Aslında şu anda 12 Haziran gecesi saat 23.36 yazdığım notları gerçek düşüncelerim olarak gazetede yazmak ya da televizyona çıkıp anlatmak isterdim.
Özetle;
1- CHP’nin seçim kampanyası çok başarılı değil. Kemal Bey’in klibi amatörce. Muharrem İnce olayı olmasaydı örgütlerin büyük bölümü çalışmazdı.
2-İnce’den dolayı heyecanlanan CHP örgütleri eskiden kalma İnce-Kılıçdaroğlu kavgasından dolayı tam anlamıyla çalışmıyor. İnce CHP oylarını artırırsa, ki öyle, Kemal Bey’in kaybedeceği olasılığı adamlarının moralini peşinen bozuyor.
3-Kemal Bey’in  kapalı salon toplantıları etkisiz ve anlamsız. Orada 100-200 kişiye  konuşmanın çok da fazla bir anlam ve etkisi yok. Kemal Bey ‘İnce’nin çalışması ve dolayısıyla oyları bize de yeter’ modunda.
4-Aday tespit olayı CHP ‘nin eski CHP olduğunu kanıtladı. Merkezdeki egemen grup ve anlayış örgütleri hiç dinlemedi ve kendi bildiklerini okudu. Küskün örgütlerin kampanyaya katkısı bu nedenle zayıf. Sağlık durumuna rağmen Deniz Baykal’ın partiye müdahalesi devam ediyor.
5-Avrupa ülkelerindeki arkadaşlardan aldığım bilgilere bakılırsa oralarda CHP’lilerde heyecan yok. AKP’liler ise çok çalışıyor.
6-İnce’nin konuşması konu sıralaması dahil hep tekrar. Bu bir propaganda tekniğidir ama televizyonlar sürekli bu konuşmaları verdiği için zaman zaman sıkıcı olmaya başladı. Aynı konular farklı sözcük ve cümlelerle söylenebilir. Muharrem İnce her konuşmada farklı konulara değinmeli, her konuşmada bir sürpriz yapmalı.  Davranış ya da söylemle. İnce’nin kampanyasında daha başka bir sürü eksiklik var ve propaganda ekibi yeterli değil. Başka danışmaları da yetersiz. Örneğin ‘Suriye’de BM denetiminde seçim olmalı ülke içinde ve dışındakiler oy kullanmalı’ diyen Muharrem İnce’ye  bunun bir Erdoğan söylemi olduğunu hatırlatmak isterim.
7-Kampanya sırasında CHP ve İnce sürekli ekonomiden söz etmeli. Erdoğan magazin söylemlerle tartışmayı ekonomiden uzak tutmayı başarıyor ve başaracak. Dolar, dış borç, enflasyon, iflaslar ve benzeri konular muhalefet için altın değerinde malzemeler ancak yeterince iyi değerlendirilmiyor.
8-CHP muhalif TV’leri  yani Halk, Tele1, Cem, KRT ve benzerlerini tam anlamıyla seferber edemedi kullanamadı. İnsanların kendi insiyatifi olmasaydı CHP sosyal medyayı da kullanamıyor. Örneğin Sayın Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu günde 1-2 tweet atıyor. Üstelik AKP bunca kozu ellerine vermişken.
9-Başta CHP olmak üzere muhalif partiler sandıklarda ve YSK’da olası yolsuzluklara karşılık çok sert tavır koyuyor ama bana göre AKP hile yapacaksa Nisan 2017’de olduğu gibi yine yapar ve hiç kimse sesini çıkaramaz.
Gelelim karşı cepheye:
1-Devletin tüm siyasal, bürokratik, mali ve psikolojik olanaklarını kullanan Erdoğan diğerlerine göre en az yüzde elli daha avantajlı. Seçim sonrasında kaybedenler ‘Seçim adil değildi’ türünden şikayette bulunamaz.
2-Devlet ve benzeri kurumlardan parasal ve ayni yardım alan en az 12 milyon insan var ve bunlar AKP ve Erdoğan’a kesin oy verir. Erdoğan bu insanların sosyal, kültürel ve psikolojik yapısını çok iyi biliyor ve ona göre onlara hitap ediyor ve ikna etmeyi başarıyor.
3-Kendi oy potansiyelini iyi bilen Erdoğan, Akşener toparlanmadan Bahçeli ve MHP’yi yanına aldı, ona büyük avantajlar sağladı ve kendi başkanlığının garanti edilmesini iyi hesapladı. Erdoğan MHP’lilerin oyu ile seçilir.
4-Erdoğan çok rahat. Devletin tümünü eline geçirmişken, yolsuzluklar suçlamalarıyla karşı karşıya kalmışken, Suriye politikasından dolayı bölgesel ve uluslararası denklemlerin vazgeçilmez bir tarafı olmuşken iktidarı vereceğini sanmıyorum.
Seçime kadar tüm adımları atar ve kazanmak için gerekli her şeyi yapar.
5-Bu nedenle çok rahat görünen Erdoğan birinci turda kazanabilir.
6-Dünya tarihinde hiç bir  ‘tek kişilik’ iktidarlar seçimle gitmemiştir. Afrika’da bazı örnekler var ama oralarda Batı’nın müdahalesiyle liderler kaybedince bıraktı.
Bir de ‘Arap Baharı’ ülkeleri var.
Yarın: Dış boyut

sozcu-banner-1