Sevgili okurlarım, Türkiye’de izlemek zorunda olduğumuz siyaset gerçekten ilginç bir hadisedir.
Ne zaman ne olacağı, kimin ne diyeceği ve ne yapacağı hiç belli olmaz.
Bazen birileri tarafından tu kaka ilan edilen kimseler, bakarsınız yine aynı kişiler tarafından en sorumlu makamlara getirilmiş...
Ve bazen de en değerli kimseler durup dururken harcanmış, haksızlığa uğratılmış...
Bu karmaşanın son örneğini Melih Gökçek olayında yaşıyor ve ilginç olaylara tanık oluyoruz!

★★★

Gökçek şimdi kıymete bindi...
Son birkaç gün içerisinde özellikle MHP tarafından kendisine çiçek buketleri, dostluk mesajları sunuldu.
Önümüzdeki yerel seçimde MHP tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterileceği söylentileri ortalıkta dolanmaya başlamıştı.
Devreye AKP de girmek zorunda kaldı... Bu konuda ilk sözü eski bakan, şimdi AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı söyledi:
“Biz onu görevden iş olsun diye almadık.”
Bu sözler “Onun dosyaları var, MHP zora düşer” anlamına geliyordu.
Bunlar Recep Bey’den onay almadan bu gibi sözleri söyleyemez!

★★★

Sonra Devlet Bey aldı sazı eline ve bakınız ne dedi:
“Melih Bey’e bizim (adaylık konusunda) herhangi bir önerimiz olmamıştır. Ancak partimizden aday olmayı isterse bize şeref kazandırır.”
Bu sözlere Gökçek karşılık verdi:
“Sayın Bahçeli’nin sözleri beni onore etmiştir. Sözleriyle bana şeref vermiştir.”

★★★

Bu kez Recep Bey dün aldı sazı eline;
“Melih Bey benim 1994’ten beri yol ve dava arkadaşımdır. Bugüne kadar beraber geldik, bundan sonra da beraber gideceğimizi sanıyorum.”
“MHP’den aday olmasın” demeye getiriyordu.

★★★

Gökçek konusunda siyasi ortamın iyice karıştığını, piyasanın epeyce kızıştığını artık net bir biçimde görüyoruz.
Peki neler oluyor? Şu anda anlamak mümkün değil.
Ancak, bu konuda kafalarda ciddi sorular oluşuyor.
Yav kardeşim, Gökçek madem senin yol ve dava arkadaşındı, onu niçin görevden uzaklaştırdın?
Yolsuzluk mu yapmıştı, hırsızlık mı yapmıştı, yasa dışı işlere mi imza atmıştı?
Bu soruların hiçbirine bugüne kadar yanıt veremediniz. Bazılarını kıyısından köşesinden gündeme getirdiniz, ihsas ettiniz ama somut herhangi bir şey söyleyemediniz.
Niçin!
İnsan 1994 yılından beri yol ve dava arkadaşlığı yaptığı birini nasıl böyle harcar, inanılır gibi değil.
Ortada büyük bir çelişki var.

★★★

Başka sorular da havada uçuşuyor:
Ona Devlet Bey sahip çıkınca mı aklınız başınıza geldi? Gökçek’in Ankara’da MHP adayı olmasından mı korktunuz?
Yukarıda çok kısaca değindiğim hususlar, Türk siyasetindeki kargaşa, karmaşa, bilinmezlik ve ciddiyetsizliğin somut örnekleridir.
Aday olur mu olmaz mı, AKP ve MHP onun üzerinden siyasi bir oyun oynayıp müşteri mi kızıştırıyor, belki Melih Gökçek dahil hiç kimse bilmiyor.
Şu an itibarıyla bilinen tek şey var:
Gökçek kıymete bindi!

bayram-gunu

Sevgili okurlarım, pazartesi günü Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılacaktı. Ankara’da on binlerce kişi evlerinden çıkmış, Anıtkabir’e, ya da başka yerlere gidecekti...
Kadın, erkek, genç, yaşlı ve özellikle de küçük çocuklar...
Ankara’da pazartesi günkü manzara şöyleydi;
Atatürk Bulvarı dahil ana yolların tümü trafiğe kapatılmıştı.
İşi sağlama almak için bazı kavşaklara belediyenin o devasa hafriyat kamyonları konulmuştu.
Evinizden çıkıyorsunuz, her yol kapalı!
Bir yerde tıkanıp kalıyorsunuz.

★★★

Amaçları belli!.. Trafik düzeni ve sözde güvenlik gerekçesiyle insanların canını burnundan getirmek, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılımın mümkün olduğunca düşük olmasını sağlayıp çoluk çocuk dahil herkese kapalı yollarda işkence çektirmek.
Hiç unutmadığım bir olay, 29 Ekim 2016 günü aynı işkenceyi yaşamıştık.
Akşam saatlerinde arabayla Çankaya’dan Ulus’taki devlet konukevine gidecektik.
Bütün yollar ve kavşaklar yine belediyenin hafriyat kamyonlarıyla kesilmişti. 10 dakikalık yolu tam iki saatte almıştık. Onun da nedeni, belli bir saat gelince kamyonlar kaldırılmıştı.

★★★

Önceki gün bir şeye dikkat ettim:
Kapatılan yollar Anıtkabir ve Birinci Meclis’e giden yollardı. Bunu özellikle yapıyorlardı ama bütün Ankara tıkanmıştı.
Havada sürekli helikopterler uçuyor, polisler zaten durmakta olan araçlarda ve yolda yürüyen yayalara kimlik denetimi yapıyordu.
Bayram için yollara çıkanları, ya da yürüyüş yapmak isteyenleri analarından doğduğuna pişman ettiler.
İlkelliğin bu kadarını ne yazık ki 21. Yüzyıl Türkiye’sinin başkenti Ankara’da sergilediler...
Ama Cumhuriyet coşkusunu yok etmeye yine de güçleri yetmedi.