktisadi formların” anasıdır.

Son söz: Reformunu söyle, sana kim olduğunu söyleyim.