Sevgili okurlarım, Türkiye her türlü seçim hilesine açık olan bir ülkedir. Bu kural pazar günü de değişmeyecek ve gücü elinde bulunduranlar, ister istemez hileye başvuracak.
Biz bugüne kadar bu pisliklerin nicelerine tanık olmadık mı?
- Mühürsüz oy pusulaları kullanıldı, sandıklara atıldı ve nereden geldiği bilinmeyen (!) o pusulalar geçerli sayıldı.
- Sandıklar kaçırıldı, çeteler oyları sayıp seçim kurullarına sonucu (!) bildirdi.
- Bazı oylar çöplüklerden toplandı.
- Bir merkezden düğmeye basılınca elektrikler kesildi, mum ışığında görev yapmaya çalışan sandık görevlileri çaresiz kılındı.
- Trafolara kedilerin girdiği, elektriklerin kediler yüzünden kesildiği resmen açıklandı.
Say sayabildiğin kadar!
Mümkünse sayın kedilerden istirham ediyorum, 24 Haziran gecesi trafolara giriş yapmasınlar!..Eğer isterlerse ertesi gece için trafolarımız onların emrinde olacaktır, tepe tepe kullansınlar!

 * * *

Muhalefet partileri şimdi bu gibi durumlara uyanmış görünüyor.
Türkiye’deki sandıkların pek çoğunda gözlemcileri ve sandık görevlileri olacak.
Ancak herkes gibi ben de Doğu ve Güneydoğu’nun özellikle kırsal kesimlerinde her türlü hilenin yapılmasını mümkün görüyorum.
Bu sandıkların sayısı yaklaşık 1.800...
Az buz bir rakam değil.
Üstelik yine Doğu ve Güneydoğu’da yaklaşık 150 bin seçmen, “Taşımalı” olacak. Başka bir deyişle onlar (güvenlik açısından!) kendi seçim bölgelerinde oy kullanmayacak, devletin belirlediği çeşitli bölgelere yine devlet tarafından götürülecek.
Böyle oylamalar her türlü baskı ve hileye açıktır, her şey olur.

 * * *

Sevgili okurlarım, Türk Milleti bu seçimde şu veya bu partiye, şu veya bu adaya oy verecek. Bu doğrudur.
Ama esas sorun başkadır.
Neye oy vereceğimizi lütfen iyi bilelim:
- Bir: Ya dostluk, barış, kardeşlik, huzur ve demokrasi, ya da tek adamın iki dudağının arasından çıkacak kavga dolu, toplumu huzursuz kılan yeni emirnameler ve 16 yıldan bu yana olduğu gibi keyfi yönetim.
O tek adamın bütün amacı toplumu bölmek, kavga yaratmak ve ülke yönetimini sadece kendi ellerinde toplamak. Bunun adı “Diktatörlük” ve biz uzun yıllardan beri bu anormal baskıların altında eziliyoruz.

 * * *

- İki: Parti militanlarından değil, tarafsız hakim ve savcılardan oluşan, kimseden emir almayan, cumhurbaşkanının karşısında cübbesinin önünü iliklemeye kalkışmayan,  muhalefet liderlerine sosyal medya hesaplarından laf çakmayan bağımsız ve tarafsız bir yargı.
Ne yazık ki yargıyı ele geçirdiler, kendilerine bağımlı kıldılar. Adaletin ve hukukun yok edildiği bu bozuk düzenin böyle sürüp gitmesini istiyor musunuz?

 * * *

Üç: Her yerden yolsuzluk fışkırıyor. Devlet malı deniz, yemeyen domuz hikayesi!..Devletin ve milletin paraları yandaş şahıslara, müteahhitlik şirketlerine sürekli peşkeş çekiliyor. Pisliklerini kitabına uydurabilmek amacıyla İhale Kanunu’nu bugüne kadar tam 185 kez değiştirdiler, insaf yani. Hiçbir yolsuzluğun, hiçbir vurgunun hesabı sorulamıyor.
Bu vurgunların bedelini biz, hepimiz yeni zamlar ve acayip vergilerle ödüyoruz. Buna razı mısınız?

 * * *

- Dört: Devleti yönetenlerin şu lüks yaşamlarının ve şatafatının farkında mısınız?
Bütün zamanlarını kendileri için yaptırdıkları görkemli saraylarında geçiriyorlar. Ne demek Ankara’da 1.150 odalı saray? Ne demek Marmaris’te yine kendileri için yaptırmakta oldukları 360 odalı deniz kıyısı sarayı? Anaları bunları saraylarda mı doğurmuştu! Emirlerinde sayısız lüks uçaklar, Mercedes’ler, BMW’ler... Adına tevazu denilen kavramı çoktan unuttular, vur patlasın çal oynasın gidiyorlar.
Bu düzenin böyle sürüp gitmesini istiyor musunuz?

 * * *

- Beş: Birkaç gazete ve televizyon dışında bütün medyayı yine devletin ve milletin parasıyla ele geçirdiler. Son olarak Hürriyet, CNN-Türk, Kanal-D vesaire elden gitti, yandaş olan büyük iş adamı Erdoğan Demirören’e Ziraat Bankası kredisiyle, yani bir anlamda bedavaya devredildi. Bunların gazete ve televizyonlarına bakınız, her gün Tayyip propagandası, hepsinin okuduğu masallar aynı.
İktidarın emir kuluna dönüşmüş, bağımsızlığını yitirmiş böyle bir medya sizin içinize siniyor mu?

 * * *

Sevgili okurlarım, pazar günü bizler Türk Milleti olarak şu veya bu partiyi, şu veya bu şahsı falan değil, çok önemli birkaç hususu oylayacağız:
Demokrasi ve özgürlük mü, tek adam diktatörlüğü mü?
Gerçeklerle değil, baskı ve yalanlarla yönetilen bir ülke mi?
Toplumu bölenler, bizi birbirimize düşürüp adeta düşman edenler, gıdasını kavga etmekten alanlar, camilerde bile siyaset cazgırlığı yapanlar mı, “Artık yeter” deyip ülkemizde barış ve huzur isteyenler mi?
Ekonomiyi ve toplumun bütün kesimlerini borç ve faiz sarmalına düşüren pişkinler mi,  “Vakit tamam” diye haykıran yurtsever insanlarımız mı?
Oy verirken dikkate almamız gereken hususları sizlere çok kısaca anlatmaya çalıştım.
Benim sözümü dinleyen kedi kardeşlerimizin (!) pazar akşamı oylar sayılırken trafolara girmesi önlendiği takdirde, sonucu aydınlık ve hayırlı olan bir seçim yaşayacağız...
Sabrın sonu selamettir.
Türk Milleti bu sonucu çoktaaan hak etti.

sozcu-banner-1