Dünün devamı olarak iyi tarafın­dan bakalım.
1- Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE Temmuz 2013’de Müslüman Kardeş Mursi’yi deviren Sisi’yi destekleyince Ankara Katar’lı Emir’le birlikte Suriye’de yalnız kaldı.
2- IŞİD Haziran 2014’de Musul’u işgal edince ABD ve Batılı ülkeler Anka­ra’dan uzaklaşır oldu.
3- 24 Kasım 2015’de Rus uçağı düşürülünce Rusya Ankara’ya düşman oldu. Başından beri Şam’a destek veren İran sessizce pusuda bekliyordu. Esad ise bir türlü devrilmiyordu.
Ankara artık çaresizdi.
1- Ankara 27 Haziran 2016’da Moskova’dan özür diledi ve 15 Temmuz Fetö’cu darbe girişiminden 24 gün sonra 9 Ağustos’ta Erdoğan Petersburg’da Putin ile buluştu.
2- Neler konuşuldu bilinmez ama Putin 24 Ağustos 2016’da IŞİD’le mücadele etmek için Türk Ordusu’nun Cerablus’a oradan da El-Bab, Azez ve Ocak 2018’de PYD’yi kovmak için Afrin’e girmesine izin verdi.
3- Ocak 2017’de önce Rusya ile ikili sonra da İran’ın katılımıyla üçlü Astana süreci başladı. Süreçte Rusya ve İran Esad’ı temsil ediyordu Ankara ise Suri­ye’de savaşan grupların garantörlüğünü üstlenmişti.
4- Bu süreçle birlikte Suriye’de ateş­kes sağlandı ve devletin kontrol ettiği bölge %22’den %75’e yükseldi.
5- Devletle anlaşmayan bazı grupların on binlerce militanı aileleriyle birlikte TSK’nın kontrol ettiği bölgelere taşındı.
Bu bölgelerde 50 bin kadar ÖSO ve benzeri 15 grubun militanı da bulunuyor.
6- Suriye’de yeni bir anayasa ha­zırlanması için hükümet ve muhalefet temsilcilerinden oluşan bir komisyonun kurulmasını sağlayan Türkiye, Rusya ve İran son problem olan İdlib’deki yabancı cihatçıların çıkarılması ve Nusra gibi radikal grupların silahsızlandırılması için çalışıyorlar.
7- Sonuç alınırsa Suriye sorunu daha kolay çözülür. Buna göre istikrar sağlanır, yeniden imar hareketi başlar, Türkiye’nin desteklediği militanlar Suriye ordusu ve güvenlik güçlerine katılır.
8- Benzer konular için Rusya ve İran’ın katkısıyla Esad ile diyalog ka­nallarını çalıştırmaya uğraşan Ankara Fırat’ın doğusunda ABD destekli PYD/ YPG sorununa çok kısa bir süre içinde çare bulabilir.
9- Kaderin bir cilvesi olarak IŞİD’den kurtulmak için Ağustos 2016’da Esad’a yardım eden Ankara, Astana süreciyle 2017-2018 döneminde Şam’ı kuşa­tan on binlerce militanın çekilmesini sağladı ve olursa şimdi Esad’ın PYD ve Amerikalılardan kurtulma mücadelesine yardım etmiş olacak.
10- Her şey olumlu gelişirse 3,3 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönderilmesi çok kolay olur.
11- Tüm bu olasılıklar gerçekleşirse Ankara, Erdoğan düşmanı Suudi Ara­bistan, BAE ve Bahreyn’in bu bölgedeki tehlikeli planlarını engellemiş olur.
12- Arap medyasına göre bu üç ülke Ankara’nın Şam ile olası barışmasını en­gellemek için El-Beşir’i devreye sokarak Esad ile barışamaya çalışıyor.
13- Yine medyaya göre bu ülkeler Kasım 2011’de üyeliği askıya alınan Su­riye’nin yeniden Arap Birliği Örgütü’ne alınması ve mart sonu Tunus’ta toplana­cak Arap liderler zirvesine Esad’ın davet edilmesi için oyun çeviriyor. 22 üyesi olan örgüt içinde Erdoğan dostu bir tek Katar var. Sudanlı El-Beşir’in kimin dostu olduğu belli değil.
14- Detaylarını bilmemekle birlikte Ankara’nın Moskova ve Tahran’la olan dostluğu tek ve son çare olarak görü­lüyor. Bunun için Ruhani’nin bugünkü Ankara ziyareti çok çok önemli.
Bu dostlukla Esed yeniden Esad olursa Türkiye çok hem de çok çok şey kazanır.
Yok tersi gelişirse Türkiye bölge­sel ve uluslararası hesaplarda çok şey kaybeder.
Umarım beklentilerim beni yanılt­maz ve Ankara 7 yıllık tüm hata­larından yeteri kadar ders alarak düzlüğe çıkar.
Mart seçimlerine bu gergin ortamda hazırlanan Türkiye’de bu olur mu bilinmez ama esas sorun demokraside.
Yani ideolojide.
Suriye onun için bu halde!
Suriye düzlüğe çıkarsa Türki­ye’de çok şey değişir.
İnşallah diyelim de belki duamız kabul olunur.
Amin!