Sevgili okurlarım, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna daha fazla dayanamayıp açıkladı:
“Genelkurmay binası ve çevresindeki Kuvvet Komutanlığı binalarını Etimesgut’a taşımayı ve boşalan binaları müze yapmayı düşünüyoruz...”
Ve sonra ekledi:
“Hükümet izin verirse!..”
Hiç endişe etmesin, hükümet izin verir.
Dün bu haberi öğrenince içimden “Eyvah, Ankara’nın en değerli bir alanı daha birilerine peşkeş çekilecek ve ranta kurban edilecek” dedim.

* * *

Genelkurmay Başkanlığı Ankara’nın eski binalarından biridir, yapımı 1930’lu yıllarda bitmiştir.
Hemen ona bitişik olarak Milli Savunma Bakanlığı binası vardır, aynı dönemde yapılmıştır.
Bu ikisi Cumhuriyet dönemini simgeleyen binalardır.
Bahçelievler yönüne ilerlediğiniz zaman sağ tarafta Kara Kuvvetleri Komutanlığı yer alır. O alan eskiden Gülhane Hastanesi idi. Eski yapıları yıkıldı, artık yok.
Genelkurmay’ın önünden geçen İsmet İnönü Bulvarı üzerinde birbirinin yanında olan iki büyük bina daha vardır:
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı.
Bunlar eski değildir...
Dolayısıyla tarihi bir önemleri yoktur.

* * *

Ankara’nın Bakanlıklar semtindeki askeri alanlar bu kadarla da bitmiyor. O çevrede Spor Okulu gibi başka askeri yerleşkeler de var.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bu sözleri söylerken elbette bir bildiği vardır!..
Nedir o?
Başkentin en değerli yerinde binlerce dönüm arazi üzerine kurulu bu binalar (izin çıktığı takdirde) taşınacak, bazıları müze olacakmış!
Bildiğim kadarıyla söylüyorum, o binalarda müze olacak herhangi bir şey yok!

* * *

O halde ne yapılacak?
Müze yapma bahanesiyle binalar boşaltılacak.
İkinci aşamada o en değerli yerler bir süre boş bırakılacak ve “Daha fazla verim elde etmek (!)” amacıyla oralara ya bazı bakanlıklar taşınacak, ya da araziler imara açılacak.
En son aşamada ise imar değişikliği onaylanacak ve onların büyük arazisine gökdelenler yapılacak.
Kim yapacak bu işi?
Elbette ki yandaş firmalar!

* * *

Milli Savunma Bakanlığı’ndan çıkın, hemen 100 metre ötede şimdi boş duran bir mahalle göreceksiniz.
Saraçoğlu Mahallesi.
Cumhuriyet döneminin 1940’lı yıllarda oluşturulan ilk toplu konut projesi.
Kamu görevlileri için yaptırılmıştı...
Yemyeşil bahçeler içine serpiştirilmiş, tamamı devlet memurlarına tahsisli üç ve dört katlı modern binalar.
Hükümet geçtiğimiz aylarda bu konutların boşaltılmasına karar verdi. Gerekçe mâlumdu:
Deprem tehlikesi!

* * *

Ankara’nın göbeğindeki o güzelim konutlar şimdi bomboş duruyor.
Çürümeye bırakıldı.
Korunması gereken kültür ve tabiat varlığı ilan edilen Saraçoğlu evleri uzun süreden beri kaderine terk edildi.
75 bina ve 434 konut orada çürüyüp gidiyor.
Hükümet ve Ankara Büyükşehir Belediyesi derseniz, onlar bu konuda şimdilik beklemede!
Boş ve bakımsız bırakılan binaların iyice çürümesini bekliyorlar.
Zamanı gelince şöyle diyecekler:
“Kusura bakmayın yani, bu mahalleyi artık yıkmak zorundayız. Bu yüzlerce dönümlük araziyi değerlendirmek gerekiyor. Semte gökdelen konutlar ve AVM’ler yapalım da herkes yararlansın!”
Paranın ve peşkeşin kokusunu alan yandaş yamyamlar şimdi sabırla o karar gününün gelmesini bekliyor.
Komşuda pişer bize de düşer anlayışıyla sabrediyorlar.  

* * *

Hiç kuşkunuz olmasın, bugün Saraçoğlu Mahallesi’nin başına gelen, bir süre sonra yakın komşusu Genelkurmay Başkanlığı binasıyla birlikte aynı semtte bulunan öteki askeri binaların başına gelecektir.
Günümüz komuta kademesini oluşturan askerlerin bu konuda otoriteye “Hayır” demesi asla mümkün değildir.
Unutmayın, bu konuda önemli olan o binalar değil, onların üzerinde oturduğu binlerce dönüm değerli arazidir...
Ve yine unutmayın, özelleştirme (!) kılıfına sığınarak satacak ve peşkeş çekilecek mal az kaldı.
Şimdi sırada araziler var ve onlar satılıyor.

* * *

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bu konuda olacakları sanırım ağzından kaçırdı.
Bunlar elbette bugünden yarına olacak işler değildir...
Yavaş yavaş, sindire sindire, alıştıra alıştıra yapacaklar.
“Müze (!)” olacakmış, hadi canım sen de!