Sevgili okurlarım, Türkiye olarak çok ciddi bir ekonomik krizin tam da göbeğinde bulunuyoruz.
Döviz yeterince yükseldi, ortalığı mahvetti.
Şimdi sırada yüksek enflasyon rakamları ve gelmesi beklenen korkunç zamlar var.
Fakir fukara, özellikle alt gelirli kesim mahvoldu. Bu süreç giderek artacak.
Toplumun çoğu şimdi bu işin nereye varacağının ve başına neler geleceğinin farkında değil. Onlar sadece döviz fiyatlarını merak ediyor.
Türkiye bu ortama boşuna sürüklenmedi.

* * *

Kimse kusura bakmasın, şu olanları “Vay namussuz ABD, başımıza iş açtın. Bunun sorumlusu sensin” edebiyatı ile geçiştirmek mümkün değil.
Ya da “Ulan Allahsız papaz, sen olmasaydın bunlar olmayacaktı” diyerek milleti kandırmak da söz konusu değil.
Türk ekonomisinin çöküşe sürükleneceğini, başımıza bunların geleceğini Mısır’daki sağır sultan bile duymuştu.
Seçimi o yüzden öne, 24 Haziran’a aldılar...
“Bir an önce yapalım, aksi takdirde başımıza daha büyük işler açılacak” diye düşündüler.

* * *

Ancak 21. yüzyılın dünyasında bu gibi sorunları bağırıp çağırarak, sağa sola posta koyarak, dış güçleri suçlayarak çözümlemek mümkün değil.
Bizimkiler bu yolu tercih etti!
Kendileri sütten çıkmış ak kaşık, bütün suç dış dünyada ve suç şebekelerinde!
Bir gün olsun milletin karşısına çıkıp “Evet haklısınız, biz belli konularda eksik kaldık ve görevimizi tam yapamadık. Bazı konularda da yanlış yaptık. Bu eksiğimizi en kısa zamanda tamamlamaya çalışacağız” diyemediler.
Oysa bunu itiraf edebilseler kendileri büyüyecek ve herkes “Aferin Recep Bey’e, dürüst davrandı” diyecekti.

* * *

Yandaş gazetelerin hepsi her gün (görev gereği) önüme geliyor. Çok az bir bölümünü, özellikle manşetlerini ve birinci sayfalarını okuyorum, iç sayfalarına bakmaya gerek görmüyorum.
Şimdi size kriz ortamında hazırlanmış olan yandaş gazetelerin dünkü manşetlerinden ve birinci sayfalarından bazı örnekler vereyim de işin “Ciddiyetini (!)” biraz olsun görmüş olun:
- “Bunlar ihanet şebekesi. Arkasında ABD var.”
- “Diriliş ekonomisi.”
- “Alnımızın akıyla çıkacağız. Dünyadan Türkiye’ye destek yağıyor.”
- “Asla sonuç alamayacaklar.”
- “İhanet şebekesi bu saldırının bedelini ödeyecek.”
- “Saldırıyı Siyonist şebeke yönetiyor.”
- “Arap ülkelerinde herkes dövizini bozdurup liraya geçiş yapıyor!”
- “Dünya tuzağı gördü, Türkiye’ye destek yağdı.”
- “Ekonomide 15 Temmuz ruhu şaha kalktı.”
- “Bunlar küresel kabadayı.”

* * *

Size dünkü yandaş gazetelerden sadece birkaç örnek verdim.
Allah rızası için söyleyin...
Bu kafayla, sağı solu suçlayarak ekonomik kriz çözülür mü?
Onların manşetlerinden anlıyoruz ki, meğer bizim bu krizi çıkaranlar belliymiş:
Arkasında ABD’nin yer aldığı ihanet şebekeleri...
Siyonist şebekeler...
Küresel kabadayılar...
Şimdi bütün dünyadan Türkiye’ye destek yağıyormuş!
Lübnan’da bir berber bankada 100 dolar bozdurup makbuzunu getireni bedava tıraş etmeye karar vermiş...
Katar’da bir iş adamı bin dolarını bozdurmuş, karşılığında Türk Lirası almış...
Falan filan!..
Büyük destek yani!
Abicim, ekonomik krizle böyle alaturka manşetlerle baş edilmez. Mümkün değildir.

* * *

Papazı mapazı bırakın bir yana, o konu bu işin küçük bir parçasıdır. Sadece bir bahanedir.
Bu krizin gelmekte olduğunu başta bizi yönetenler olmak üzere bütün dünya biliyordu.
Hangi önlem alındı?
Şimdi bol bol bağırıp çağırıyorlar.

* * *

Nasrettin Hoca’nın evine bir gece hırsız girmiş, evde ne varsa götürmüş.
Tencere tava, yatak yorgan, halı kilim, herif evi boşaltıp gitmiş.
Olayı duyanlar hemen Hoca’yı suçlamaya başlamış:
- Uykun bu kadar ağır olmasaydı hırsızın girdiğini duyup yakalardın...
- Kapı kilidin sağlam olsaydı başına bu iş gelmezdi.
- Evde o kadar eşya tutarsan elbette soyulursun.
Hoca bu suçlamaları dinlemekten bıkmış!
- Ulan söyleyin bana, hırsızın hiç mi suçu yok!
Bizim ekonomik krizde de benzer bir durum yaşıyoruz...
Tamam, varsayalım dış dünyanın suçu var! İhanet şebekeleri, Siyonist şebekeler falan bu krizin yaratıcısı...
İyi de, bu ülkeyi 2002 yılından beri yönetenlerin hiç mi kabahati yok kardeşim?
Allah’tan korkun, insafınız kurusun.

plusbanner2x