Kadın... 12’sinde kadın, 13’ünde ana... Okula gideceği yaşta tarlada çalışan, aşık olacağı yaşlarda çocuk büyüten... Başlardaki ilgisini kaybettiği için kocası tarafından kenara konulan, hatırlandıkça okşanılan, belki arada bir iki güzel söz duyan... Zaman geçip yaş aldıkça da yaşayamadığı çocukluğunun, küçücükken yaka olarak takılan analığının, eziyete dönen cinselliğinin öfkesini kime kusacağını bilmeden çöküp giden...


Kadın... En iyi okullarda, iyi bir görgüyle yetişen, karakteri duruşu parmakla gösterilen... Giyimine, dış görüntüsüne önem veren, kadınlığından gurur duyan... Sokakta, restoranda, toplu taşımada, çalıştığı şirkette sözel ya da fiziksel tacize uğrayan... Veya kendini bilmez, kadının ne olduğunu hiç bilmeyen bir adam tarafından tecavüze uğrayan... Hele de boşandıysa hayatı daha zorlaşan... Boşandığı kocasının şiddetinden korunamayan... Derdini anlatamayan... Öldürülen... Ama hakkını hiç savunamayan... Çünkü kadın istemezse böyle şeyler başına gelmez, kötülük yapanınsa daima yanına kardır zihniyetinin coğrafyasında yaşayan...
BİRAZ TARİH OKUSANIZ…

Kadın... Coğrafyası, statüsü, yaşı değişmeksizin, göstermelik eşitliğin hep hırpalanan tarafı olmuş.  Hep daha çok çabalaması, daha çok savaşması gerekmiş. Kabul edişler sanki onun doğasının gereğiymiş gibi hep ona yüklenmiş. Hatta iyi bir eğitim bile çoğu zaman yolunu açamamış çünkü muhattap olmak durumunda kaldığı zihniyet, “KADIN”’ın tanımını ne yazık ki kavrayamamış...

Şerife Bacı, Halide Onbaşı, Halime Çavuş, Tayyar Rahmiye.... Bu kahraman kadınların kimler olduğunu hatırlar mısınız? İşte bu kadınların, Kurtuluş Savaşı’nda hem cephe gerisinde hem de cephede yaptıkları kahramanlıkları birazcık tarih okusanız, Türk kadınının neler başarabileceğini çok iyi anlardınız. Kutsal Kitabımız “OKU” ile başlamasına rağmen okumaz, kulaktan dolma sallarsınız. Bugün toplumda Türk kadınının karşı karşıya kaldığı güçlükler azımsanamayacak boyutlara ulaştı. Ülkede acımasızca işlenen kadın cinayetleri, okutulmayan kızlar, tacizler, Diyanet’in kız çocuklarındaki yaş tanımlamalarını duyunca, siz sanıyorsunuz ki toplumda bu yaşananlar psikolojik çöküntü yaratmıyor.

Ülkeyi yönetenlerin acilen, bu yaşananların sosyolojik nedenlerini araştırması ve çıkacak sonuçlara göre nasıl bir çözüm uygulayacaklarına karar vermeleri lazım. Hani hep ortak akıl dersiniz ya, işte ortak aklın kullanılması gereken çok önemli bir konu! KADIN SORUNLARINI ERKEK ORTAK AKLIYLA ÇÖZEMEZSİNİZ! Yapılması gereken, kadınların ağırlıklı olduğu sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek çözüm aranması değil midir?

NEDEN BURALARA GELDİK?

Değerli Okurlar, kadın hakkında ulu orta söylenen akıl almaz sözlerin özellikle sıradan yurttaştan değil de bu ülkeyi yöneten üst düzey yöneticilerin ağzından duymak, ortada durmadan konuşan kendini bilmezlere cesaret vermez mi? Eğer bu cesareti alamazlarsa hiçbirisi ulu orta çıkıp aslı astarı olmayan saçmalıkları ortaya atamaz. Lütfen artık susturun bunları! Ne oldu bize? Neden buralara geldik? Doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Bizler bu ülkede kadının ve ananın ne anlama geldiğini çok iyi bilen bir kuşağız.



Tüm bunlar yetmezmiş gibi Türkiye’nin ikinci adamı, TBMM Başkanı Sayın Kahraman’ın Parlamento’daki Çanakkale Anma törenlerinde tiyatro oyununda kadın oyunculara uyguladığı dışlamayı kabul etmek mümkün mü? Acı olan da hem olaya müdahale ediliyor, sonradan da bunun böyle olmadığı anlatılmaya çalışılıyor. Bunu kamuoyuna anlatamazsınız!



Değerli Türk Kadını, bu ülkede artık ayağa kalkma zamanınız geldi hatta geçmekte. Cumhuriyet Türkiyesi’nin kadına verdiği hakları arama ve sonuna kadar da sahip çıkma zamanıdır. 1934 yılında Yüce Önder’in siz kadınlara çoğu Avrupa ülkesinden önce vermiş olduğu haklara dayanarak, başınızı kaldırınız. Gönülden inanıyorum ki  gelecek Türkiye’sini, bu ülkenin yetiştirdiği donanımlı sizler yani kadınlar aydınlığa taşıyacaksınız. Haklarınızı arayın. Hem siyasi, hem sosyal ve hem de toplumun tüm katmanlarında söz sahibi olunacak yerlerde yerinizi alın.

Haydi kadınlar, Cumhuriyet’in aydınlığına doğru yürürken yalnız değilsiniz. 2019 Seçimlerini sizler şekillendireceksiniz. Bakın Suudi Arabistan’a ve İran’a, kadın haklarında iyileştirilmeler yapılırken gelin görün ki bugün ülkede Suudi karanlığına özenenler var. Artık karanlık beyinlere dur deme zamanı geldi de geçiyor. İnanıyorum ki sizler aydınlandıkça sizlerin yetiştireceği kuşaklarda ülkeyi dünyayla yarışacak başarılara taşıyacaktır.



SON SÖZ: “Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir." Mustafa Kemal Atatürk