Sevgili okurlarım, Türkiye geçtiğimiz pazar günü son yılların en büyük facialarından birine tanık oldu...
Devrilen bir tren, 24 ölü ve yüzlerce yaralı.
Ekranlardan izledik, başta askeriye olmak üzere devletin ilgili birimleri ve traktörleriyle yardıma gelen vatandaşların hepsine teşekkür borçluyuz.
Gece saatlerinde geçilen son haberlerde ölü sayısı 10 olarak veriliyordu.
Sabah bu rakamın 24’e ulaştığını öğrendik.
Son gelen haberlere göre trenin iki makinisti gözaltına alınmış.
Bu olaylar hep böyle gelişir!
Büyük sorumlular görmezden gelinir, kabak küçüklerin başına patlar!

* * *

Gözlerimizle gördük, kazanın sebebi tren raylarının altının sel nedeniyle oyulmuş olması.
Seller rayların altındaki toprağı sürüklemiş ve raylar sanki bir köprü gibi havada asılı kalmış.
Söylentilere göre oralarda tehlikeli durumlar olduğu biliniyormuş, onarım için ihale açılacakmış ama iş aksamış...
Çünkü ödenek çıkmamış.
Sonrasında trenin beş vagonu devrilmiş ve olan 24 cana olmuş.
Şimdi bu olayın sorumluları kimdir?
Sadece o iki makinist mi, yoksa gerekli ödenekleri çıkarmayan, olup biteni savsaklayan, işi erteleyen, işi oluruna bırakan daha üst düzey yetkililer mi?

* * *

Gelişmeleri pazar gecesi televizyondan izlerken, Türkiye’ye özgü bir olaya daha tanıklık etmek zorunda kaldık!
Başbakanlık, tren kazası için “Geçici yayın yasağı” getirmişti!
Getirmesine getirmişti de gerek ekranlarda ve gerekse internet haber sitelerinde yayınlar olanca hızıyla sürüp gidiyordu.
Hiçbir medya kuruluşu yayını durdurmamıştı...

* * *

Normal olan da zaten budur.
Orada bir facia yaşanmış ve sen işi gücü bırakıp yayın yasağı getiriyorsun!
Neden, niçin, hangi gerekçeyle?
O saatte olan olmuş, insanlar can vermiş, bir bölümü de vagonların içinde sıkışıp kalmış. Onların çıkarılması sabahı bulacak.
İşin daha da vahim boyutu var:
Yayın yasağını kimse takmıyor, konuyla ilgili görüntü ve haberler aynen yayınlanıyordu.
Alınan o kararın ciddiyeti ve geçerliği zaten yoktu...
Yayın yasağı neyi önleyecekti?
Aklı başında bir devlet böyle bir kararı nasıl alırdı?
Ortada bir facia vardı...
Neyi gizleyecektik, kimden gizleyecektik?
Üstelik “Geçici yayın yasağı” ne demekti, hangi anlama geliyordu, kaç saat veya kaç gün sürecekti!

* * *

Bir terör olayı yaşanır, yayın yasağı getirilmesini aklım alır.
Katiller kaçmıştır, manzara kanlıdır ve çok kötüdür, toplumun moralini bozacak niteliktedir.
Katillerin yakalanması için böyle bir yasağın getirilmesinde sakınca olmayabilir.
Nitekim yaşadığımız pek çok terör olayı sonrasında bu yasak getirilmişti.
Ama bir tren kazasında değil.
İlk kez tanık olduk...
Ve hiç kimse takmadı!
Bizim Başbakanlık son gününde açığa düştü.

gazeteci
SEVGiLi okurlarım, gazeteci arkadaşlarımız çok güzel, çok ilginç kitaplar yazıyor ama ne yazık ki bunların tanıtımı hemen hiç yapılmıyor. Bugün size bu ilginç kitaplardan üç örnek vereceğim: Sabahattin Önkibar’ın kitabı “Saray’ın Bozkutları.” (Kaynak Yayınları.) AKP-MHP ittifakı, ülkücü harekette bölünmeler, ülkücülere hangi virüslerin ne zaman ve nasıl şırınga edildiği, ülkücü mafyanın nasıl doğduğu, Bahçeli’nin esrarengiz buluşmaları ve tuhaf kararları...

***

Şükrü Küçükşahin’in yayına hazırladığı “15 Temmuz Gerçekleri.” (İmge Yayınları.)
15 Temmuz olayı sonrasında Meclis’te kurulan FETÖ darbesini araştırma komisyonunun çalışmaları AKP milletvekilleri tarafından nasıl açmaza sokuldu, nasıl savsaklandı, gerçekler
nasıl gizlendi...Komisyon’a gelmeyenler, sorumlu kişilere sorulamayan sorular... Komisyon üyesi muhalefet milletvekillerine verilmeyen bilgiler ve havada kalan, hiçbir işe yaramayan göstermelik bir darbe soruşturması.

***

Hürriyet’in okur temsilcisi Faruk Bildirici’nin kitabı “Günahlarımızla Yıkandık. Örneklerle Gazetecilik ve Meslek Etiği.” (Ayrıntı Yayınları.) Türkiye’de gazetecilik mesleğinin ne durumlara düşürüldüğünü belgelerle anlatan bir kitap. Bizim meslekteki yanlışlar, yalanlar, gazeteciliğe leke sürenler ve hatta atılan iftiralar. Gazetecilik mutfağının perde arkasında neler olduğunu bilmeyenlere somut örneklerle anlatan bir belgesel.
Gazeteci kitapları ilginçtir, insanın dünyasını değiştirir. Alıp okumanızı öneririm.


sozcu-banner-1