Sevgili okurlarım, günler hızla geçiyor. Şunun şurasında seçime tam bir hafta kaldı.
Türk milleti şimdi tatilde.
Gerçi bayram bu akşam bitiyor ama tatilcilerin hiç de azımsanmayacak bir çoğunluğu yerlerinde kalacak.
Sorumluluk sahibi olanlar 24 Haziran öncesinde seçim kayıtlarının olduğu illere dönecek.
Sorumluluk sahibi olmayanlar ise tatil beldelerinde kalıp oy vermemeyi tercih edecek!
“Aman canım, bizim aile zaten üç kişi, oy versek ne olur, vermesek ne olur. Bizim birkaç oyumuzla sonuç değişir mi... Şimdi şu güzelim tatil bırakılır da (örneğin) Ankara’ya gidilir mi! Hava mis gibi, deniz güzel, keyfimiz yerinde, kafamız dinç. Sözcü okuyoruz, Fox TV ile Halk TV’yi izliyoruz, ruhumuz ve gönlümüz onlarla!..”

* * *

Bodrum, Çeşme, Marmaris, Antalya, Alanya, Ayvalık gibi beldeler on binlerce yerli turistle dolu.
Bazıları sorumluluk sahibi ve 24 Haziran’da sandık başına gitmek için dönecekler.
Bazıları ise hiç umursamayacak, dönme zahmetine katılmayacak ve deniz kıyısında keyif yapmayı sürdürecek.
Bu ikinci kesimde yer alacakları lütfen izleyin, vatandaşlık görevleri konusunda onları şimdiden uyarmaya çalışın.
Bir oy bir oydur.
Bu kez umutluyuz çünkü böylesine umut veren bir seçim ortamını bugüne kadar hiç yaşamamıştık.

* * *

Niçin umutluyuz, bunu da kısaca ve bir kez daha anımsatmak isterim.
Birincisi, Recep Bey ve iktidar partisi korkuyor.
Korkunun da ötesinde, büyük panik yaşadıkları açıkça görülüyor.
Sandıktan çıkması beklenen sonucu “Bıçak sırtında” olarak tanımlıyorlar...
Ve biliyorlar ki, önümüzdeki iki seçimden birini bile yitirdikleri takdirde sudan çıkmış balık gibi çaresiz kalacaklardır.
Siyasi hayatlarıyla birlikte saltanatları, o meşhur afra tafraları, hava basmaları, yandaş zengin etmeleri, kısacası her şey bitmiş olacaktır.

* * *

Bence, panik yaşayanların en başında Recep Bey geliyor...
Ve yaşamakta haklıdır.
Seçimi yitirdiği takdirde olacakları bir düşünsenize...
Sarayı boşaltacak.
Elindeki bütün devlet yetkileri uçup gidecek.
Örtülü ödenekten kafasına göre harcadığı belgesiz ve faturasız trilyonları bir daha ancak rüyasında görebilecek.

* * *

İşin şakasının kalmadığını çok iyi biliyor ama seçmeninin karşısında renk vermesi doğal olarak mümkün olmuyor.
Şimdi karşısında ilk kez güçlü ve dişli rakipler var.    
Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu.
Üstelik cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldığı takdirde, bu adaylar ve partileri hiçbir biçimde Recep Bey’e oy vermeyecek.
Tam tersine, birleşecekler ve Recep Bey’le birlikte ikinci tura kalan öteki adayı destekleyecekler.
Tahmin ediyorum, bu desteğe HDP de katılacaktır.

* * *

Sevgili okurlarım, şimdi burada çok önemli bir anımsatmayı bir kez daha yapmayı görev biliyorum. Birkaç yıl öncesine dönelim:
10 Ağustos 2014 günü çok önemli bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve seçime üç aday katıldı.
AKP’nin adayı Recep Bey... CHP-MHP ikilisinin adayı “Ekmek için Ekmeleddin” bey ve HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş.

* * *

Recep Bey o sırada en “Güçlü” dönemini yaşıyordu.
Ekonomi çökmemiş, yorgun düşmemiş, böylesine yıpranmamıştı. Her konuşmasında gaf üstüne gaf yapmıyordu, bol kepçe pot kırmıyordu.
Yandaş medya yine çığırtkanlığını yapıyordu:
“Muhalefet seçmeninin çoğu tatilde. Anketlere göre Erdoğan yüzde 65-70 arasında oy alacak!”
Karşısına çıkarılan ve bir Devlet Bahçeli projesi olan ‘Ekmek için Ekmeleddin’ miting bile yapamayan, siyasetten anlamayan, ağzından laf çıkmayan, konuşmayı bilmeyen, Allah’ın bir garip kulu idi!

* * *

Recep Bey bütün bu olumlu koşullara karşın sadece yüzde 51.7 oy alabildi.
Bizim kesimin bile çaresizlik nedeniyle oy vermek zorunda kaldığı Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38.4, Demirtaş yüzde 9.7 oy aldı.
En güçlü dönemini yaşıyor olmasına karşın Recep Bey yüzde 50 barajını zor geçmiş, yüzde 52’yi bulması bile mümkün olmamıştı.

* * *

Sonra 16 Nisan 2017 referandumu yapıldı. Cumhurbaşkanına çok büyük yetkiler veren, üstelik partisinin genel başkanı olmasını öngören anayasa değişikliği...
Yani hem “Tarafsız (!)” kalacağı konusunda namusu ve şerefi üzerine yemin eden bir cumhurbaşkanı, hem de partisinin genel başkanı!
Recep Bey yine en güçlü dönemini yaşıyordu. Medya ve devlet yine elindeydi.
Üstelik 15 Temmuz 2016 darbe girişimini bastırmıştı. Havası müthişti...
Ve bu koşullarda bile “Evet” oyları yüzde 51.41, “Hayır” oyları yüzde 48.59 çıktı.
48 ilde evet, 33 ilde hayır çıkmış, üstelik İstanbul ve Ankara “Hayır” demişti.
Bu sonuçlar o zaman bile iktidarın topal ördek durumuna düştüğünü kanıtlıyordu.
Yani Recep Bey gerek söz konusu seçimde ve gerekse söz konusu referandumda oyların yüzde 52’sini bile almayı başaramadı.   

* * *

Şimdi ise meydanlar ve salonlar geçmişte olduğu gibi boş değil.
Karşısında moralli bir Kılıçdaroğlu, adam gibi, kendini toparlamış bir CHP, ağzı laf yapan, millete projelerini sunan ve miting meydanlarını inleten bir Muharrem İnce, halktan büyük rağbet gören Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu var.
Yani Recep Bey açısından bakıldığında, durum çantada keklik değil.
Bunu en iyi gören ve bilen de kendisi!

* * *

Bu yüzden çok korkuyorlar ve panik yaşıyorlar.
Recep Bey şimdi en yıpranmış dönemini yaşıyor.
Gündemi artık o belirlemiyor, her mahalleye kıraathane açmaktan falan dem vuruyor.
Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerini, ya da birini bile yitirdikleri takdirde neler olacağını, nasıl sudan çıkmış balığa döneceklerini hep birlikte kara kara düşünüyorlar.
Düşünmeye devam etsinler ama korkunun ecele faydası yok!
Haydi tatilciler, yeter ki 24 Haziran günü evlerinize dönmüş olun, bir oy bir oydur.

sozcu-banner-1