Acaba hangisi diplere kadar inerek ve “ortalığı karıştırarak” İçişleri Baka­nı’nı “istifa etmeye” zorluyor?
İç troller mi?
Dış troller mi?
İktidar Partisi Başkanı ve Cumhurbaş­kanı, “Bu ahlaksız troller ülkemizin birlikteliğini bozmaya yöneliktir, Tür­kiye’yi troller idare etmeyecek” diye kızdı.
Parti içi troller!
Parti dışı troller!
Hangisi etkili?
Bir önemli bakanı, parti dışı trolle­rin “parti birlik ve beraberliğini bozmaya kalkışması” ve bakanı istifa etmeye fitlemesi boş çaba. Vız gelir. Ama parti içi troller etkili damat ile bakanı birbi­rine düşürebilir, grup toplantısının yapıldığı salonda “Soylu” Bakanın hep oturduğu koltuğa “Fatma” Bakan’ı kışkırtarak oturtabilirler.

* * *
Söz trolden açıldı.
Aklıma soru geldi.
Acaba 14 şeker fabrikasının şu gün­lerde “özelleştirme yoluyla yabancı glikoz tekellerine satılmasını” fitleyen troller hangileridir?
İç troller mi?
Dış troller mi?
Yoksa ikisi birden mi?
Şeker fabrikaları önce yerli işadamlarına satılacak. Onlar fabrikaların üzerine bir tek çivi bile çakmadan, yabancılara transfer edecekler. Özelleştirmede devletin tekel imtiyazından doğan pazarı tutmuş fabrika­ları zaten başından beri “yabancılaştırma” üzerine planlandı.
Sigara fabrikaları.
Yabancıya satıldı.
Çok kârlı, kazançlı Türkiye sigara pazarı yabancı sigara tekellerine teslim edildi.
Rakı fabrikaları.
Yabancıya gitti.
Çok kârlı, kazançlı Türkiye içki pazarı yabancı tekellerine sunuldu.
Sıra geldi şekere!
Satılacak 14 fabrika değil aslında Türkiye’nin çok kârlı, kazançlı şeker pazarıdır. Türkiye’de şeker tüketimi her yıl artıyor. 2002’de 1 milyon 735 bin tondu. 2016’da 2 milyon 638 bin tona çıktı. Şeker ihracatçısı Türkiye, şeker ithalatçısı da oldu.

* * *

Bugün Türkiye pazarında hem özel, hem yabancı, hem karma (devlet ile özel ortaklı­ğı) ve hem de devletin şeker fabrikaları var. Ama devletin hisselerinin büyük çoğunlu­ğuna sahip olduğu bu 14 şeker fabrikası, sadece Cumhuriyetin 85 yıl önce bize sunduğu “yerli üretim destanının” bir yadigarı değil aynı zamanda; “hem şeker pancarı eken çiftçiyi- hem pan­car küspesi ile hayvanını besleyen köylüyü- hem pancardan elde edilen şekeri, ithalata bağımlı olmadan, bulabilen şehirli tüketiciyi” kavrayıp, kucaklayan bir yerli modelin parçasıdır.
Düşünmeliyiz.
Şüphelenmeliyiz.
Ve sormalıyız:
Şeker pancarını kendi vatanının top­rağına eken, kendi vatanın fabrikasında pancardan şeker üreten, pancarı şekere dönüştürürken onun yan ürünü küspe ile de büyük baş, küçükbaş hayvan besiciliğini dışa bağımlı olmaktan kurtaran bu “an­laşmalı ekim modelinin” neresi büyük geldi, neresi zarar yazdı ve neden zarar yazdı da siz bu 14 fabrikayı yabancı şeker tekellerine satıyorsunuz? Bu fabrikalar zarar yazıyor ve devlete yük oluyorsa, pancar üreticileri devlete yük oluyorsa, fabrikadaki işçiler devlete yük oluyorsa bu yükü kaldırmak için hangi yöntemleri bul­dunuz, düşündünüz, uyguladınız da sonuç alamadınız?
Ayıptır.
Yazıktır.
Günahtır.
16 yıldır iktidardasınız.

* * *

Önce Başbakan konuştu. Sonra Ma­liye Bakanı: 14 şeker fabrikasını neden “özelleştirme yoluyla yabancılaştır­maya” karar verildiğini anlatmıyorlar.
Şu laflara bakın:
İşçiler işsiz kalmayacak.
Ekici kotasız kalmayacak.
Sosyal özelleştirme yapıyoruz.
İşçiler işsiz kalmayacaksa, pancar üre­ticisi kotasız kalmayacaksa demek ki, bu fabrikalar verimli çalışıyor. O zaman niçin satıyorsunuz?
İç troller mi?
Dış troller mi?
Zorluyor.