Demiryollarının CER Atölyesi’nde 23 mühendis, aldıkları “emirle”, “demiri” keser. Tam 130 günde, zaman, yokluk ve sayısız engelin karşısına, kariyer ve hayatlarını koyarlar.… İnanç ve azimle, sadece birbirlerine güvenerek.… Türkiye’nin ilk yerli otomobili “Devrim” doğar Eskişehir’de. Birkaç litre eksik benzin için (!) sonlandırılan hayatı, yine 1961’de, otomobil bile olamadan “araba” olarak bitiverir. Belki de dünya otomotiv tarihinin en “yol”da kalmış hikayesi olur başına gelenler... Sonra...
Sonrasına geleceğiz ama öncesi de önemli! Hepimiz böyle biliriz, dört adet “Devrim”le başlayan bir “devrin” nasıl bittiğini...

★★★

Yıl 1929. Devrim’den tam 32 yıl önce. Ford’un, İstanbul’da kurduğu montaj hattı, 30’ların ekonomik krizi ile adeta “dünya değiştirir”. 1954’te Tuzla Jeep Fabrikası, askeri cip, kamyonet ve kamyon yapar. Henüz otomobilin ‘o’su yok ortada. 1955’te Federal Türk Kamyonları A.Ş., tamamı Türk kadrosuyla “Federal” isimli kamyon üretir. 1960’ta kurulan Otosan 1967’de Ford Transit minibüsleri sunar hayatımıza...

★★★

Anadolu’nun otomobile de ihtiyacı vardır. Bir cephede bunlar yaşanırken bir başka cephede, Federaller’le daha fazla uğraşamayacağını anlayan fabrika OYAK’a satılır. TOE olur kamyonun, otobüsün, minibüsün, traktörün, kamyonetin, Pick-Up’ın markası.
1963’te, Otobüs Karoseri A.Ş, Magirus otobüsleri montajlar uzayıp giden ‘fabrika’ bantlarında...

★★★

Çok “tezgah” kurulur, çok tezgah döner otomobilsiz...
Devrim’ci mühendisler açıklamalarında, “Türkler otomobil yapamaz! zihniyeti çürütülmüş, geri düşünce mağlup edilmiştir. Bu konuda karar vermek de devletindir. Hedefimiz memleketimizin inkişafıdır (gelişmesidir). Takdir Büyük Türk Milletinindir” der.

★★★

1960’ların ortalarında TEO’nun Volvo ile ortak çalışmasına, Triumph lisansıyla sağlanan büyük katkı, “Zafer” markalı otomobili aynı büyüklükte bir “mağlubiyet” ile başka bir hüsrana dönüştürülür. 1966’ya gelindiğinde Anadolu, ilk tohumu “Anadol” ile atar bereketli topraklarına...
Gerçi Otosan, İngilizler’den prototipini, Ford’dan da mekaniğini alır ama Türkiye’yi “Araba”dan “otomobil”e taşıyan ilk seri üretim modelidir.

★★★

1968’de Tofaş, Fiat lisansı ile Murat 124, 1969’da Oyak, Renault lisansı ile Renault 12, 1985’te de Otosan, Ford ile Taunus’un düğmesine basar...

★★★

Bugün ise Hyundai, Toyota, Honda, Renault ve Tofaş (Fiat) ile farklı modellerde ‘otomobil’ üreten 5 markanın yanında, çok daha fazla sayıda ticari ve ağır ticari araç üretim üssüdür Türkiye...
Ve...
Neredeyse hepsinin “yerli” ortağı,
Neredeyse hepsinin “yerli” işçisi,
Neredeyse hepsinin “yerli” mühendisi,
Neredeyse hepsinin “yerli” yan sanayi,
Neredeyse hepsinin “yerli” tedarikçisi,
Neredeyse hepsinin “yerli” satış ağı,
Neredeyse hepsinin “yerli” servis ağı,
Varken...
Ve neredeyse hepsi,
Biz Türkiye’nin ‘yerli’sini üretiyoruz” derken...
O’nun ardından geçen 57 yılda 57 markanın “yol” gezdiği bir ülkede,
Hâlâ vergi, faiz, döviz ‘şeytan üçgeni’nde,
Bir başka “Devrim” başaramamasının sırrı,
Araba” kıvamı ve kavramına bile sahip olamayan politikacılar olabilir mi?

plusbanner2x