Sevgili okurlarım, adına asgari ücret denilen ve günümüzde sadece 1.603 lira olan asgari ücreti yükseltme (!) komisyonu, ilk toplantısını bugün yapacak.
Başka bir deyişle, oynanacak tiyatronun ilk perdesi bugün açılacak.
15 kişilik komisyonda çoğunluk devlet görevlilerinde. Onlar yukarıdan gelen emirleri uygulamakla yükümlü olan beş kişi.
Bir de işveren temsilcileri var ki, onlar da beş kişi.
Dolayısıyla çoğunluk onlarda.
Onlar ne derse o olacak.
Yapılacak zam doğal olarak en düşük düzeyde olacak.
Yeni artış rakamını devlet şimdiden biliyor ama karar yılın sonunda açıklanacak.
Dün de vurgulamıştım, yeni rakam şimdi sumenin altında bekliyor!

★★★

Ülkemizde son yaşanan gelişmeler asgari ücretlileri iyice vurdu... Çünkü Suriye’deki iç savaşla birlikte Türkiye’ye milyonlarca işsiz güçsüz yığıldı...
Suriyeli, Iraklı, Afgan, Özbek, Pakistanlı, Bangladeşli vesaire.
Bunlar Türkiye’nin dört bir yanında kaçak işçi olarak çalışıyor. Bütün sektörler onlarla dolu.
Dolayısıyla işverenler artık bunları tercih ediyor.
Öyle gelişmeler oldu ki, asgari ücretin bile pabucu dama atıldı.
Kaçakların sigortası yok, herhangi bir güvencesi yok.
Kentlerimizin göbeğinde, bir bölümü çadırlarda ve barakalarda yaşıyor...
Bu çok ciddi olayın üzerine ise giden yok!
Pek çok ilimizde ülkemizin nüfus yapısı değişti ve sığınmacılar çoğunluğu elde etti.
Hazır fırsat bulmuşken bu konuya da değinmek istedim.

★★★

Dünkü yazımla ilgili olarak sizlerden gelen birkaç mesajı da burada paylaşıyorum:
“Asgari ücretle ilgili yazınızı okudum. Bu komisyonun toplanmasına,  zaman ve emek harcayıp bir sürü masrafa girmesine hiç gerek yok.
Cumhurbaşkanı bile kendi maaşına yüzde 26 zam yaptı. Asgari ücrete de o kadar yapılsın olsun bitsin.
Sizce  bir Cumhurbaşkanı kendisine hak gördüğünü halkından esirger mi? İyi çalışmalar.”

★★★

Bir başka mesaj:
“Sayın Emin Çölaşan, öncelikle merhabalarımı iletmek isterim.
Ben asgari ücretle çalışan, evli ve üç çocuk babası bir vatandaşım.
4 Aralık günü gece saatlerinde ikizlerin biri fenalaştı ve acilen Kartal Yakacık Çocuk Hastanesi’ne götürdük. Zira özel bir hastaneye gitsek en az 500 lira ücret isterlerdi ki bunu karşılamam imkansız.
Hastaneye girince gece yarısı iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık durumda olduğunu gördük.
Bir tane güvenlik görevlisi, bir doktor ve birkaç hemşire.
Hastanenin içi affedersiniz pislik içinde. Ne yalan söyleyeyim, ilk girince savaşta olan bir Afrika ülkesinin yaralı askerlerinin tedavi edildiği revirlere benzettim.
Yani o hastaneye sağlam bir çocuk girse, hasta çıkması işten bile değil.
Acilin hemen kapısının önünde sigara içen vatandaşların sigara dumanları çocukların bekleme salonuna doluyor ve bir görevli de çıkıp onları uyarmıyor çünkü görevli yok.
Şimdi ben çalışan ve devlete vergisini veren asgari ücretli bir T.C. vatandaşı olarak soruyorum.
Benden kestiğiniz gelir vergileri, yani vergi olarak  aldığınız çoluğumun çocuğumun rızkını siz devlet büyüklerim nerelere harcıyorsunuz da, biz bu rezillikleri ve sağlıksız koşulları yaşamak zorunda kalıyoruz!
Madem bana böyle hizmet vereceksiniz, o zaman devlet olarak benden gelir vergisi almayın, ben de çocuğumu özel hastaneye götüreyim. Maalesef benim kafam bunları almıyor. Ben ya çok cahilim, ya da çok zekiyim. Bunu anlayamıyorum.
Benim maaşımdan vergi kesiliyor, tamam onu anladık diyelim. Fakat elime geçen 1.603 liralık maaşımı da harcarken her aldığım ürün için ayrıca KDV ödüyorum.
Sayın devlet büyüklerimiz bana bunu bir açıklasın lütfen.
Sayın Emin Bey bu sorunumuzu köşenizde yazabilirseniz bizlere belki bir fayda sağlar. Teşekkürler.”
Bu sayın vatandaşımız Türkiye’yi hiç tanımıyor!
Zannediyor ki biz bir şey yazdığımız, bir konuyu gündeme getirdiğimiz takdirde bir şeyler değişecektir!
Hiçbir şey değişmez!

★★★

Dün gelen mesajlardan birinde bir başka okurum ilginç bir hususa değinmiş:
“Asgari ücret yazınızı okudum. Ben asgari ücretli biri değilim ama onların haklarını savunmayı görev bilirim.
Sürünmeye mahkûm edilen yaklaşık yedi milyon asgari ücretli ile birlikte onların en az 15 milyon kişi olan yakınlarına “Seçimlerde bugüne kadar acaba hangi partiye oy verdiniz, bu seçimde ne yapacaksınız” diye sormak mümkün olsa...
Hiç kuşkum yok, AKP açık ara önde çıkacaktır!..
Bu çelişkiye dikkatinizi çekmek istedim.
Benim ve çalışmakta olduğum kurumun isminin sizde kalması ricasıyla..”

★★★

Bu okurumun kafasında yer alan kuşkulara kesinlikle katılıyorum ve çoğunun AKP’ye oy verdiğini ben de tahmin ediyorum.
Günün birinde, belki 31 Mart yerel seçimlerinde, sömürülen fakir fukara kesimler kış uykusundan biraz olsun uyanırsa durum değişir ve büyük sürprizlere tanık oluruz!