Prof Dr. Hüseyin Kaptan vardı, 46 gün önce (4 Ocak) hayata gözlerini yumdu. Çok sayıda şehir plancı, mi­mar, çevreci, solcu, sağcı, muhafazakar, laik, Atatürkçü “iyi bir hocayı ve iyi bir insanı yitirdik” diyerek ardından rahmet okudu. Yıldız Teknik Üniversitesi kampüsünde yapılan törenle cenazesi doğum yeri Ordu’ya gönderilirken ta­butuna omuz verenler arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “istifaya zorlanan” eski Başkanı Kadir Top­baş da vardı. Kadir Topbaş, Belediye Başkanı seçilince Prof. Hüseyin Kaptan ile “İstanbul’un rantını Ankara’nın şehvete dönüşen saldırısından kurtaracak mucize bir planı” birlikte düşündüler.
İMP’yi kurdular.
İMP, şehri koruyacaktı.
İstanbul’un çevresi, ağacı, yeşili, tarihi, toprağı, ormanı, kuşu, böceği, çiçeği havası Ankara’da iktidarı ele geçirmiş şehir rantı kurtlarının vahşi saldırısın­dan korunacaktı. Prof. Hüseyin Kap­tan, bizim Gaziantepli Fuat’ın Asmalı Mescit’deki 5 masalı küçük lokantasına sık sık gelirdi. Bir gün bana “Biz Kadir Topbaş ile İMP’yi İstanbul’un içine iyilik perilerini sokmak için kur­duk. İMP, İstanbul’a iyilik perisi sokma projesiydi” demişti.
Nasıl diye sormuştum.
“Anadolu’da ağaçların içine or­man perilerinin girdiğine inanılır” diye anlatmıştı.

* * *

Bir güzel ağaç var.
Her yıl yemiş veriyor.
Fakat bu yıl vermedi.
Gelecek yıl verir diye bekledik.
Yine vermedi.
Ne yapalım?
Anadolu’da ağacı kesmezler.
“Ağaç korkutma denilen bir ça­reye” başvururlar. Biri eli baltalı diğeri eli boş iki kişi meyve vermeyen ağacın başına dikilir. Elinde baltası olan; “Ben bu ağacı keseceğim” der, baltasını kaldırır. Öbürü; “Onun canını bağışla, bu yıl vermediyse gelecek yıl çok verir” der. Sözde ağacın içine girmiş iyilik perile­ri bu konuşmaları dinler, ertesi yıl bir veren ağaç bin verir. İşte İMP, (İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu) İstan­bul’u Ankara’daki merkezi hükümetin rant baltasından koruyacak iyilik perisini yaşatmak için kuruldu. Kadir Topbaş, İMP’nin kurulmasıyla şehir rantına vidalı sağcı belediyecilikte “bir devrim” ya­pılmasına imza attı. İstanbul’un 1/100 binlik imar planı yapıldı. Şehir, bu plana göre büyüyecek. Kimse bu planı rant uğruna delmeye, değiştirmeye kalkama­yacaktı. Bu plan, İstanbul’un anayasası olacaktı. İMP’de 530 profesör, doçent, akademisyen, uzman görev aldı. Başla­rında Prof. Dr. Hüseyin Kaptan vardı. Belediye Başkanı Kadir Topbaş, gaze­tecileri (içlerinde ben de vardım) İMP binasında toplamış, “Ben bu planı hiç kimseye deldirtmem” sözü vermişti.

* * *

Bu planda lastikli araçla Boğaz’ı tüp geçitle geçmek, üçüncü havaalanı yapmak, üçüncü köprüyü dikmek yoktu. İstanbul’un iki yakası Trakya ve Marma­ra bölgesinin büyümesi de “rant cana­varlığına kurban gitmesin” diye bu plana uygun olacaktı.
İMP, bu planı yaptı.
15 yılın her yılında biraz daha cana­varlaşarak rant uğruna bu plan delindi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde “Üçüncü köprü yapımı hiç konuşulmadı. Üçüncü havaalanının yapımı hiç konu­şulmadı. Kanal İstanbul’un yapımı hiç konuşulmadı. Lastikli araçla Boğaz altı tüp geçiş tüneli yapmak da hiç konuşul­madı” hepsi Ankara’dan dayatıldı.

* * *

Geçen hafta Ankara’da TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşme vardı. Komisyon üyesi İstanbul Milletvekili Garo Paylan (HDP) şunu anlattı: “Kadir Topbaş görevdeyken ona ‘Siz bu imar planlarını nasıl veriyorsunuz, bütün İstanbul size küfrediyor’ demişim. Kadir Topbaş da bana ‘Onların hiçbirine ben imza atmıyorum. Hepsi Ankara’da, Özelleştirme İdaresi, TOKİ, Çevre Ba­kanlığı tarafından imzalanıyor” dedi.
Şimdi soru şu:
İyilik perisini kim öldürdü?
Kasten mi öldürdü?
Ne için öldürdü?