Bu yazıyı yazıp yazmamayı, yazarsam da 55 yıldır gönül verdiğim partime yönelik eleştirilerimle partime zarar verir miyim diye çok düşündüm. Sonunda Cumhuriyet’in 100’üncü yılına 5 kala, önümüzde rejimin geleceğini yakından ilgilendiren 3 önemli seçimin olması beni yazmaya yöneltti.

Bugün CHP’yi yönetenlerin, partinin kuruluş ilkeleriyle örtüştüğünü iddia edecek bir kahraman var mı? Olamaz çünkü bugünkü CHP, Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu partiden çok uzaklaştı. Partinin bu yapısı ile Mevlana Tekkesi arasında bir farkı kalmadığını sanıyorum. “Ne olursan ol gel yeter ki iktidara karşı dur” düşüncesine kapılmış olunmalı ki, oy oranını arttırmak için parti ilkeleriyle örtüşmeyen kişiler bile  partiye alınır oldu. Ulu Önder için kefere diyeninden tutun da Ermeni soykırımı iddiasını destekleyenine kadar herkese kucak açıldı. Ama gelin görün ki, partinin temelini oluşturan ulusalcılara sırtınızı döndünüz. Bu yaptıklarınızla iktidara geliriz diye mi düşündünüz?

Sayın Kılıçdaroğlu, partiye genel başkan olduğunuzda büyük umutlara kapılmıştık. Bürokrasideki geçmişiniz ve kişiliğinizle, geleceğe yönelik toplum için büyük bir umut kaynağı olmuştunuz. Genel Başkan olduğunuzda tutacağınıza dair sözünü verdiğiniz parti ilkelerinin tümünün arkasında duracağınız inancındaydık. En ilgi çekici konuşmanız da parti ideolojilerinden asla ödün vermeyeceğiniz ve kesinlikle başaramazsanız gideceğinizle ilgiliydi. O dönem bu söylem bizlere alışık olmadığımız bir siyaset adamı portresi çizmişti.

Soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu’na, başarabildiniz mi? Sizin yerinize ben cevap vereyim, BAŞARAMADINIZ! “Gandhi Kemal” oldunuz, bir süre sonra “Dersimli Kemal”’im dediniz. Bunu söylerken “Dersimli” sözcüğünün Cumhuriyet ile nasıl örtüştüğünüzü bize anlatamadınız. Hele ki adaylığınızı memleketiniz olan Tunceli’den değil de İzmir’den koymuşken, bunu anlamamızı nasıl beklersiniz? 8 seçim kaybettiniz. Her kaybettiğinizde de değişik söylemlerle bunun bir başarı olduğunu vurguladınız. Bu bizde şöyle bir düşünce oluşturdu, Sayın Kılıçdaroğlu bu kadar kısa bir sürede siyaset hastalığına mı tutuldu?

Bütün söylemlerinizde bahsettiğiniz yeni CHP ve parti içi demokrasinin ne anlama geldiğini bir türlü anlatamadınız. Parti içi demokrasi, ülke ve parti içi konularının tüm üyeler açısından kısıtlanmadan parti organlarında tartışılması ile oluşur. Benim bildiğim bu parti toplantılarında her türlü konu açık ve net olarak tartışılır. Zaman zaman sesler de yükselir ama toplantı sonunda kamuoyuna açıklamayı ya genel başkan ya da parti sözcüsü yapar. Ama üzülerek söylemeliyim ki, partide sistem böyle işlemiyor. TV kanallarında ve sosyal medyada herkes aklına geleni istediği gibi söyleyebiliyor.

YENİ SEÇİMDE KAYBEDERSENİZ…

Sayın Genel Başkan, partinin isminin Halk Partisi olmasına karşın, partinin halktan kopuk olduğunu düşünüyorum. Siz genel merkezde sadece etrafınızdaki arkadaşlarınızdan mı bilgi alıyorsunuz? Çoğu Anadolu kentindeki parti teşkilatlarında neler olduğuna dair bilginiz olduğunu da sanmıyorum. Tüm söylemlerinizde “kendisi için siyaset yapan partide durmasın” demenize karşın, iddia ediliyor ki Anadolu’da ki birçok kentte milletvekilleri il ve ilçe teşkilatlarını kendileri oluşturuyorlar. Bu yapılanmalardan size yansıyanlar var mı merak ediyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu, önümüzdeki kurultayda partimiz özüne dönmezse, hem partimiz hem de demokratik Cumhuriyet büyük yara alacaktır. Sanıyorum, ana muhalefet partisi olarak sık sık kamu araştırmaları yaptırıyorsunuzdur. Bu araştırmalarda çıkan sonuç yüzde 18 diyorlar. Ama daha yeni kurulmuş olan bir diğer partinin oy oranının ise yüzde 22 dolaylarında olduğunun iddiası size ne gibi bir mesaj veriyor? Bu koşullarda nasıl iktidarı hedefleyeceksiniz? Yeni yapılacak seçimde kaybederseniz yine “çok başarılı bir seçim geçirdik, yeni strateji kuracağız, yeni bir seçim varmış gibi hazırlanacağız, herkes görecek mi” diyeceksiniz?

Sayın Genel Başkanım, ben değişik kesimlerden halkla çok sık birlikte oluyorum. Bu yazdıklarımın çoğu halkın CHP’ye gönül vermiş kesimlerinin feryatları. Üzülerek söylemeliyim ki halkta oluşan algı CHP’nin asla iktidar olamayacağı. Bu algıyı siz yıkamayacaksınız. Bana sorarsanız artık değişimin vakti geldi. Gelin yeni bir başkan ve yeni bir yönetimle partiyi baş başa bırakın. Bir parti büyüğü olarak yeni gelecek yönetimlere yol gösterici olun.

Sayın Kılıçdaroğlu, tüm bu eleştirilerimi, sizin demokratik ve eleştiriye açık kişiliğinize inancım dolayısıyla dile getiriyorum. Umarım bu inancım boşa çıkmaz da akıl hocalarınızın ısrarıyla beni partiden ihraç etmezsiniz.

SON SÖZ: BİR ŞEYLER DEĞİŞTİRMEK İSTEYEN İNSAN ÖNCE KENDİNDEN BAŞLAMALIDIR. SOKRATES