Soyadının hikayesi, gizli bir aşkı anlatıyordu. Baba soyu, Osmanlı’nın Rumeli’ye açılmasıyla Türk fetihçiler olmuş, bugünkü Bulgaristan-Romanya çevresinde yerleşmişti. Osmanlı Rumeli’yi kaybetti, aile gelip yeniden Anadolu’ya yerleşti. Henüz Balkan bozgunu yaşanmamıştı.
Bir borçlu vardı.
Makedonya’da yaşıyordu ve alacak yüklüce idi. Ailenin büyük oğlu, “alacağı tahsil edip getirsin” diye Makedonya’ya gönderildi. Oğlan, gittiği yerin güzelliğini o kadar içten, samimi, büyülü sözlerle anlatıyordu ki, aileyi ikna etti. Makedonya’ya gidip yerleştiler. Meğer genç bekar delikanlı orada bir güzel kıza sırılsıklam aşık olmuş, kavuşabilmek için aileyi Gevgelija’ye (Gevgili) sürüklemişti.
Osmanlı çöktü.
Balkan bozgunu oldu, aile gelip İzmir’e yerleşti.

★★★

Soyadı kanunu çıktı.
Aile “Gevgilili” soyadını aldı. İzmir’de doğdu. Babası, tütün işletmesi kurmuştu. ilkokula başladı, ortaokul 3. sınıfta ABD’nin ünlü haftalık dergisi Newsweek’e abone oldu. Liseyi bitirdi. Ege Ekspres’in yazı işlerinde her gün gönderilen fotoğrafların resim atlarını yazarak gazeteciliğe adım attı. Gazeteciliğin “uçsuz bucaksız bir arayışlar okyanusu olduğunu” gördü. İstanbul’a geldi, Yeni İstanbul ve Vatan’da dönemin usta gazetecilerinin yanında çalışarak meslekte pişti. Tıpkı bugün yaşadığımız gibi 1950’lerin ortalarında dış borçlar kabarmış, döviz bitmiş, ekonomik darboğaza giren Türkiye’de enflasyon ve toplumsal huzursuzluk artmıştı. Dönemin Başbakanı Menderes’ in Park Otel’de konaklarken “Hay kopsun o kuyruklar...” diye bağırışını haberleştirdi. Menderes’in kopsun dediği vatandaşın gıda maddeleri kuyruklarıydı.

★★★

Ağırlıklı ekonomi yazıyordu.
Sinema yazarlığı da yaptı.
O yılların dünyasında çok sayıda okur tarafından sevilerek izlenen Al Capp’ın “L”il Abner” çizgi karakterini “Hoş Memo” adıyla eksiksiz 20 yıl Türk basınında sunan kişi oldu. Bir yandan da Hukuk Fakültesi’ne girmiş; o dönemin hocaları Ali Fuat Başgil, Tarık Zafer Tunaya’dan “hukukun bir toplumu bonapartizmden çoğulcu ve sivil topluma dönüştürmekteki önemini” öğrenmişti. Hukuk fakültesinde iktisat dersleri veren dönemin en iyi profesörleri Şükrü Baban, Memduh Yaşa, Besim Üstünel’in yol göstermesi ile de Adam Smith’ten Joseph Schumpeter’ e ve Karl Marx’dan John Maynard Keynes’e kadar bütün öncü iktisat teorisyenlerinin ana metinlerini okumuştu. “Gazetecinin toplumsal değişim sürecini yakından izlemesi, yaşadığı çağın dünya gerçeklerini en geniş boyutlarıyla anlamaya çalışması ve okura anlatması vazgeçilmez görevidir”inancındaydı. Vatan’dan ayrılınca Abdi İpekçi ona Milliyet’te çalışmayı teklif etti.
Kabul etti.
Kendisi gibi gazeteci Emel Hürbaş’a aşık oldu. Nikahlarında davetlilere “kitap hediye” verildi. Nikah şekeri yerine kitap Türkiye’de ilkti.

★★★

Çoğulcu, sivil toplum kurumları gelişmiş,  hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, basını özgür, yasaması, yürütmesi, yargısı bağımsız, emekçi hakkı yemeyen, çiftçisi sömürülmeyen, Avrupa medeniyetine vidalanmış ileri demokratik bir toplum olacağımıza inanıyordu. Milliyet’te bu yolda “Düşünenlerin Düşüncesi” ve “Düşünenlerin Forumu” köşelerini yönetti. Toplumun önde gelen düşünce, siyaset, sinema, iş adamlarını: Tevfik Rüştü Aras’tan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ na, Turgut Özal’dan İdris Küçükömer’e, Şerif Mardin’den Sakıp Sabancı’ya, Kemal Tahir’den Şevket Süreyya Aydemir’e, Gülten Kazgan’dan Türkan Saylan’a, Füruzan’dan Tarık Akan’a yüzlerce isimin görüşlerini seviyeli bir tartışma ortamına “ufuk açıcı olsun” diye taşıdı. Türk basının ilk “ekonomi sayfasını” o yaptı, yönetti. Felsefeci ve şair kızı Aslı onun için bir şiirinde “Türkiye’nin 1970 sonları/ zor zamanlarıydı/ çöllerde yitikti yaşam,/ babam bir denizciydi/ o çöl okyanusunda maviye inan...” diye yazdı.

★★★

İşte Türk basını böyle bir gazeteci yazarı gördü.
Adı Ali Gevgilili’ydi.
Eşi Emel de ABD’ye tedavi olmak için gitmiş vefat edip oraya gömülmüştü. Ali Gevgilili, hayata pencerelerini kapatmadan önce “Beni Türkiye’ye gömün” diye vasiyet etti. Vasiyeti bu pazar yerine getiriliyor.
NOT: Türkiye’nin bugün geldiği noktayı anlamak isteyenlerin Ali Gevgilili’nin; Bağlam Yayınevi’nden çıkan “Yükseliş ve Düşüş. Türkiye’de Yenileşme Düşüncesi, Sivil Toplum, Basın ve Atatürk. Türkiye’de Kapitalizmin Gelişmesi ve Sosyal Sınıflar” adlı kitaplarını öneririm.

plusbanner2x