Geçen pazar sizlere Palavracı Millet olarak Müslümanlar’ın Filistin ve Kudüs konusundaki işe yaramaz tavırlarını özetlemeye çalıştım.
Bugün de Sarı Yelekliler üzerinden konuya devam edelim.
Bazı Fransız medyasında ‘şiddet, yağmalama ve terör eylemlerine katılanlar daha çok Müslüman kökenliler’ diye propaganda yapılıyor.
İnsanlara ama özellikle Yahudilere 9 Ocak 2015’te Paris’te bir Yahudi marketine, öncesinde Charlie Hebdo gazetesine ve 13 Kasım’da 7 farklı yere yapılan saldırılar hatırlatılıyor.
Salı gecesi bir Tunus’lunun Strasbourg’daki saldırısı bu propagandaya katkı sağladı.
Fransa’da 600 bin civarında Yahudi yaşıyor.
Yahudi markete yönelik saldırıdan sonra İsrail Başbakanı Netanyahu Yahudilere çağırıda bulunarak ‘güvende değilsiniz bir an önce Fransa’yı bırakıp İsrail’e gelin’ demişti.
O yıl 10 bin kadar Yahudi İsrail’e göç etti.
Yüzde yirmi kadarı zengin ve üst düzey devlet ya da özel sektör yöneticisi olan Yahudiler 500 yıldır yaşadıkları Fransa’dan ayrılmak istemiyor.
Büyük bölümü laik olan bu Yahudilerin bir bölümü İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırı politikalarından memnun değil.
Bu durum İsrail’i mutlu etmiyor.
Kudüs’ü tamamen ele geçirmek ve burada yaşayan 200 bin Filistinliyi kovmayı planlayan İsrail’in önümüzdeki 10-15 yıl içinde en az bu kadar yeni Yahudi göçmene ihtiyacı var.
Sayıları 6 milyondan fazla olan Amerikan Yahudileri oraları bırakıp İsrail’e gitmek istemediğine göre İsrail tüm hesaplarını Fransız Yahudilere göre yapıyor.
Örneğin Fransa’da Yahudilerin korkup kaçacağı çok sayıda Arap var.
5.5 milyon Cezayirli, 1,3 Faslı ve 300 bin Tunuslu.
800 bin Türkiyeli dahil diğer Müslümanları saymıyorum.
IŞİD dahil İslamcı örgütler Müslümanlar arasında çok yaygın ve etkili.
Garip olan bu Cezayir, Tunus ve Fas kökenliler arasında 50 bin kadar Yahudi de var.
İsrail Devleti ve Mossad kesin bunlardan yararlanıyordur.
6.5 milyon Yahudi’nin yaşadığı İsrail’e kurulduğu 1948’den sonra 700 bin Fas kökenli Yahudi göç etmiş. Bunlar Endülüs Devleti’nin yıkıldığı 1492 yılında İspanya’dan Fas’a kaçmış.
Tıpkı Türkiyeli Yahudiler gibi.
Dönelim Paris’e.
Elbette Sarı Yelekliler’in ezici çoğunluğu gerçek ve haklı gerekçelerle sokaklarda.
Başkan Macron’un konuşması şimdilik sokakları sakinleştirdi.
2007 yılında Cezayir kökenli bir Yahudi olan ve eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın danışmanı olarak görev yapan Jacques Attali Macron’u Ekonomik Büyüme Komisyonu’nda yardımcı raportörlüğe getirmişti. Macron bir süre sonra yine Attali’nin tavsiyesi üzerine ünlü Yahudi ailesi Rotschild bankasına transfer oldu ve hızla yükseldi. 2011 yılında o dönem cumhurbaşkanlığına hazırlanan François Hollande yine Attali’nin tavsiyesi üzerine Macron’u “ekonomi danışmanı” olarak yanına aldı. Hollande 2012 yılında cumhurbaşkanı seçilince Macron önce cumhurbaşkanlığı genel sekreter yardımcısı sonra da ekonomi bakanı oldu.
Her şey on yılda oldu ve müthiş bir medya ve sermaye desteğiyle Macron iki yıl önce başkan seçildi.
İşlem tamamdı.
Macron’un arkasında birçoğu Yahudi olan Fransa’nın en önemli ve etkili zenginleri var.
Bunların bazıları Fas kökenli.
Örneğin André Azoulay.
Fas Kralı 6.Muhammed’in danışmanıdır.
Kral Hazretleri İslam İşbirliği Örgütü’ne bağlı Kudüs Komitesi Başkanıdır o da Azoulay’a danışmadan hiçbir şey yapmaz.
Kudüs neden sahipsiz anlaşılıyor.
Azoulay; Davos Forumu kurucularından, Medeniyetler İttifakı Projesi koordinatörü ve bankacı.
Elbette İsrail için çalışıyordur.
Şimdi İsrail’in en büyük sorunu nüfus azlığı.
İsrail dışında dünyada 10 milyondan az Yahudi var ve bunlar ‘Nil’den Fırat’a Kadar Büyük İsrail Devleti’nin kurulması için mutlaka İsrail’e taşınmalı.
İkna ya da da zorla.
Örneğin korkutmak amacıyla Yahudileri ve bulundukları ülkelerde sinagogları hedef alan saldırılarla.
Suçlular peşinen belli: Radikal İslamcılar.
Bir zamanlar Türkiye’de olduğu gibi.
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi.
Araplar ve Müslümanlar palavracı olduğu sürece İsrail için her şey çok kolay.
Her şey zamanı gelince.
Araplar ve Müslümanlar bu işlerden hiç anlamaz.
Arap Baharı’nda olduğu gibi onlar hep birbirini boğazlar.
Neden mi?
57 Müslüman ülkede binlerce tarikat, cemaat, tekke, zaviye, grup ve şeyh var ama herkes herkese düşman.
Neden mi?
Çünkü her lider ‘en hakiki Müslüman benim’ der ve ‘yeşil cübbe’yi hayal eder.
Hele bir de sarık oldu mu?
Gel keyfim gel.