2011’de herkes ‘Arap Baharı’ndan söz ederken ben ‘Bunun emperyalist bir tezgah olduğunu, demokrasi, özgürlük ve insan haklarıyla ilgisinin bulunmadığını’ söyledim ve ‘Ortadoğu’da Kanlı Bahar’ kitabımı yazdım.
Bölgede ve dolayısıyla Türkiye’de olup bitenleri 7 yıl önce o kitapta anlattım.
Suriye’de ve tüm bölgemizde durum en kanlı detaylarıyla ortada.
Yandaş medya sizlere hiçbir şey anlatmıyor ya da hep yalan söylüyor.
Örneğin Suriye’de olaylar başladığında medya ve siyaset ‘Halkın özgürlük ve demokrasi için Alevi Esad’a karşı ayaklandığını’ anlatıyordu. Bir ara ‘halk adına’ ayaklanan grupların sayısı 1600’ü geçti. Hepsi İslam adına konuşuyor, savaşıyor en gaddar şekilde öldürüyordu.
Birileri onlara ‘Ilımlı’ Müslüman diyordu.
AKP, Batılı ülkeler ve Körez’in Kral, Emir ve Şeyhleri onları çok seviyordu.
Daha sonra ‘Ilımlılar’ radikalleşti ve ortaya kafa kesen IŞİD, Nusra ve benzerleri çıktı. Onların da sevenleri çoktu.
Adamlar ‘En hakiki Müslüman’ biziz diyor ve insanların kafasını keserken ve Ezidi kızlara tecavüz ederken ‘Allahu Ekber’ diye bağırıyorlardı.
Adamlar sapık, ruh hastası ve manyak.
İslam İşbirliği Örgütü’ne üye 57 Müslüman ülke var ama ortak bir din anlayışları yok.
Hiçbir konuda uzlaşamayan Müslüman ülkelerin her birinde onlarca dinci parti, örgüt, tarikat, tekke, zaviye ve şeyh var. Tümü Sünni ama kendi aralarında çoğu zaman kavgalı bazen de  kanlı bıçaklı.
AKP - Fetö örneğinde olduğu gibi.
Oysa İslamda Kur’an-ı Kerim tektir ve herkes aynı Peygambere inanır.
Demek istediğim silahlı silahsız din adına konuşan ya da ‘cihat’ edenlerin hepsi palavracı ve yaptıkları her şey dine aykırı.
Bunlar dinin yasakladığı ya da hoş görmediği 50 kadar irili-ufaklı suçu işliyorlar.
Her türlü cinayet ve katliam dahil.
Şam yakınında Kalamun bölgesinde Suriye ordusuyla anlaşarak oradan ayrılıp TSK’nın kontrolündeki El-Bab ve Cerablus’a giden Ceyşulislam (İslam Ordusu) militanları ellerindeki ağır silahları arabulucu Ruslara teslim etti.
Silah dediğiniz 70 tank ve zırhlı araç, ağır toplar, havan topları, uçak ve tank savarlar, kimyasal silah üretiminde kullanılan malzemeler ve daha neler neler...
Bunlara ‘ılımlı’ deniyor.
Din adına ‘Cihat’ ediyorlardı.
Suriye’yi yıkmak ve halkını öldürmek için yabancı ülkelerden milyarlarca dolar aldılar.
Haçlı zihniyetli ABD, İngiltere, Fransa ve diğerleri onları çok seviyordu.
İsrail yaralılarını tedavi edip tekrar cepheye sürüyordu.
Şimdi hepsi TSK’nın kontrolündeki bölgede.
Cerablus’tan Afrin’e kadar 250 kilometrelik sınır boyunca dağılmışlar.
Çeşit çeşit ılımlı-radikal gruplara bağlı 100 bin kadar militan var.
Önümüzdeki dönemin en önemli, karmaşık ve tehlikeli konusu bu olsa gerek.
Seçim öncesinde ve sonrasında Ankara’nın başını ağrıtacak ve uzun süre meşgul edecek bir konu. Herkesin merak ettiği, Ankara bu 100 bin militanı ne yapacak ve sonrasında şimdi bulunduğu Suriye topraklarından ne zaman ve nasıl çekilecek?..
Türkiye çekilirse Fırat’ın doğusunda PYD’yi destekleyen ABD ne olacak?..
Türkiye düşmanı ABD 650 kilometrelik sınırla Türkiye’ye komşu ama Ankara hiçbir şey yapamıyor.
ABD’nin üsleri Türkiye’nin her yerinde ve Ankara ‘çıkın gidin’ diyemiyor.
Belki de buna ‘Dinlerarası Diyalog’ diyebiliriz.
Trump iyi bir Hıristiyan olduğunu söylüyor AKP bildik yolunda kararlı adımlarla ilerliyor.
Dünya Müslümanları adında.
Dünyadaki tüm İslamcı parti ve örgütler Müslüman Kardeşler ideolojisinden beslenir.
1928’de Mısır’da kurulan örgütün adayı Muhammed Mursi 83 yıl sonra Cumhurbaşkanı seçildi.
24 Haziran 2012’de.
Bir tesadüf olabilir ama ilgimi çekti.

sozcu-banner-1