Sevgili okurlarım, düzenli veya düzensiz olarak yandaş gazeteleri satın alıp okuyor musunuz?
Ya onların internet haber sitelerine girip bakıyor musunuz?
Yanıtınız evet ise, bir gerçeğin mutlaka farkındasınız demektir.
Bu gazetelerin pek çoğu hemen her gün birinci sayfada aynı manşetle çıkar.
Yani dünya liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle!
Onun ağzından çıkan lâfların çoğu o gün manşettir.
Rastlantının bu kadarı olamaz!
Dolayısıyla insanın aklına hep aynı soru takılır:
“Acaba bu gazetelere belli bir merkezden her gün talimat mı verilir ‘Yarın sayın cumhurbaşkanımızın şu sözlerini manşet yapacaksınız’ diye!”

* * *

Burada yeri gelmişken bir hususa daha açıklama getirmeye çalışayım.
“Yandaş” denilen gazetelerin büyük bölümü gerçekten yandaştır.
Onların patronları iktidarın adamıdır, parasal açıdan korunup kollanırlar.
Çalışanları da yandaştır. Köşe yazarları ve muhabirleri dikkatle seçilir. İktidarın hoşuna gitmeyecek herhangi bir yazı, haber veya fotoğraf o gazetelerde asla kullanılmaz.
Bazıları şeriatçıdır, din devleti peşinde koşar.
Bazıları ise daha liberaldir. Magazin haberlerine, hatta baldır bacak fotoğraflarına bile yer verirler.
Önemli olan siyasi açıdan AKP iktidarından yana tavır koyabilmeleridir.

* * *

Öbür tarafta ise bazı yandaş gazeteler vardır ki, çalışanlarının önemli bir bölümünü tanırız. Bizim arkadaşlarımızdır.
Köşe yazılarında örneğin, hafif dozda eleştiriler çıkabilir.
Haberlerinde örneğin, iktidar karşıtı kesimlerin, ya da diyelim ki Kılıçdaroğlu’nun sözleri yer bulabilir.
Onlar zoraki yandaştır!
İktidar, o gazeteleri, sahipleri olan büyük iş adamlarına emanet etmiştir.
Kamu kurumlarından ve özel sektörden iyi reklâm alırlar ve çok para kazanırlar.
Yandaş olmaya elleri mahkûmdur.
Başka türlü olursa, para babası patronları mahvedilir.
Çalışanlarının çoğu bizim gibi düşünen arkadaşlarımızdır ama ses çıkarmaları söz konusu değildir... Zira üzerlerinde büyük baskı vardır.
O gazetelerin isimlerini burada vermiyorum ki, hiç kimsenin başına iş açılmasın.

* * *

Şimdi dünkü (14 Şubat 2018 tarihli) yandaş gazetelerin birinci sayfalarının en tepesinde yer alan kocaman manşetlere bakalım.
İşte size birkaç örnek! Hepsi de Erdoğan’ın PKK koruyucusu ABD’ye hitaben söylediği sözlerden oluşuyor:
- Milliyet: “Osmanlı tokadı yememiş.”
- Türkiye: “Osmanlı tokadı yemediği belli.”
- Yeni Şafak: “Bunlar hiç Osmanlı tokadı yememiş.”
- Akit: “Osmanlı tokadı yememiş bunlar.”
- Takvim: “Osmanlı tokadı yememiş.”
- Akşam: “Osmanlı tokadı yememişler.”
- Star: “Osmanlı tokadı yemediğiniz belli.”
- Habertürk: “Hiç o tokadı yememişler.”
- Sabah: “Osmanlı tokadı yememişler.”
- Hürriyet: (Birinci sayfanın biraz alt bölümünde) “Bunlar hiç Osmanlı tokadı yememiş.”
- Vatan: “Osmanlı tokadı yememiş.”- Güneş:
“Ottoman slap.”
(İngilizcesini kullanmış.)
- İstiklal: “ABD’ye Osmanlı tokadı.”
- Milat: “Osmanlı tokadı yedin mi?”
- Karar: “Washington’a tokatlı cevap.”
Gördüğünüz gibi yandaş gazetelerin dünkü manşetleri tamamen aynı!
Sanki tek elden çıkmış, aynı otorite tarafından talimatla yazdırılmış gibi!

* * *

Bilmeyen okurlar için kısaca anlatayım... Ertesi gün çıkacak olan gazetelerin manşetleri nasıl belirlenir?
Gazetelerin merkezi İstanbul’dadır. Yazı işleri ekibi ve yöneticiler her gün haber toplantısı yapar. Önlerine gelen ya da o günün gündemine göre gelmesi beklenen haberler bu toplantıda değerlendirilir ve ertesi günün manşeti hazırlanır.
Şimdi düşünün, birbirinden habersiz olan yazı işleri ekiplerinin tamamı, nasıl bir rastlantı (!) ise, ertesi gün aynı manşeti kullanmaya karar veriyor!
Bu mümkün değildir.
O halde akla bir soru gelmektedir:
Yandaşların bu manşetleri acaba “Yukarılarda bir yerden gönderilen” talimat doğrultusunda mı hazırlanmaktadır?
Yanıt “Evet” ise, o takdirde başka bir soru üzerinde düşünmek gerekir:
Böyle yayıncılık, böyle basın özgürlüğü olur mu?