SÖZCÜ yazarı İsmail Şahin’in “Koruda Talan” haberi ile HÜRRİYET’te “Biz çivi bile çakamazken onlar kat çıkıyordu” başlıklı haberi birlikte okudum. Şaşırtıcı benzerlik buldum.
Biri çete kurmuş.
Öbürü saygın işadamı.
Benzerlik olmaması gerekir.
Oluyor işte.
Koruda Talan” haberinde iktidar partisine yakın “milletin orasına burasına koyacağız” diyerek ünlenmiş işadamının İstanbul Boğaziçi’nde Avni Paşa Korusu’nda yaptığı doğayı zorlamalar, ağaç kesmeler, yol geçirmeler, doğayı delik deşik etmeler, bina çıkmalar anlatılıyor. Avni Paşa korusu içindeki köşkün 2002 yılında aynı noktadan, aynı açıdan çekilmiş fotoğrafında; köşk, orman içinde gözükmüyor. Aynı noktadan aynı açıdan 2018’de çekilen fotoğrafta ise ağaçlar gitmiş üç katlı dev irisi bir köşk ortaya çıkmış. Haberde ayrıntı var: Köşk TMSF’den (devlet) alınmış. Çivi bile çakma hakkı olamayan sit alanı içinde. Köşk önce yakılmış. Savcı soruşturma başlatmış. Bekçi sorumlu denilmiş. Sonra takipsizlik verilmiş. Sonra Köşkü alan işadamı, onu yeniden yapmak için Koruma Kurulu’na baş vurmuş.  Ben burayı “müze ve sergi salonu yapacağım” demiş. Yapı ruhsatı almış. Dozer, kepçe, greyderlerle kazı yapma izni de almış. Orman içinde köşke giden 3 kapı ve 4 asfalt yol yapma izni de almış. Köşkün arkasına bir yapı daha kondurmuş.
Güce bak!
Korkunç.

* * * 

Biz çivi bile çakamazken onlar kat çıkıyordu” haberinde ise çete reisi Adnan Oktar’ın yine Boğaziçi’ndeki villasının komşuları anlatıyor: Bahçe’de iki katlı küçük bir ev vardı. Adnan Oktar 20 yıldır burada. O küçük ev her geçen gün büyümeye başladı. Her yıl kaçak bölümler yaptı. Biz çivi bile çakamıyorduk. Çünkü yasa böyle. O sürekli kat çıkıyordu. Şimdi 100 odalı birden fazla ev var. Villaya giden yol telle kapatıldı. Adnan Oktar, villaya giden yeni bir yol yaptırdı. Bu yol doğrudan direkt Boğaziçi sahiline bağlanıyor.
Güce bak!
Korkunç.

* * * 

Birisi desteklenen işadamı.
Diğeri kollanan çete reisi.
İkisinde de aynı güç var.
Boğaz’ın göbeğinde tarihi sit alanında istediklerini yapıyorlar. Güçlerini nereden alıyorlar?
Ben biliyorum.
Yazmayacağım.
Siz tahmin edin.

Gördük, öğrendik


15 Temmuz nalet bir darbe girişimiydi. Çok şey gördük, öğrendik. Tarihe bir milletin başına gelebilecek en büyük felaket olarak geçecek darbe girişimine kalkışanların, dini kullanarak iktidara gelmek isteyenler olduğunu gördük, öğrendik. Darbecilerin uygun bir ortam, verimli ilişkiler ağı buldukları için uzunca süre korunup, kollandıklarını gördük, öğrendik. Milli Güvenlik Kurulu, 2004 yılında “Gülen Cemaati’nin faaliyetlerinin önlenmesi” için uyarı ve öneri getirmesine rağmen bu uyarının 12 yıl boyunca göz ardı, kulak arkası edildiğini gördük, öğrendik. Dini kullanarak iktidara gelmek isteyenlerin Türkiye’yi bölüp parçalamak, kardeşi kardeşe vuruşturmak planı olan dış istihbarat örgütlerinin kuklası olmayı kabul ettiklerini de gördük, öğrendik. Devletin kurumların içine yerleşip güç devşiren, güçlendikçe de iktidarı tek başına isteyenlerin, uygun bir zemin ve iklim bulduklarında yeniden çıkacaklarını gördük, öğrendik. 15 Temmuz’un tek sevindirici yanı, darbenin önlenmiş olmasıdır. Darbenin önlenmesi sırasında canlarını verenlere Allah rahmet eylesin.

sozcu-banner-1