Yarın gece, bütün aşırılığıyla üzerime çöken bir yıldan kurtuluyorum.
8 Kasım’da Cumhurbaşkanı ve Kurul Halinde Kamu Görevlilerine hakaretten 4 yıl iki ay hapis cezası aldım.
Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirdiğim için.
Türkiye ve dünyada bu eleştiriyi yüz milyonlarca insan yaptı yapıyor ama dünyada ceza alan tek kişi benim.
Meğer ne kadar da orijinal adammışım!
25 Aralık’ta bir kez daha benzer suçlamayla hakim karşısına çıktım.
13 Kasım 2015’de yine Halk TV’de 90 dakikalık Medya Mahallesi programında Türkiye’nin Suriye politikasını bir tek cümleyle eleştirmişim. Hem de programın başlangıcında makalesini okuduğumuz Mehmet Yılmaz’ın Hürriyet’teki köşe yazısına dayanak.
13 Aralık 2016’da gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra Türkiye’nin Suriye politikasına hiç dokunmadım ama yine de 2015 tarihli davadan kurtulamadım.
Bu işte bir iş var ama neyse!
Kim ne söyler ya da yaparsa yapsın ben bu ülkeye zarar gelmesin diye çok uğraştım.
Bunun neresinde kime kötülük var?
Neresinde kime ne tür hakaret ya da aşağılama var.
Şimdi gelelim bugünün konusuna.
Çarşamba yazımda Suriye’den çekilme kararı alan ABD’nin Erbil yakınında üs kurduğunu ve askerlerini oraya taşıyacağını yazmıştım. Salı gecesi Trump hiç kimseye haber vermeden Irak’taki Amerikan askerleri ziyaret etti.
Peki nereye gitti?
Bağdat’ın yaklaşık 200 kilometre kuzey batısındaki Esad Hava Üssü’ne.
Yanlış okumadınız.
Üssün adı böyle.
Esad Arapça’da Aslan demek.
Üssün adı Ayn El-Esad yani ‘Aslan Gözü’ ama halk Esad Üssü der.
Belki Suriye lideri Esad’ı çağrıştırıyor diye.
Suriye’den çekileceklerini ilan eden Trump, belki de Başkan Esad’a mesaj vermek istemiştir!
Şubat 2015’te IŞİD 300 kişiyle üsse saldırdı ve 8 intiharcı içeri sızdı ama hepsi öldürüldü.
2007’de Başkan Bush Sünni aşiretlerin liderleriyle buluşmak üzere üssü ziyaret etti, aşiret liderlerine 700 milyon dolar para sözü verdi ve Cumhurbaşkanı Talabani ile Başbakan Maliki’yi ayağına çağırdı.
Salı gecesi Trump Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Başbakan Abdülmehdi ve Parlamento Başkanı Halbusi’yi ayağına çağırdı ama hiçbiri gitmeyince Başbakan’la telefonla konuşmakla yetindi ve onu Beyaz Saray’a davet etti.
Bölgede ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Perşembe sabahı BAE, yedi yıldır kapalı olan Şam’daki elçiliğini yeniden açtı. Aynı saatlerde Suudi Kral Selman yedi yıldır ‘Esad gidici’ diyen Dışişleri Bakanı El-Cubeyr’i görevden aldı. Suudi Arabistan ve Bahreyn Şam’daki elçiliklerini açıyor.
Türkiye düşmanı bu üç ülke Trump’ın talimatıyla Suriye’nin yeniden imarı için gerekli parayı verecek.
Suriye havayollarının ilk uçağı yedi yıl aradan sonra ilk kez perşembe günü Tunus Havaalanı’na indi.
Sudan Cumhurbaşkanı El-Beşir’in iki hafta önceki ziyaretinden sonra Moritanya Cumhurbaşkanı bu hafta Şam’da olacak. Sırada Irak, Mısır, Ürdün ve başka ülke lideri de olabilir.
Olağanüstü bir gelişme olmazsa 6 yıl aradan sonra Esad muzaffer bir lider olarak mart sonu Tunus’ta yapılacak Arap Liderler Zirvesi’ne katılacak.
Yedi yıl önce bunların olacağını yazıp anlattığımda herkes bana düşman kesilmiş her gün binlerce küfürle karşılaşıyordum. Oysa çok basit cümlelerle ‘Rusya, İran ve Hizbullah asla Suriye’den vazgeçmez, Suriye devleti, ordusu ve halkı sonuna kadar direnir ve hiçbir güç Esad’ı deviremez’ demiştim.
Durum çok net ortada.
Elbette şu anda Türk medyasının asla yazmayacağı birçok gelişme var ama ben yazınca çok kızıyorlar.
Suriye ve Ortadoğu yazılarım artık Türkiye’siz olacak.
Tadı, tuzu, aksiyonu olmayacak ama ne yapalım mahkemelerde sürünmekten çok daha iyi.
Ne demiş Mustafa Kemal ‘Türk milleti zekidir’..
Leb demeden her türlü leblebiyi anlar.
Yarınki Menbiç yazısı böyle bir şey olacak.
Hem de çok heyecanlı!