Sevgili okurlarım, önümüzdeki yerel seçimlere üç aydan biraz fazla bir zaman kaldı. Sandık başına gidip oy kullanacağız.
81 ilimizde, yüzlerce ilçe ve beldede dananın kuyruğu 31 Mart günü kopacak.
Türkiye’de belediyeler, hele de büyükşehir belediyeleri çok önemlidir.
Büyük kentlerin neredeyse bütün maddi ve manevi kaynakları büyükşehirlerin elindedir.
Merkezde bile olsa, ilçe belediyelerinin yetkisi onların onda biri kadar değildir.
Bu yetki ve parasal paylaşımlar nedeniyle, aynı partiden bile olsa Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında sık sık ihtilaf çıkar.

★★★

Bu yazımda özellikle CHP-İYİ Parti ittifakı üzerinde duracağım.
En son söylemem gerekeni şimdi açıkça söylüyorum:
Ankara’nın Çankaya’sında yaşayan bir seçmen olarak oyumu CHP’ye vereceğim.
Çankaya Belediyesi bu dönemde çok olumlu işler yaptı. Eksikleri, yanlışları yok mu, elbette ki var.
Ancak Alper Taşdelen hırsızlık yolsuzluk yapmadı, kamunun kaynaklarını har vurup harman savurmadı ve her açıdan, elinden geldiğince çalıştı.

★★★

CHP’nin Ankara ve İstanbul adayları üç aşağı beş yukarı belli. Son dakikalarda bir değişiklik olmadığı takdirde Mansur Yavaş Ankara, Ekrem İmamoğlu İstanbul...
İzmir’den henüz somut bir haber yok.
Mansur Bey’i tanırım... Çok temiz ve dört dörtlük bir isimdir. Geçmişinde herhangi bir şaibe yoktur.
Halen İstanbul’da Beylikdüzü Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nun ismini hiç duymamıştım, ilk kez bu süreçte duydum...
Ve istisnasız herkesten çok olumlu tepkiler geldiğini gördüm.
CHP artık daha fazla beklemesin ve bütün illerde göstereceği adayları bir an önce açıklasın ki, adaylar sahaya resmen çıkabilsin.

★★★

Belki şimdi soracaksınız “Ankara ittifak gereği olarak İYİ Parti’de kalmış olsaydı ne yapardın” diye...
Hırsız, şaibeli ve üçkağıtçı olmaması koşuluyla oyumu hiç düşünmeden İYİ Parti’ye verirdim.
Türkiye genelinde seçmenlerden de aynı şeyi bekliyorum.
İlinizde ve ilçenizde (ittifak gereği olarak) hangi aday çıkarıldıysa, oyunuzu ona verin.

★★★

Şimdi Ankara’da en olmadık bazı kimselerden şunu duyuyorum:
“Ben oyumu Mansur’a vermem!..”
Niye vermezsin kardeşim?
Mansur Yavaş’ın geçmişten gelen bir şaibesini mi biliyorsun, hırsız mı, deneyimsiz mi?
Ankara’nın Beypazarı ilçesinde yıllarca belediye başkanlığı yaptı ve o şirin ilçeyi özellikle turizm açısından bugünkü uygar konumuna getirdi.
“Efendim o sağcı!..”
Keskin bir solcu aday gösterilse ona da karşı çıkacaklardı.

★★★

Burada açıkça ifade etmek istiyorum...
CHP-İYİ Parti ittifakı doğrultusunda gösterilen (ya da gösterilecek olan) adayların her birini içimize sindirmek elbette mümkün değildir.
Kim gösterilirse gösterilsin, birileri mutlaka karşı çıkacaktır.
Burada önemli olan, özellikle Ankara ve İstanbul’u AKP’nin elinden alabilmektir.
Bu süreçte bu iki partinin seçmenlerinin de bu uygulamaya karşı çıkmaması, “Onların partisidir ama bu seçimde benim partimdir” diyerek sandık başına gitmeleri gerekmektedir...
Aksi takdirde bütün belediyeleri yine AKP’ye, hem de kendi ellerimizle teslim etmiş oluruz.

★★★

Evet, eğer iktidar yandaşı değilsek uygulama böyle olmalıdır.
Az önce de söylemiştim, yeter ki o aday hırsız vesaire olmasın, geçmişinde en ufak bir leke bile bulunmasın.
Biz bilinçli seçmenler, şu aşamada böyle bir lükse sahip değiliz:
“Ben o başkan adayına gıcık kapıyorum... Ben ona oy vermem... Ben CHP’liyim, İYİ Parti adayına (ya da İYİ Partiliyim, CHP adayına) oy vermem” diye düşünmek yanlıştır, en büyük hatadır.
Böyle diyenler ve böyle düşünenler yanlış yapmakta olduklarını iyi bilmelidir.

★★★

Peki her iki parti tarafından belirlenen, ya da önümüzdeki günlerde belirlenmesi beklenen bütün adaylar dört dörtlük mü?
Elbette ki değil.
Bu gibi olaylarda mutlaka bazı yanlışlar da yapılır, hatalar da yapılır.
Hiç kimseyi herkese beğendiremezsiniz.
Önemli olan seçmenlerin bunu anlayışla karşılayabilmesidir.

★★★

Hiçbirimiz gönlümüzden geçen adayı seçecek lükse sahip değiliz.
Kemal Kılıçdaroğlu bizim FETÖ davasını kınamak için birkaç gün önce gazetemizi ziyaret etmişti. Kendisine herkesin yanında açıkça sordum:
“Bu aday belirleme sürecinde yanlışlarınız oldu mu, sizi üzen bir durumla karşılaştınız mı?
Dürüstçe verdiği yanıt çok ilginçti:
“Balıkesir adayımız Ahmet Akın olacaktı. Çok değerli bir insandır ve ismini de açıklamıştık. Ama Balıkesir’i İYİ Parti’ye bırakmak zorunda kaldık. Buna üzülüyorum.”
Demek ki pazarlık aşamasında CHP’nin gücü Balıkesir’e yetmemişti. Siyasetin bir cilvesidir!
Şimdi ben Balıkesir’de yaşayan bir CHP seçmeni olsam, bu durumda bile oyumu hiç tereddüt etmeden İYİ Parti’ye veririm.
Evet, hiçbirimiz önümüzdeki seçimde belli bir lükse sahip değiliz.
Bu konuda çok dikkatli olmak ve kafalarımızı şimdiden ona göre oluşturmak zorundayız.
Aksi takdirde Türkiye elden gidiyor...