Sevgili okurlarım, koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İstanbul’dan aday olacak, birkaç gün sonra araziye çıkıp seçim çalışmalarına başlayacak.
Bugün saygın bir görevde...
Devlet protokol listesinde ikinci veya üçüncü sırada.
İkinci veya üçüncü sıra dememin bir nedeni var.
Yeni devlet düzeninde bu protokol listesinin resmi sıralaması yok. Evet, inanılır gibi değil... Aynen böyle.
İlk sırayı cumhurbaşkanı alıyor ama sonrası belli değil. İkinci sırada kim var, üçüncüde kim var, sıralama bilinmiyor.
Resmi kayıtlarda bile ortaya çelişkili sonuçlar çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı mı, yoksa Meclis Başkanı mı!..
Neyse, konumuz bu değil. Bizim devlet protokolü ile bir işimiz olmadığına göre arkadaşlar kendi kendilerine halletsinler, kendi sıralarını kendileri belirlesinler!

★★★

Dünkü yazımda Anayasa’nın 94. maddesi ile Siyasi Partiler Kanunu’nun 24. maddesine burada değinmiştim.
- Meclis Başkanı Meclis’teki tartışmalara ve partisinin grup toplantılarına katılamaz, oy kullanma hakkı yoktur.
- Mensup olduğu siyasi partinin (Olayımızda AKP’nin) Meclis içindeki veya dışındaki faaliyetlerine katılamaz.
Anayasa ve yasaların bu konudaki hükümleri açık ve net.
Üzerinde tartışmak bile abes.

★★★

Şimdi bazıları şu görüşü savunuyor:
“Efendim Meclis İçtüzüğü’nde bir madde var. Buna göre Meclis Başkanı, büyükşehir belediyesine aday olduğu takdirde istifası gerekmez. Ancak uzun süreli izin alması gerekir. Aksi takdirde, itiraz olursa adaylığı iptal edilir.
Meclis İçtüzüğü ne derse desin, Anayasa ve yasaların üzerinde midir?
Elbette ki değildir.
Kaldı ki, içtüzükte yer alan bu konudaki hükümler sadece milletvekilleri için geçerli.
Meclis Başkanı’nın özel durumunu kapsayan başka bir hüküm yok.

★★★

Türkiye bir seçim öncesinde böyle bir olaya ilk kez tanık oluyor.
Bir Meclis Başkanı başka bir makama, bir büyükşehir belediye başkanlığına aday oluyor.
Şimdi bir an düşünelim...
Varsayalım anayasa ve yasalarda yukarıda verdiğim hükümler yoktur ve Binali Bey’in önü adaylık için açıktır.
Peki bu durum etik midir?
Siyasi ahlâk kurallarına uygun mudur?
Hayır, değildir.

★★★

Yarın veya sonraki günlerde adaylığı resmen açıklandığı takdirde İstanbul’da Meclis Başkanı kimliği ile araziye çıkacak, seçim çalışmalarına başlayacak.
Emrinde ve hizmetinde devletin her türlü olanaklarıyla...
Makam araçları, resmi taşıtlar, uçaklar, helikopterler, saraylar, köşkler...
Koruma ordusu...
Ve ilin bütün yöneticileri, vali dahil onun karşısında esas duruşta bekleyip emir ve talimatlarını alacak.
Bir dediği iki edilmeyecek.
Binali Yıldırım seçime, arkasına “Devlet gücünü” alarak girecek.

★★★

Nasıl olsa bu yasa dışı duruma Devlet Bahçeli’den bir tepki beklemiyoruz.
Burada esas görev şimdi Kemal Bey başta olmak üzere CHP’ye düşecek.
İtiraz edip ses çıkarmaları, büyük tepki koymaları ve bu gerçekleri Türk Milleti’ne anlatmaları gerekir.
Anayasa, yasalar ve siyasi ahlâk kuralları bu olayda açıkça çiğnenmek isteniyor.
Anayasa ve yasaların açık hükümleri yok sayılıyor.

★★★

Şimdi anlaşılıyor ki, yapılacak itirazlar sonunda iş yine Yüksek Seçim Kurulu tarafından verilecek karara kalacak!
Eğer hadise oraya ulaşacaksa, kararı size şimdiden açıklıyorum!
“Başvuru görüşülmüş ve itiraz istemlerinin reddine karar verilmiştir!”
O zaman onlara soracağız:
“Siz Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’nun ilgili maddelerini okuma zahmetine acaba katlanmış mıydınız?”

emin-colasan

Sevgili okurlarım, Mustafa Kemal Paşa 27 Aralık 1919 günü Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Ankara’ya ilk adımını atmış, seymenler ve halk tarafından coşkuyla karşılanmıştı.
Genelkurmay Başkanlığı önünde, caddenin tam ortasında bu amaçla dikilmiş küçücük bir anıt taş vardır.
Üzerindeki küçük yazıyı dibine kadar gitmezseniz okumanız mümkün değildir, kimsenin dikkatini çekmez.
Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geliş günü her yıl görkemli törenlerle kutlanır (dı.)
Dün 99. yıldönümü idi ve yine göstermelik bir biçimde kutlandı. Niçin?..

★★★

Her yıl alışmıştık... Harp Okulu öğrencileri tam teçhizatlı olarak Atatürk Garnizon Koşusu yapardı.
Koşarak uygun adım ve marşlar söyleyerek...
Bu koşu Harp Okulunda başlar, Ankara’nın merkezi olan Atatürk Bulvarı’nda on binlerce insanın coşkulu alkışları arasında devam ederdi.

★★★

AKP hükümetinin gücü bu koşuyu iptal etmeye yetmedi ama güzergâhını değiştirdi.
Ankara Valiliği bulvar geçişini iptal etti, koşuyu ıssız ve kimsenin olmadığı yollara aldı.
Gerekçe: Trafikte aksama yaratıyor!
Yeni güzergâh: Harp Okulu’ndan Anıtkabir’e!
Dünkü koşu bu tenha yollarda yapıldı... Aman haa, halk askerleri görmesin ve alkışlamasın!
Bu anlamlı gün işte böyle kutlandı!
Öyle bir ortama geldik ki, galiba “Buna da şükür!” demekten başka çare kalmadı.