“Bir tiyatro oyunu sergilendiğini düşünüyorum.”
 “Bu sergilenen tiyatro oyunu karşısında asıl ses çıkarması gerekenler yıllardır bu işe emek veren patronlar ve otomotiv sanayiinin kendisi idi. Ama her zaman olduğu gibi sütre gerisine yattılar.”
Böyle bitiyordu gelen yazı...
Konu yerli ve milli otomobil (pardon) Türkiye’nin Otomobili’ydi.

* * *

Mesleki ve sektörel tecrübemizle yazdıklarımızı okudunuz haftalardır. Bir yandan gelişmeleri aktarmaya çalışırken diğer tarafta yaşananları yorumladığımız yazılardı bunlar…
Ne diyorduk özetle…
Sorun, bugünden yarına elektrikliye geçileceği algısında,
Sorun, yetersiz altyapısında,
Sorun pilinde, aküsünün teknolojisinde, şarj sırası yüzünden işlenmesi muhtemel cinayetlerde,
Sorun, egzozundan çıkmasını istemediğini ürettiğin elektrikle salıvermende,
Sorun, fiyatında, vergisinde, ÖTV’sinde,
Sorun siyasallaşmasında, her seçim öncesi kaşınmasında,
Sorun işlerin tıkır tıkır yürüyor‘muş’ gibi gösterilmesinde,
Sorun vatandaşın hayalinde, rüyasında, onun saf, masum duygularının sömürülmesinde,
Sorun başarı şansı çok daha yüksek projeler için ‘bin dereden su getirilirken’, dağıtılan kredisinde, teşvikinde, desteğinde,
Demiştik, dikkat çekmiştik, uyarmıştık ve tüm bunları 81 milyon adına yaptık... Elektrikli otomobile karşı olmadığımızın da altını çizerek. Sadece insanımıza değil dünyaya rezil olmayalım istememizdendi eleştriler...
Bu kadar geç kalınmışlıkla,okula bile gitmemiş birini sırf yaşı tutuyor diye üniversiteye göndermenin anlamı yok demek istedik.
Gelelim tiyatro meselesine.
Bir mühendisin ‘not defterinden’di cümleler...
“Türkiye’de otomotiv ana sanayinde yıllarca çalışmış, 1994 yılında Türkiye’den ilk defa bir dünya otomobilinin tasarımı ve üretimi için ana ülkede oluşturulan uluslararası ekibe Türkiye adına, arkadaşları ile birlikte katılmış bir makine mühendisi olarak söylüyorum” diyor ve devam ediyordu…
“Proje Koordinatörü olarak yer aldığım, tasarım, geliştirme ve ülke şartlarına uyumdaki bu çalışmalarımız yaklaşık 2 yıl sürdü ve 1996 yılında ilk deneme üretimleri başka ülkede başlayan bir otomobil ve versiyonlarını 1997 yılından itibaren Türkiye’de de üretmeye başladık.”
Sektörün içinden, kalbinden biri.
‘Bir bilen’ ve kimsenin konuşmaya, sormaya cesaret bile etmediği birçok konuda görüşleri var ve bizimle paylaşmış.
Elektrikli otomobilin 100 yılı aşan geçmişine rağmen ‘dünyayı yeniden keşfediyormuş’ edasıyla kapalı kapılar ardında yürüyen ve yürütülen, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun da dikkate alıp çalışmaları ve açıklamalarında değerlendirmesi gereken o makine mühendisinin noktasına, virgülüne bile dokunmadığım görüşleri...

* * *

Yerli otomobil üretimi Türkiye’de, kendini yeterince güçlü hisseden her yönetimin kendi ülkesi için gerçekleştirmeyi hayal ettiği bir husus olmuştur. 1960’tan sonra Askeri Yönetim’in de arzusuydu. Şimdikilerin de arzusu. Ama Devrim Otomobili’nin sözde birkaç litre benzin yüzünden sonlandırılan akıbeti herkes tarafından biliniyor...
DEVAM EDECEK:… Devrim gerçeği... Yerli kaynaklar... Yeni model yok...

plusbanner2x