Değerli Okurlar; seçime sayılı günler kaldı... Liderlerin düşüncelerini, projelerini medyadan takip edebildiğimiz oranda izliyoruz. Cumhur ittifakına ait bir kısıtlama söz konusu olmadığı için onların konuşmalarına sürekli yer veriliyor. Ben de denk geldiğim müddetçe takip etmeye özen gösteriyorum. İzledikçe de hayretler içinde kalıyorum. Zannedersiniz ki, ülkede hiç yanlış ya da eksik yokmuş, her şey harika gidiyor gibi konuşuluyor. Benim merak ettiğim eğer bunlar inanılarak söyleniyorsa, o zaman sorun bizlerde. Çünkü biz, sizin anlattıklarınızı göremiyoruz. Dahası aynı coğrafyada beraber mi yaşıyoruz?

Bugün Türkiye’de özgürlük kavramının ne anlama geldiğini öğrenmek için, meydanlarda insanımıza mikrofon tutsanız, nasıl tanımlayacaklarını merak ediyorum. Özgürlük; insanın aklını ve iradesini  kullanarak doğru olduğunu düşündüğü eylem ve davranışları bilinçli olarak seçebilmesidir. Peki ülkemdeki özgürlükle bugün bu tanım ne denli örtüşmekte? Eşit yurttaşlıktan bahsedebilir miyiz ki, özgürlükten konuşabilelim? Medyaya bakıyorsunuz, büyük bir yandaşlık var. Küçük bir bölümü de başımıza ne gelecek kaygısıyla kılı kırk yararak haber yapabiliyor. Çünkü 7’den 70’e herkes de bir tedirginlik söz konusu. Sosyal medya kullananlar, beğendikleri bir yorumu beğen butonuna basarak belli etmekten çekiniyor.

ÇİFTE STANDART VAR

Gazeteciler gönüllerince eleştirmeyi geçtim, hukuk sınırları dahilinde bile yazamıyorlar. Ülkenin ciddi sıkıntıları dile getirilip, yönetenler biraz ağır eleştirilirse, haklarında hemen yasal işlem başlatılıyor ve büyük tazminat davaları açılıyor. Ama gelin görün ki muhalefete edilen ağır hakaretlere ses çıkaran yok. Ülkeyi yönetenler, meydan konuşmalarınızda 24 Haziran’dan sonrası için daha fazla özgürlük, eşitlik ve adalet derken, 16 yıllık iktidar sürecinizde bu üç kavramın geldikleri noktanın farkında mısınız?

Bizler bu kavramlara hasret kalmışken, sizler bize yollardan, köprülerden, havalimanlarından bahsediyorsunuz. Eğer sizin tanımladığınız özgürlük ve eşitlik kavramları, sizin siyasi görüşünüzü benimseyenler için geçerliyse, bu noktada bizim diyebileceğimiz bir şey kalmamıştır.

SÖZ KONUSU VATANSA...

Ülkemi yönetenler; siyasi ittifak sizler tarafından ortaya konuldu ve yasa çıkarılarak MHP ile Cumhur ittifakı yaptınız. Siz ittifak yaptığınızda muhalefet bir şey dedi mi? Demedi. Ama siz, nasıl olur da sosyal demokrat bir parti, milliyetçi, dinci ve bir sağcı partiyle bir araya gelip ittifak kurar diye kıyametleri kopardınız.  Efendiler, ne yapacaklardı? Yazının başından beri bahsettiğim özgürlük ve eşitlik kavramları yitirilmiş, ülkede sosyal ve ekonomik büyük sıkıntılar başlamıştı. Eğer birde bu seçim kaybedilecek olursa, yetki  tek bir kişide toplanacaktı. Bu kabul edilemezdi. O yüzden oluşturulan bu birliktelik bir vatan göreviydi. Hani o meşhur Afrika atasözü var ya; aslan, ceylan, sırtlan ve zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir. Yani, söz konusu vatansa gerisi teferruattır.

SON SÖZ: “Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanın; nereden geldiğini unutmaması için.” Şems-i Tebrizi

sozcu-banner-1