Sevgili okurlarım, seçimde “Büyük zafer” kazandığı davul zurnayla ilan edilen AKP’nin durumu hiç de öyle değil.
Tamam, Recep Bey yüzde 52.5 oyla cumhurbaşkanı seçilmeyi başardı.
O makama oturmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri MHP oyları ile Devlet Bey’in verdiği destektir...
Çünkü AKP’nin Meclis seçiminde aldığı oy oranı yüzde 42’de kalmıştır.

* * *

AKP, Meclis’te 300 artı 1 olan salt çoğunluğu bu kez yakalayamadı.
Kelle sayısı şu anda 295 milletvekili.
Dolayısıyla Meclis’te çoğunluğa sahip değil.
Bu durumun iktidar partisi açısından önemli bir yenilgi olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. 

* * *

Bu gerçeklerden çıkarmamız gereken çok önemli bir ders var:
Türkiye’yi bundan sonra aslında MHP yönetecek.
Onun “Evet” dediği her konu Meclis’ten geçecek.
Ama “Hayır” diyorsa iş orada bitecek.
Yani bundan sonra “Türkiye’yi Devlet Bey’le birlikte partisi yönetecektir” diyenler yanılmış olmayacak.

* * *

MHP Kahramanmaraş milletvekili varmış...
Adı Sefer Aycan.
Bu ismi dün ilk kez duymuş oldum. Normaldir zira o partide Devlet Bahçeli dışındaki isimleri pek bilmeyiz, tanımayız.
Şimdi bu Sefer Bey’in çok, ama çok ilginç sözleri dün kamuoyunda yer buldu.
Aynen şöyle diyordu:
“Bundan sonra Meclis’te siyaseti MHP yapacaktır. Biz ne dersek o olacaktır. Bugün Meclis’te MHP kilit konumdadır. MHP bu seçimde hem Recep Tayyip Erdoğan’ı kurtarmıştır, hem de Meclis’i, AKP’yi ve devleti. Bu böyle bilinsin.”

* * *

Adamın söylediği bu sözlerin tamamı doğrudur ve gerçektir.
MHP’nin devleti ve Meclis’i kurtarıp kurtarmadığı tartışılır ama AKP ile Recep Bey’i kurtardığı kesindir.
Peki bu sözleri duyan Devlet Bey ne yaptı?
Dün öğleden sonra Recep Bey’le yapması beklenen ikili görüşme öncesinde hemen kararını verdi ve Sefer Aycan’ı jet hızıyla başkan yardımcılığı görevinden aldı! (Milletvekilliği devam edecek.)
Atalarımız demiş ya doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye...
Tam da bunun örneğidir!

* * *

Bu kararı acaba kim vermiş olabilir?
Devlet Bey tek başına mı?..
Yoksa iktidar partisinden kendisine “Al bu küstah ve haddini bilmez adamı görevden, yoksa aramızda daha ilk günden hır çıkar” diye bir istek mi geldi?
Bilmiyoruz.
Bilinen tek şey Meclis’te oluşan AKP-MHP koalisyonunda büyük ortak hata affetmeyecek, küçük ise, büyük ortak ne isterse onu yapmaktan kaçınmayacaktır!

* * *

Küçük ortak, zaten belli konularda büyükten falan çok daha hızlı!
Örneğin AKP kesiminde “OHAL’i bir kez daha uzatmayabiliriz” gibi lâflar dolanırken küçük anında çıktı ortaya ve “Tehlike geçmedi, OHAL yeniden uzatılmalıdır” dedi.
Hangi tehlike geçmedi kardeşim, hangi tehlike var ortada!
Darbe mi olacak?
Güldürmeyin insanı...
Türkiye’ye dışarıdan bir saldırı mı gelecek, savaş mı çıkacak?
Halk ayaklanması mı olacak?
Gerek AKP ve gerekse MHP bunların hiçbirinin olmayacağını bizden çok daha iyi biliyorlar da, OHAL’ i kafamızın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandırmayı yeğliyorlar...
Kimse kimseyi kandırmaya kalkışmasın...
Çünkü OHAL yönetimi her açıdan onların baskı yönetimine yarıyor ve işlerine geliyor.
İki ortaklı koalisyon bu kafayla devam ettiği takdirde biraz zorlanır.

serit-atmaaa

Sevgili okurlarım, Devlet Bahçeli’nin kendisi ve partisi adına verdiği ve önceki gün Hürriyet ve Sabah’ta yayınlanan tam sayfalık ilan korkunç bir şeydi.
Orada gazeteciler dahil 70 kişinin ismi veriliyor, hem hakaret ediliyor, hem de açıkça tehdit ediliyordu. (Dünkü yazımı okuyabilirsiniz.)
Böyle bir olay Türkiye’de ilk kez yaşanmıştı.
Demokrasinin fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi vazgeçilmez kavramları resmen ayaklar altına alınmış ve çiğnenmişti.
Dün gazetelere baktım...
Sadece üç gazete bunu haber yapmıştı.
Yandaşlarda hiçbir şey yoktu, zaten olamazdı.

* * *

Böyle bir ilan bir parti ve onun genel başkanı tarafından uygar bir ülkede yayınlansa, (yayınlanmaz ya) o ülkede kıyametler kopar.
Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları ayağa kalkar, o ilanı verenlerle birlikte sayfalarına (para uğruna) koyan gazeteleri de zor durumda bırakırdı.
Bizde ise birkaç cılız tepki dışında yine tık yoktu!
Dünkü yazımda sorduğum bir soruyu bugün bir kez daha yinelemek zorundayım:
Söz konusu ilanda adı geçen, hakarete uğrayan ve tehdit edilen 70 kişiden herhangi birinin başına üzücü bir olay geldiği takdirde, bunun sorumlusu acaba kim olacaktır?

sozcu-banner-1