Değerli okurlar, ülkemiz için çok önemli olan 24 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Defalarca bu seçimin önemini dile getirdik. Bir tarafta OHAL ve devletin tüm imkan ve kadroları ile cumhur ittifakı, diğer tarafta yağları ile kavrulan millet ittifakı partileri… Sizce burada eşitlikten söz edilebilir mi? Çıkacak neticeye göre ya parlamenter demokrasiye yeniden döneceğimizi, ya da dünyada pek benzeri olmayan tek adam yönetimine, yani başkanlık sistemine geçeceğimizi belirttik. Seçim sonuçlandı ve ikinci tura kalmadan, ilk turda Sayın Erdoğan başkan seçildi. Ülkeme ve Sayın Erdoğan’a hayırlı olsun. Artık Sayın Erdoğan tek karar verici ve sorumlu olarak yola devam edecektir. Hep birlikte bundan sonra yeniden yapılanmayı izleyip, göreceğiz. Sonuç öyledir böyledir diye sohbete başlasak seneye kadar oturur, hiçbir faydasını görmeden de kalkar gideriz. Ama önce kendi kapımızın önünü süpürelim dersek şahsi sorumluluğumuzu yerine getirebiliriz. Bana düşen de, ana muhalefet partisi CHP’de yaşanan gerginlikleri görmezden gelmemektir. Çünkü bu kargaşanın size olası maliyeti, yandaş medyanın pompalaması ile iktidara yerel seçimleri erkene aldırarak tekrar bir hayal kırıklığı yaşamanız olacaktır. Hatta belki de küstürdüğünüz partililer bu kez sandığa bile gitmeyecektir. Bu yüzden, şu anda ki gerginlik buzdolabına kaldırılmalı ve yerel seçimlere odaklanılmalıdır. Küstürdüğünüz partilileri de yok saymak yerine yaptığınız yanlışları tekrar bir gözden geçirmenizde fayda vardır.

Daha öncede belirttiğim gibi Sayın Kılıçdaroğlu bu seçimde tam bir demokrasi örneği göstererek hem millet ittifakının oluşumuna, hem de İYİ Parti'ye 15 vekil vererek grup kurma olanağına katkıda bulundu. Son olarak da son kurultayda kendisine rakip olan Sayın İnce’yi cumhurbaşkanı adayı olarak çıkartarak halkı heyecanlandırdı.

Peki tüm gerçekler böyle miydi? Hayır. Gerçekleri tümüyle ortaya koyup açıklamazsak sağlıklı bir sonuca ulaşamayız. Gerçek olan şuydu; millet ittifakında pek dile getirilmese de CHP ve Saadet Partisi’nin adayları Sayın Gül’dü. Ama Sayın Akşener, aday olduğunu deklare ettiğini söyleyip dönmem deyince, Sayın Karamollaoğlu kendi partisinden,  CHP’den de Sayın İnce aday olarak açıklandı. Bana göre burada Sayın Akşener çok doğru bir karar vermiştir. Sayın İnce ise beklenilenin çok üstünde bir performans göstererek yüzde 30’u aşkın oy aldı, buna karşın CHP’nin oyları yüzde 22’de kaldı.


Partililerin beklentisi netleşti


Seçim gecesi ilginç bir şey oldu, millet ittifakı gitti sanki sessizlik ittifakı geldi. İki gün sonra ise, Sayın Kılıçdaroğlu, partisinin bu seçimden başarı ile çıktığını ve vekil sayısını arttırdıklarını söyledi. Hatta hızını alamadı ve bu partide koltuk sevdalılarına yer yok dedi. Çok da doğru söyledi. Peki Sayın Genel Başkan, sayısını bile hatırlamadığım kadar seçim kaybetmiş olan size, bu sevdanızın adı nedir diye sorulursa, ne cevap vermeyi düşünüyorsunuz? Ben söyleyeyim ama darılmaca yok, sizinkisi KARASEVDA!!! Eğer demokrasiye inanıyorsak, hep denir ya, başaramayan gider. Şu da bir gerçek ki, Sayın Genel Başkan, tüm başarısızlıklardan asla tek başınıza sizi sorumlu tutamayız...

Siz ve ekibiniz birlikte başaramadınız. Her seçimde yaptığınız gibi son seçimde de bilerek veya bilmeyerek, partinin en değerli vekillerini ve bazı üyelerini liste dışı bıraktınız. Ve bu hamleniz partililerce hiç olumlu karşılanmadığı gibi çok da eleştirildi.

Hele de seçim gecesi, genel başkan yardımcılarınızdan birinin, partilileri heyecanlandıran yanlış açıklamaları ve sonrasında da hiçbir yetkiliden açıklama gelmemesiyle liste krizinin üstüne tüy dikilmesine izin verdiniz. Artık partililerdeki beklenti netleşmiştir, bu ekip gitmelidir. Görünen o ki, alt kadronuz sırf pozisyonlarını kaybetmemek için sizi istifadan alıkoyuyorlar. Yinelemek isterim ki, bu değişim gerçekleşmezse, hepimiz yerel seçimlerde büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağız.

Hemen buradan, Sayın İnce içinde birkaç şey söylemek istiyorum. Sayın İnce, seçim döneminde meydan konuşmalarınızla CHP’ye gönül vermiş insanların umutlarını yükselttiniz. Bu toplumda çok heyecan yarattı. Gelin görün ki seçim gecesi, ne yaşandığını tabii ki bilemeyiz ama hiçbir açıklama yapmamanız size inanan insanlarda nasıl bir iz bırakmıştır, değerlendirmesini size bırakıyorum. Bir başka konu ise Sayın Genel Başkan’la yediğiniz yemekteki konuşulanları kamuoyuna açıklamanız, başka partileri bilmem ama CHP’nin kurumsal kimliği ile örtüşmedi.

Şu anda yapılması gereken tek şey, Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın İnce önderliğinde CHP’ye senelerce gönül ve emek vermiş olan eski başkanlar, partinin abileri en kısa sürede bir araya gelip ortak bir strateji belirlemelidirler. Üst yönetimde yeni yüzler ile yeni bir kadrolaşmaya gidilmelidir. Eğer bu üst yönetim göreve devam ederse, yerel seçimlerdeki başarısızlık kaçınılmaz olacaktır. Bu kargaşa biter ve yerel seçimler başarı ile sonuçlanırsa, Sayın Kılıçdaroğlu seçim öncesi gösterdiği örnek davranışları yineler ve kendisi bizzat kurultayı toplayıp, başkanlığa veda ettiğini açıklarsa demokratik davranışıyla CHP tarihine adını yazdıracaktır. Ve artık kabul edilmelidir ki, CHP’de değişim zamanı gelmiştir.

SON SÖZ: Bir şeyler değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır. Sokrates