‘Arap Baharı’ sürecinde Türkiye; ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere birçok Batılı ülkenin yanısıra Körfez ülkelerinin Arap sultan, kral, emir ve şeyhleriyle birlikte hareket etti.
‘Müslüman Kardeşler her yerde iktidara gelecek, Türkiye bölgenin lideri olacaktı’.
Kulağa ne kadar da hoş geliyor!
Körfez’de 6 Arap ülkesi var:
Suudi Arabistan, Umman, BAE, Kuveyt, Katar ve Bahreyn.
En az 150 yıldır aynı aşiretler tarafından yönetiliyorlar.
El-Suud, El-Said, El-Nehyan, El-Sabah, El-Sani ve El-Halife.
Adamlar 70’li yılların başında bağımsız oldu ama önce İngiliz şimdi de Amerikalılar karşısında‘el’ pençe duruyorlar.
Hepsinde Amerikan üsleri var ve en büyük iki tanesi Katar’da.
Hepsi çok zengin.
Patronlar emir verince dünyanın neresinde olursa olsun cihatçılara ‘el’ uzatıp ‘el’ verdiler.
Kaide, Taliban, IŞİD, Nusra, El-Şabab, Boko Haram ve benzeri çok sayıda ruh hastası tipler.
‘El’ler her şeyi para ile satın almaya alışmışlar.
3 Temmuz 2013’de General Sisi Müslüman Kardeş Mursi’yi devirince adamların ‘el’i ayağı tutmaz oldu.
El-Suud, El-Nehyan ve El-Halife Sisi’ye destek verince.
El- Sani yalnız kaldı.
El-Sabah ve El-Said ‘Biz tarafsızız’ deyince El-Tayyib Katar’a ‘el’ verdi.
Cumhurbaşkanını çok seven Arap İslamcılar ona ‘El-Tayyib Receb Erdoğan’ diye hitap eder yazarlar.
El-Tayyib Arapçada iyi olan demektir.
El-Tayyib Katarlı El-Sani’ye ‘el’ verince diğer ‘El’ler Türkiye’ye ‘el’ kol hareketi yapmaya başladı.
Bunun üzerine El-Tayyib Erdoğan ‘El’siz Putin ve Ruhani’ye ‘el’ uzattı.
Çok kızan Trump ‘el’ ense çeker gibi oldu  ama işe yaramayınca  PYD/YPG’ye ‘el’ salladı.
Trump ‘el’ sallayınca El-Suud ve El-Nehyan ‘ayak’ oyunlarıyla Fırat’ın doğusunda El-Tayyib’i sıkıştırmak istedi.
El’ler ayaklar birbirine karıştı.
Penaltı mı faul mı hakem bile şaşırdı.
Kimin ‘El’i kimin cebinde belli değil.
Putin ve Ruhani’nin ‘El’i yok ama Maduro’nun kesin vardır.
Adam Nusret Et’te yemek yemeye bayılıyor, Diriliş Ertuğrul dizisini seyretmeden yatmıyor ve Müslüman El-Tayyib’i çok seviyor.
Adam genç yaşlardan itibaren Che Guevara ve kastro hayranı, komünist, kamyon şöförlüğü yapmış ve büyük olasılıkla hiç ‘el’ frenini çekmemiştir.
Tıpkı eski komünist Putin ve şeriatçı Ruhani gibi.
Ancak ortada bir sorun var: Her üçü Esad’a ‘el’ vermiş.
Bu ‘el’leme işi nasıl sonuçlanır bilinmez ama bu iş gittikçe ilginçleşiyor.
Herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kadar ‘El’li ve ‘El’sizler arasında dengeyi nasıl kuracağını merak ediyor.
Şeriatçı ve Şii bir İranlı, eski komünist ve imparatorluk meraklısı bir Rus, Trump’dan nefret eden bir Bolivarcı ve dünya doğalgaz birincisi Müslüman Kardeş genç bir ‘El’.
İlginç ama Türkiye’nin ve belki de bölgenin geleceği Erdoğan’ın kurduğu bu dengenin hesaplarına bağlı.
Siyasi, ekonomik, mali, güvenlik, stratejik ve elbette dini.
Yani Türkiye ya kendi olanaklarıyla kurtuluş yolunu bulacak ya da başkalarının ‘El’ ve ‘ayak’ oyunlarının kurbanı olacak.
O zaman da yardım ‘el’ini uzatacak hiç bir ‘El’ bulunmaz.
İngilizlerin ‘parmak’ attığı ‘El’lerden hayır gelmez.
Tarihi iyi okuyun.
Bütün ‘El’ler Osmanlı’ya ‘el’ kaldırmış ‘ayak’ diretmiş.
Şerif Hüseyin’in torunu Ürdünlü  El-Haşim’i de unutmamalı.
Can çıkar huy çıkmaz.
El’ler hiç rahat durmaz.
‘El’ alem ne der kimsenin umurunda değil.
Burası Ortadoğu malzeme Müslümanlar.
Yani din.
BOP ve Arap Baharı’ndan kesin yeni tezgah vardır.
Yoksulluk ve cehalet olduğu sürece adamların işi çok kolay.
El’ atmak, ‘El’ vermek ve ‘el’lemek serbest.
Ya Allah Bismillah’ denildi mi ‘el’ verenleri çok olur.
Siz siz olun sakın kendinizi ‘el’letmeyin.
Maazallah her yer sapık dolu!