Sevgili okurlarım, bu iktidardan sorulmayan çok önemli bir hesap var:
Suriye meselesi!
Suriye’de iç savaş çıkmıştı, bizimkiler Esad’ı devirmek (!) hayaliyle işin üzerine balıklama atladılar, Şam’da cuma namazı kılmaktan falan söz etmeye başladılar.
2011’den bu yana yıllar geçti ama Esad halen yerinde duruyor!
Suriye yandı, yıkıldı, mahvoldu, harabeye döndü...Ve yüz binlerce kişi can verdi.
Ama bu süre içerisinde Türkiye Cumhuriyeti olarak bu işin bize maliyeti milyarlarca dolar oldu. Sadece bizim sınırı aşıp Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan on binlerce Suriyeli için en az 40 milyar dolar harcadık.
Sonra da, bu paranın hiç değilse bir bölümünü geri alabilmek için el kapılarında AB  ve ABD’ye yalvardılar.
Bu harcamaları Recep Bey vesaire elbette kendi ceplerinden karşılamadı.
Son kuruşuna kadar hepsini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak biz ödedik, biz...
Vergiler ve yapılan zamlarla ödedik.
Seçimde Recep Bey kaybettiği ve Meclis’in de yapısı değiştiği takdirde bu sorumsuzluğun hesabının mutlaka sorulması gerekir.

* * *

Birkaç gün sonra seçim var. Binali Bey daha dün kendisi açıkladı.
Vatandaş yapılan 30 bin yandaş Suriyeli pazar günü oy kullanacakmış.
Bu rakamın çok daha fazla olduğunu ve kamuoyundan gizlendiğini hepimiz biliyoruz.
Dahası var, bunların tamamının seçimde AKP’ye oy vereceğini kestirmek de güç değil.

* * *

Şu manzarayı şimdi biraz daha açalım...Resmi rakamlara göre Türkiye’de yaşayan 835 bin Suriyeli küçük çocuk var...Ve her yıl 70 bin yenisi doğuyor.
300 bin Suriyeli çocuk eğitim alamıyor, onlar başımızın belaları olarak büyüyor.
Atsan atamazsın, satsan satamazsın.
460 bin çocuk ise bakanlığa bağlı okullarda eğitim görüyor. Şimdiye kadar Suriyeliler için 36 ilköğretim okulu yapıldı. 2019’a kadar 105 okul daha yaptırılıyor.
(Bu rakamlar atmasyon değil. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz açıkladı.)
Bizim çocuklarımız için harcanması gereken paracıklar, Esad’ı devirme hülyalarıyla Suriyelilere transfer edildi.
Bunların hesabı sorulmayacak mı?

* * *

Şimdi biraz da kendi gençlerimize bakalım. Yüz binlercesi işsiz. Üniversite bitirenler dahil herkes işsiz. O kadar ki, Gazi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitiren genç, Ankara’da bir balık restoranında komi olarak çalışıyor.
Hacettepe İngilizce mezunu genç kız özel bir müteahhitlik bürosunda asgari ücretle çaycılık yapıyor. (Örnekleri uzatmıyorum.) Türkiye’den ve kendi geleceğinden umudunu yitirmiş olan bu yüz binlerce genç, acaba bu seçimde Recep Bey ve partisine oy verir mi?
Bence pek çoğu vermeyecek.

* * *

Bu seçimde sandık başına gidecek 18-27 yaş aralığındaki gençlerin sayısı 10 milyon 533 bin.
Üstelik 18 yaşına yeni giren 1 milyon
652 bin genç bu seçimde ilk kez oy kullanacak.
Sanırım onların da pek çoğu AKP’ye oy vermeyecektir.
Bunu sezgilerime ve halkın arasında dolaşırken edindiğim izlenimlere göre söylüyorum.

* * *

Şimdi dikkatinizi bu iktidarın 18 yaş gençleri üzerinden oynamaya kalkıştığı ve üzerinde pek durulmayan bir oyuna çekmek istiyorum.
Bunlar anayasa ve yasaları değiştirip şöyle bir hüküm getirdiler:
18 yaşını doldurmuş olan gençler milletvekili seçilebilir!
Çok iyi!..
Peki şimdi şu milletvekili listelerine bir göz atalım...
Bu AKP, milletvekili listelerinde acaba 18 yaşını doldurmuş olan kaç genci aday gösterdi?
Sıfır!
Sadece bir kişiyi listeye koydular, o da zaten seçilmesi mümkün olmayan bir sırada!..
Bu da oynanan bir seçim oyunu idi ve amaç gençleri seviyormuş, onlara değer veriyormuş gibi gösterip onları kandırmaktı.

* * *

Bu iktidar döneminde bütün kesimler sömürüldü.
İşçi, memur, emekli, ev kadını, çiftçi, esnaf, serbest meslek sahibi, öğrenci, aklınıza kim gelirse...
Ama bu sömürü çarkında, sömürü düzeninde, işsizlik ortamında en büyük payı gençlerimiz aldı.
İktidar, yaptığı bu fahiş hatayı şimdi seçim kapıya dayanınca anlamış oldu ama galiba biraz geç kaldı.
Bizim anlı şanlı Recep Bey işte bu yüzden uçuk, abuk sabuk önerilerini piyasaya sürmeye başladı:
“Her mahalleye bir kıraathane, her kıraathanede çaylar ve kekler beleş!”
Baraj yapmayı, fabrika açmayı, işsizlere iş yaratmayı ağzına bile alamayan koskoca cumhurbaşkanının bula bula önümüze getirdiği şu projeye bakar mısınız!
Zihni Sinir porojesi!

* * *

Özellikle Muharrem İnce ile Meral Akşener’in mitinglerini televizyonda dikkatle izliyorum. Meydanları dolduranların önemli bir bölümü gençlerden oluşuyor.
Gençlerin umutlarını yok ettiler, pek çoğu bir yolunu bulup kapağı yurt dışına atmayı düşünüyor.
Böyle umutsuzluklarla dolu bir Türkiye yarattılar.
Bu seçimde gençlerin tercihi çok önemli olacak...
Ve dileğimiz, bu kez Türk Milleti “Vakit tamam, Abbas yolcu” diyecek.

sozcu-banner-1