Baba oğluna pantolon alamadı. Bu durumu kendine yakıştıramadı.
İntihar etti.
Vicdanlar sızladı.
Kriz yıllarında “Bu da mı benim başıma gelecekti?” iç hayıflanmasına girip, durumu “canıyla protesto edenlerin” sayısı artar. Sadece çaresiz babalar değil, intihar eden işadamı babalar bile çıkar.
Babalar canına kıymasın.
Bir şeyler yapmalı.
Ne yapmalı?
Bütün krizler aynıdır.
İkiz açıkla başlar.
İç açık:
Bütçe yama tutmaz.
Dış açık:
Döviz gelişi durur.
İkiz açığın birbirini tetiklemesiyle ülke krize girer. Krizden çıkış reçetesi de hep aynıdır.
Devalüasyon yap.
Faizleri artır.
Bütçeyi denkleştir.

★★★

1980 krizi:
İkiz açıklıydı.
Başbakan Süleyman Demirel’i ve onun “krizden çıkış paketi hazırlasın” diye koltuksuz bakanlık verdiği Turgut Özal’ı; dış dünyaya “borçları ödeyemiyoruz” demeye zorlardı.
Devalüasyon yapıldı.
Faizler artırıldı.
Bütçe sıklaştırıldı.
Halka “Eski çalıştığından daha fazla çalış fakat sakın ücret artışı isteme ve eski tükettiğinden daha az tüket” diyen paket dayatıldı.
Yeni borçlar bulundu.

★★★

1994 krizi:
O da ikiz açıklıydı.
Başbakan Tansu Çiller, “krizden çıkış yolu üzerindeki engelleri temizlesin” diye Yaman Törüner’i görevlendirdi. O günlerde 1 dolar: 48 bin 800 TL’ye kadar çıkmıştı, paradan henüz 6 sıfır atılmamıştı. Törüner, faizi balyoz yaptı doların başına indirdi.
Kemerler yine sıkıldı.
Halka çok çalış.
Ucuza çalış.
Az tüket.
Yolu bırakıldı.

★★★

2001 krizi:
O da ikiz açıklıydı.
Başbakan Bülent Ecevit, krize çare bulsun diye Kemal Derviş’i Türkiye’ye davet etti. Derviş’in “ekonomiyi güçlendirme” adı altında hazırladığı paket; yüksek devalüasyon yapıp ihracatı artırmak yoluyla dış açığı daraltmak ve devlet harcamalarını kısıp, halka da kemer sıktırarak (vergileri artırarak) bütçe açığını kapatmaktı.

★★★

Geldik bugüne.
2018 krizi:
Bu da ikiz açıklı.
Döviz gelişi durdu, Türkiye dış borç bulamaz oldu, bütçe açığı büyüdü. Cumhurbaşkanı, damadı Hazine Bakanı’nı “adına kriz demeyelim dış güçler bizi devirmek için atak yapıyorlar” diyelim öğüdü vererek “Yeni Ekonomik Program” hazırlasın diye görevlendirdi.
Program hazırlandı.
Dolar, zaten kendi artışını, programı beklemeden, yaptı. Türk Lirası, 4 liradan 6.30’a çıktı. Vergilerin yüzde 70’i fiyatların içinde KDV-ÖTV şeklinde yedirildikleri için mecburi yükselecek. Dış borç verecekler yüksek kazanç görüp gelsin diye yine faiz balyoz yapıldı, yükselen doların başına vurmaya devam edilecek. Almanya’ya, İngiltere’ye, ABD’ye para babalarının ayağına VİP uçaklarla borç isteme ziyaretleri sürecek.
Halka aynı dayatma:
Daha çok çalış.
Daha ucuza çalış.
Daha az tüket.

★★★

Özetle...
Yeni Ekonomik Program’a direnme gücü olup da kendi malının fiyatını artırabilen ve daha az vergi ödeme becerisi olan babaların tuzu kuru...
Diğer babalar:
İşçiler, memurlar.
Emekliler, çiftçiler.
Onlar ne yapacak?
Devlet Baba; saraylar, uçaklar, korkunç israf, lüks ithal makam otomobili düşkünlüğü, dolarla geçiş garantisi verilmiş köprüler, hasta garantisi verilmiş hastaneler ve yüksek sosyal transfer harcaması, kamu çalışanlarına maaşlar, emekli aylıkları ve ağır faiz yükü altında 76 milyar TL tasarrufu nereden, kimden, nasıl yapacak?
Hazine Bakanı’na soru:
2019 yılının devlet bütçesi harcaması, 2018 yılı bütçe harcamasından ne kadar az olacak?”
Görmek isteriz!