Türkiye’nin uzun yıllardan beri yürek yarası olan “çocuk istismarı” neyse ki sonunda gündeme getirildi. Yıllardır bu istismar yapılıyor ama ne medyada ne de kamuoyunda gündeme geliyordu. Halkın bu konuya karşı olan yoğun tepkisi, siyasilerin konuyu parlamento gündemine taşıma zorunluluğunu doğurdu. Komisyon kuruldu, çocuk istismarının temelindeki gerçek nedenler hiç konuşulmadan, hukuki ve tıbbi nelerin yapılabileceği ortaya konuldu. Öğrenmek istiyorum, çocuk istismarının temelinde yatan sorunları hukuk ve tıbbi girişimlerle çözebilecek misiniz? ÇÖZEMEZSİNİZ, Beyler. Çünkü bu komisyon eğer bu şekilde işlevini yerine getirirse çocuk istismarının temelindeki esas nedenler ortada kalacaktır.
CEZALAR KATEGORİZE EDİLİYOR

Her şeyden önce çocuğun tanımını yapmalısınız? Size göre çocuk, 12 yaş altı! Bunu hangi bilimsel nedene dayandırarak söylüyorsunuz. Medeni Kanun’da reşitlik diye bir kavram vardır. Bunun üst sınırı 18 olarak belirlenmişken, siz hangi gerekçeyle çocukluk üst sınırını 12 yaşa çekiyorsunuz? Bir de bununla da yetinmiyorsunuz, 12 yaş altındaki çocukları istismar edenlere verilecek cezaların çok ağır olmasına karşın 12 yaş üstü için verilecek cezanın daha hafif olması gerektiğini söylüyorsunuz. Cezaları kategorize ediyorsunuz. Lütfen kabul edelim!!!

0-18 yaş arası çocuk!!!!!!!

Çünkü size göre “12 yaşındaki çocuk kendini koruyabilir.” Ey Halkım, güler misin ağlar mısın?


Eğer sizler,  bu konuları Türkiye’nin en önde gelen kurumları olan TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ, TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ ve Sivil Toplum Örgütleri’yle tartışsaydınız, mutlaka istismarın en önemli temel nedenine ve en çok nerelerde meydana geldiğine daha kolay ulaşacaktınız. Hiç düşündünüz mü, istismar en çok nerelerde ortaya çıkıyor? Yurtlarda ve kamunun orta eğitim kurumlarında! Beyler, biz eğer sosyal bir devletsek, eğitim çağına gelmiş, ekonomik zorlukları olan ailelerin çocuklarını asla ve asla tarikat yurtlarına muhtaç etmemeliyiz. Devlet olarak bu çocukların eğitimi için her türlü koşulları oluşturmak zorundayız.

İSTİSMARIN AZI ÇOĞU MU OLUR?

Bu konu bu kadar ciddi boyutlara ulaşmışken Komisyon Başkanı’nın, “çocuk istismarı ülkede konuşulduğu kadar fazla değil” söyleminin yorumunu sizlere bırakıyorum... İstismarın azı çoğu gibi bir kavram olabilir mi? Yoğun bakımlardaki kadın-erkek konusu, yatağın şeklinden tutun da yorgan battaniye, genç kaynana elinin öpülmemesi ve asansörde oluşabilecek şehvet gibi konuları gündeme getiren zihniyet susturulmadıkça, çocuk istismarını tartışmanın bir anlamı var mı? Ey Yüce Devlet, bu kendini bilmezleri kim veya kimler susturacak?

Beyler, bu çocukları sizler koruyacaksınız. Kimyasal hadım ve ağırlaştırılmış müebbetle bir yere kadar etkin olabilirsiniz. Esas çözüm, eğitimin acilen iyileştirilmesi ve sosyal devlet olmaktan geçmektedir. Geçmişte o çok eleştirdiğiniz köy enstitülerinin, yoksul Türkiye’nin orta eğitimdeki sorunlarını nasıl çözdüğüne bir dönüp bakın isterseniz. Eminim çok yararlanacaksınız.

Ve unutmayınız ki eğer bir ülke, eğitim çağındaki çocuklarına sahip çıkamazsa bedelini hep birlikte öderiz.

SON SÖZ: Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.  MUSTAFA KEMAL ATATÜRK