Değerli Okurlar; 24 Haziran Seçimleri, CHP için büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. Sizlerin de bildiği gibi, Sayın Genel Başkan ve yönetiminin kaybettikleri dokuzuncu seçimdi bu. Haliyle seçmende ve parti içinde Sayın Kılıçdaroğlu tarafından acilen parti kurultayının toplanma beklentisi oluşmuştu. Çünkü güven kaybedilmişti ve tazelenmeliydi. Ama Sayın Genel Başkan için durum aynı değildi ki herhalde, bırakın 'başarısız olduk' demeyi, 'bu seçimin kaybedeni AKP’dir, dedi. Hatta bununla da yetinmeyip, CHP başarılı olmuş, milletvekili sayısını da arttırmıştır diye de ekledi!

Doğrusu yıllardır, sosyal demokrat bir partide yönetici ve genel başkanlık yapan birisinin böyle bir söylemde bulunmasının değerlendirmesini siz değerli okurlara bırakıyorum. Benim merak ettiğim, Sayın Kılıçdaroğlu, genel başkanlığının ilk dönemlerinde başaramazsam giderim diyen biri iken, söylerken bile üzülüyorum ama ne oldu da koltuktan vazgeçemez hale geldi? Deniliyor ki, parti yöneticileri çok ısrar ediyor, peki Sayın Kılıçdaroğlu gibi bir yönetici nasıl bu etkinin altında kalıyor da gerçeği göremiyor ve kurultay diyemiyor?

Sayın Genel Başkan, bu takımın teknik direktörü sizsiniz, sizi ısrarları ile etki altında bırakan yöneticileriniz değil! Daha kaç maç kaybedilmeli ki takımın gidişatının kötü olduğunu görüp gereği yapılsın? Eğer siz burada gerekeni yapmış olsaydınız imza çokluğu ile kurultaya gerek kalmazdı. Halen buna neden direniliyor anlamakta zorlanıyorum. İmzaların altı yüzü geçtiği dile getiriliyor. Ne seçmen, ne de kurultay delegeleri bu yönetimle başarıya ulaşma inancı taşımıyor. Bana sorarsanız bırakın yiğitlik sizde kalsın, kurultay deyin bu iş bitsin. Aksi takdirde üzülerek söylemek isterim ki giderek daha da yıpranacaksınız.

Genel Başkan olarak bulunduğunuz süreçte, CHP‘nin kuruluş ilkelerinden ödün verdiniz! Partiye muhafazakar kesimden davette bulunarak başarı umut ettiniz. Ulu Önder’e kefere diyen birisini kontenjan adayınız olarak parti saflarına katmanızı hala içimize sindiremedik. Ya da Sayın Ekmelettin İhsanoğlu’nun adaylığı yetmezmiş gibi, 24 Haziran’da ki ilk cumhurbaşkanı adayınız Sayın Gül değil miydi? Allah’tan Sayın Akşener, ben adaylığımı açıkladım dedi de ittifakın adayı Sayın Gül olmadı. Daha bunun gibi söylenecek çok şey var ama dile getirmek istemiyorum. Sadece size şunu hatırlatmak istiyorum. Siz, bürokraside üst düzey yöneticilik yaptığınız için çok iyi bilirsiniz ki “aslı varken, fotokopi işlem görmez’’!

Ortada yalın bir gerçek vardır. Partinin seçimlerde aldığı oylar, Sayın İnce’nin kamuoyunda yarattığı heyecan ve ortaya koyduğu ilkelerle oluşmuş büyük bir umudun yansımasıdır. O yüzden, ekranlara çıkıp da yok oylarımız değişik yerlere gittinin arkasına sığınmanın gereği yoktur. Eğer bir şeyler söylemek istiyorsanız, son seçimde iki buçuk milyon yeni seçmen olduğu halde parti oylarının neden yüzde 22’ de kaldığını açıklayın.

Efendiler; bu partinin kurucusu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür. Çizdiği yol ve ilkeleri bellidir. Yapılması gereken, bu ilkeler doğrultusunda toplumun tüm katmanlarını kucaklayıp, yeni misyon ve vizyonla iktidara yürümektir. Sayın Genel Başkan, yerinizde olsam hiç beklemeden kurultayı işaret eder ve parti içinde gerginliklere neden olmadan bölünme riskini ortadan kaldırırdım. Size yakışan budur. Kurultayda da değişik adaylar ortaya çıkar ve anlatırlar.

Delege de kararını verir.

SON SÖZ: “Bu partide koltuk sevdalılarına yer yoktur “ Kemal Kılıçdaroğlu