Batı destekli medya 7 Nisan sabahı Esad’ın Şam yakınında Duma kasabasında kimyasal silah kullandığına dair görüntüler yayınladı.
ABD, İsrail ve Batılı ülkelerle birlikte Türkiye Esad’a çok sert tepki gösterdi ve hesap sorulmasını istedi.
Suriye hükümeti BM’ye başvurarak ‘Gelin inceleyin’ dedi.
ABD, İngiltere ve Fransa 13 Nisan’da yani Miraç Kandili’nde Suriye’ye saldırdı.
Ankara saldırıya destek verdi ve daha fazlası için ABD’ye çağrıda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dostu Putin ve Ruhani buna çok içerledi ama şimdilik seslerini çıkarmadılar. Belki de bu nedenle Putin Trump’ın Beyaz Saray davetini kabul etti.
Bütün bunlar olurken kimyasal saldırı oyununun sergilendiği Duma’daki militanlarla Suriye ordusu arasında görüşmeler devam ediyordu. Bu görüşmeler sonucu binlerce militan ilahlarını bırakarak Türk Ordusu’nun kontrolündeki Cerablus, El-Bab ve Nusra’nın kontrolündeki İdlib’e gitti. Diğer bölgelerden gelenlerle birlikte TSK’nın kontrolündeki bölgelerde Fırat’ın batısında en az 100 bin ılımlı-radikal İslamcı militan var.
Suriye devletine göre bunlar terörist.
Türkiye’nin bölgedeki tek dostu Katar eski Başbakanı Hamed Bin Casim 27 Ekim 2017’de BBC’ye verdiği demeçte ‘S.Arabistan, Türkiye, ABD, Fransa, İngiltere ile birlikte Esad’ı devirmek için 137 milyar dolar harcadık ve her şeyi Türkiye üzerinden yaptık’ dedi. AKP yönetiminde Ankara Suriye konusunda 7 yıldır yanlış yapıyor.
Türkiye artık tüm detaylarıyla Suriye bataklığında ve çıkmaya niyetli görünmüyor.
Tersi olsaydı son saldırıda taraf olmazdı.
Batının oyun oynadığını bile anlamadı.
Oysa kimyasal yalanını uyduran ve saldırıyı gerçekleştiren ABD, Fransa ve İngiltere Türkiye’nin düşmanıdır.
Militanlar Duma’dan ayrıldıktan sonra Rus ve Suriye ordusu kimyasal saldırının olduğu söylenen yere gidip kimyasal silah üretme laboratuvarını ve silah için gerekli malzemenin stok edildiği yerleri ortaya çıkardı. Kimyasal silah filminde görünen doktor ve çocuklara ulaşıldı ve her şeyin iğrenç bir oyun olduğu kanıtlandı.
O kadar yalanı tezgahlayıp piyasaya sürenler şimdi suskun ve konu şimdilik kapandı.
Çünkü oyun bununla bitmeyecek.
Seçim sürecinde Suriye ve Suriye’den dolayı Türkiye’de her an her şey olabilir.
Batılı ülkeler ve onların bölgesel işbirlikçileri yani Körfez ülkeleri pusuda.
Hepsi Türkiye düşmanı. Hepsi Türkiye’nin başına çorap örmek için plan peşinde.
En tehlikeli plan kuşkusuz Fırat’ın doğusundaki ABD destekli PYD-PKK varlığı.
Bu varlığa son vermenin ve bölgedeki Amerikalıların kovulmasının tek bir yolu var o da: Sınırdaş ülkeler Türkiye, Suriye ve Irak’ın birlikte hareket etmesi ve Kürt sorununa ortak ve dostça bir çözüm bulmasıdır.
Bu olmazsa ‘düşmanlar’ her an harekete geçebilir.
TSK’nın kontrolündeki Kuzey Suriye’de Suriyeli ve yabancı militanlar için çok senaryo yazılıp anlatılıyor. Paralı asker olduklarına göre kim daha fazla para verirse onun için çalışırlar.
Para Körfez ülkelerinde ama özellikle S.Arabistan’da var.
Vahabi mezhepli Suud ailesi 250 yıldır Osmanlı’dan, Cumhuriyet’ten, laiklikten, demokrasiden ve Türklerden nefret eder.
Suudiler 26 aydır komşu ülke yoksul Yemen’i bombalıyor, 30 bin insanı öldürüyor ve her yeri yıkıyor ama hiç kimse sesini çıkarmıyor.
Kara petrolün kana bulanmış yeşil dolarların hatırı için.
Demokrasi, özgürlük ve insan hakları palavrası adına.
Din ayrı bir hikaye.
Onu da başka bir gün yazarız.

sozcu-banner-1