Hepiniz beni tanıyorsunuz.  Önceleri tüm televizyonlara davet edilir Ortadoğu’yu anlatırdım. ‘Arap Baharı’ yani 2011 sonrasında iktidardan yana tüm medyada yasaklandım. Çünkü gerçeği anlatıyordum bu ise iktidarı çok kızdırıyordu. O kadar kızdılar ki Silivri’ye kapattılar. Oysa ben yalnızca gerçekleri anlatmıyor aynı zamanda ön görülerimle iktidarı uyarıyordum. Beni dinlemiş olsalardı bugün ne Suriye ne Türkiye ne de bölge bu halde olmazdı. Şimdi de uyarıyorum :  ‘Böyle giderse Suriye çok daha perişan olur ve Suriye perişan olursa Türkiye’nin başına çok büyük belalar açılır’. Örneğin Fırat’ın doğusundaki Amerikan varlığı.  Ankara teslim olmazsa ABD, PYD’ye verdiği destekten asla vazgeçmeyecek. O kadar ki Fransa bile ‘Bu işte ben de varım’ diyerek bölgeye asker gönderdi. Yakında İngiltere de benzer karar alabilir. Hatırlayalım : 1991’de Saddam ordusu Kuveyt’te yenildikten sonra ortada bir dedikodu dolaştı: ‘Saddam Kuzey Irak Kürt bölgesine saldıracak’. Yaklaşık 300 bin Kürt Haziran-Temmuz döneminde Türkiye sınırına dayandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Özal ABD Başkanı Bush’tan yardım istedi. O da üç aylığına ‘Çekiç Güç’ü yolladı. Mart 2003’e kadar yani 12 yıl Türkiye’de kalan bu Güç Kürtleri korudu onlar da Kuzey Irak’ta yarı bağımsız konuma geldi. 1 Mart Tezkeresi çıkmış olsaydı ABD bu tezgahı tamamlayıp Güneydoğu’yu işgal etmiş olacaktı. Şimdi benzer durum Kuzey Suriye için geçerli. Suriye’nin Türkiye ile olan 650 kilometrelik sınırını ABD ve Fransa destekli PYD yani PKK kontrol ediyor. Türkiye’nin güvenliği tehlikede. Başka bir risk daha var : Fırat’ın batısında TSK’nın kontrol ettiği bölgede 100 binden fazla ılımlı-radikal İslamcı militan barınıyor. ‘İslamcı’ sözcüğünü onlar kullanıyor ve öyle davranıyorlar. Peki Suriye sorununun çözümü için Rusya ve İran ile anlaşmalar imzalayan Ankara sorun çözüldüğünde askerini Suriye toprağından çekeceğine göre bu 100 bin militan ne olacak. Suriye Devleti’ne göre bunlar terörist. Tersini düşünelim : Yani Suriye sorunu çözülmez ve TSK Suriye toprağında kalırsa o zaman Suriye Devleti ile karşı karşıya kalacak. Suriye’nin arkasında İran ve Rusya var. Türkiye’nin yanında 100 bin İslamcı militan var.  Hepsini Türkiye besliyor. Başka senaryolar da var.  Hepsi de çok tehlikeli ve korkutucu.  Sonuçta dış politikanın en küçük detayı iç politikada her şeyi etkiliyor. İç politikada toplumun ve devletin ‘İslamlaştırılması’ yolunda söylenen her söz ve atılan her adım dışarda çok geniş yankı buluyor. Bölgenin İslamcıları Türkiye ve AKP’yi yakından takip ediyor. Bildik Hilafet ve Saltanat hikayesi. Başka birçok detay var. Belki bu detayların çok daha fazlasını sizlere anlatmayayım diye Halk TV’den atıldım.  Zamanlama çok anlamlı! Birilerinin sessizliği daha da anlamlı. Dedikoduyu hiç sevmem ama zamanı gelince bildiklerimi anlatırım. Mücadelenin selameti ve geleceği için. Atıldığımda ‘Doğan Medya’ya yönelik operasyondan sonra bizim de yeni yapılanmaya gitmemiz gerekiyor’ dediler. Yoksa ‘Korktuk adım adım yandaş olmaya karar verdik’ mi demek istediler. İyi de içeri atılan bendim ve ben korkmadan yeniden televizyona döndüm. Döndüm çünkü bu ülkeyi ve uğruna mücadeleyi seviyorum.  Onun için hiçbir zaman yalan söylemedim, doğruları anlattım ve 20 yıldır ne dediysem doğru çıktı. Bundan sonra da öyle olacak. Birlikte kurtulmak için. Onun için ben sizi, siz de beni sevdiniz. Halk TV yönetimi ‘Maniki Dünya  fazla seyredilmiyor’ diyerek belki de bizim bu sevgimizi kıskanmıştır. Hepinize Merhaba.