Çıktık geldik ekim ayı ortalarına. 105 gündür kesintisiz yazıyorum.
Bana biraz izin.
Döneceğim.
Kaldığımız yerden başlarız.
Ben izindeyken sadece 5 olayın arkasını takip etseniz yeter.
BİR:
Gazeteci mi? Casus mu? Hem gazeteci, hem casus mu? Türkiye’nin Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu’nda evlenme kağıdı isterken buharlaştırılmasının altında yatan gerçek nedir?
Adamda gizli bilgiler vardı.
Şantaj yapıyordu.
Karşılığında bir şey istiyordu.
Bu yüzden mi buharlaştırıldı?
Kaşıkçı’yı Veliaht Prens’in onayı ile Suudi istihbaratı ortadan kaldırdıysa, Türkiye Suudi ile işbirliği yaparak cinayeti birlikte mi örtecek?
İKİ:
İşsizlik, pahalılık alev oldu. Çok sayıda firma zorda. Firmalar, konkordato oyunlarıyla, el değiştiriyor. Ülkede ciddi bir servet transferi yaşanıyor. Servet transferi, son 16 yıllık iktidar döneminde zenginleşenlere doğru mu oluyor, yoksa dış sermaye mi varlıklara el koyuyor? İkisi birden mi oluyor? Bence ikisi birden oluyor.
ÜÇ:
CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerine “el konulup Hazine’ye devri” için ortam ısıtılıyor. AKP Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı gerekçe olarak “siyasi parti ticaret ve bankacılık yapmaz” diyor. Peki devlet bankalarının yönetim kurulu koltuklarına son 15 yılda oturtulan AKP milletvekilleri ne olacak?
Ziraat Bankası’nda:
AKP eski Milletvekili Muharrem Karslı, AKP eski Milletvekili Mustafa Çetin, AKP eski Milletvekili Mahmut Kaçar, AKP eski Milletvekili Metin Özdemir.
Vakıfbank’ta:
AKP eski Milletvekili Şahap Kavcıoğlu, AKP eski Milletvekili Dilek Yüksel, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı’nın danışmanı Cemil Ertem, AKP eski Milletvekili Halil Aydoğan, AKP eski Milletvekili İsmail Alptekin.
Halkbank’da:
AKP eski Milletvekili Cenap Aşçı, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın baş danışmanı Maksut Serim ve diğer başdanışman Meltem Taylan Aydın.
Türk Eximbank’ta:
AKP eski Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım.
İller Bankası’nda:
AKP kurucusu ve AKP eski Milletvekili Fehmi Hüsrev Kutlu. Bunlar gibi AKP’li yüzlerce isim devlet bankalarında ve TMSF’de koltuk sahibi yapılırken “AKP tüccar parti” olmuyor İş Bankası’nda 4 koltuk sahibi CHP “tüccar parti” sayılıyor.
DÖRT:
100 gün doldu.
Sonu ne oldu?
100 gün içinde ülkemiz, büyük krize sürüklendi ve  “daha yüksek faiz ödeyerek dış borç aramaya” mahkum edildi. “Oysa faize karşıyız” deniliyordu. 100 gün önce “Tek Adam” sistemine gitmeden önce Türkiye’nin bankaları Libor artı 1.30 faizle dış para buluyorlardı, bugün Libor artı 2.75 faizle eskiden aldıkları dış borcu bir yıl sonraya erteletebiliyorlar.
BEŞ:
“Rahip Brunson’ın” gönderilmesi Türk adaleti için kara lekeye dönüştü. Savcı değişti. İfadeler değişti. Rahip uçakla çıktı gitti. Arkası nasıl gelecek? Brunson’dan sonra kimler istenecek? Bu isteklere Türk adaleti nasıl alet edilecek?

★★★

Sadece bu 5 konu değil, yüzlerce gerçek gözlerden kaçırılıyor. Siz 5 konuyu takibe alın. İzinden döneceğim. Kaldığımız yerden gideriz.