YİNE çıkıp geldik temmuz ayı ortalarına. Bana biraz izin. Kişisel işler birikti, kotaracağım. Aybaşında döneceğim. Bıraktığımız yerden devam ederim. Bıraktığımız yer neresi derseniz; çetin, ağır, çetrefil ufku puslu ve dumanlı bir noktadayız. Ordu, polis, adalet, devlet, meclis, üniversiteler, basın, bürokrasi, din, diyanet, eğitim, öğretim, tarım, sanayi, hizmetler, kalkınma, borçlanma, israf, şatafat, harcama, örtülü ve örtüsüz ödenek, bedelli askerlik, hapistekilere af, generallerin terfi edilmesi, YAŞ’a yeni üyelerin alınması, partili milletvekili olmuşlardan üniversitelere rektör yapılması, camilerde sela verilmesi, Kandil’e bayrak dikme söyleminin ne zaman başlatılacağı, ne zaman unutulacağı, milliyetçiliğin ne zaman ateşleneceği, İslamcılığın ne zaman kışkırtılacağı, kimin süper savcı olacağı, devlet ihalelerinin hangi müteahhitlere verileceğinin kararlaştırılması, bürokratik oligarşiye son verilip nitelikli sıçramaya geçirebilmesi, orta vadeli plan hedeflerinin saptanması, dolar nereye kadar gidecek, faiz nerede duracak, yumurtanın fiyatı kaça çıkacak, batmış şirketlerin kurtarılması için kaç milyar liralık destek fonu kurulacak, hapisteki gazetecilerden hangisi salıverilecek ve neredeyse güneşin doğuşu, batışı, yağmurun yağması hepsi tek bir kişinin ağzından çıkacak emre bakar duruma getirildi.
İşte bu noktadayız.
Doktor koğuşu geziyor.
Birinin kolu kopmuş.
Birinin azı dişi çekilmiş.
Biri beyin kanaması geçirmiş.
Doktor hepsine aynı ilacı veriyor. Böyle bir dönemdeyiz. Tek doktora teslim dönemi. İzinden dönüp geleyim yine bıraktığımız yerden başlar, birlikte yürürüz.
Kendinize iyi bakın.

sozcu-banner-1