Satışa çıkarılan 14 şeker fabrikasından 4’ü kâr ediyor, 10’u zarar yazıyor. 16 yıldır iktidarsınız. Şeker fabrikaları zarar etmesin diye hangi çareleri, çözümleri düşündünüz, uyguladınız da olmadı?
Fabrikalar kâr ediyordu.
Niçin zarara döndü?
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Atalık, toplum aydınlasın diye bilgiler gönderdi. Kendi cümlelerimle aşağıya özetleyeceğim.

* * *

33 şeker fabrikası var.
25’i devlete (Türkşeker) ait. Şeker Kanunu 2001 yılında çıkarıldı. AKP 2002 yılında ülkemizi yönetmeye başladı. Şeker Kanunu çerçevesinde kurulan Şeker Kurumu, şirketlere “kota tahsisi” verdi. Bu tahsiste dış kaynaklı nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası kayırıldı. Çünkü kanun dış kaynaklı nişasta bazlı şekeri kayırmaya yatkın çıkartılmıştı. Kota yurt içinde üretilen pancar şekerinin yüzde 10’u büyüklüğünde tutuldu. Oysa 28 üyeli Avrupa Birliği’nde bu kota yüzde 5 ile sınırlandırılmıştı. Ayrıca Şeker Kanunu’nda Bakanlar Kurulu’na şeker kotasını yüzde 50 oranında artırma ve yükseltme yetkisi de vermişti. Bakanlar Kurulu bu yetkisini, nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotasını her yıl yüzde 35 artırarak kullandı. Böylece Türkiye, 28 Avrupa Birliği ülkesinin ürettiği nişasta bazlı şekerin yarısını tek başına üretmeye başladı. Darbeyi önce Türk pancar çiftçisi yedi.
Şeker pancarı ekicisi:
2003’te 460 bin çiftçiydi.
2016’da 105 bine indi.
Pancar tarlaları boşaldı.
Köylüler şehirlere aktı.

* * *

İkinci darbeyi devletin işlettiği şeker fabrikaları yedi. Çünkü bunlar yerli pancardan şeker üretiyordu. Yeterli pancar bulamayınca 4 fabrika kapandı, biri de Ağrı Şeker Fabrikası’ydı ve şehrin tek sanayi tesissiydi. Bugün Ağrı yine Türkiye’nin en fakir ili olarak kaldı ve Türkiye şeker piyasası hızla nişasta bazlı şeker üretenlerin eline geçti.
2003 yılında.
Türkşekerin kârı:
265 milyon TL’ydi.
2004’te kâr etti.
2005’te kâr etti.
2006’da zarara döndü ve 2009’dan sonra zarar süreklilik kazandı, nihayet 2016’da zarar: 76.5 milyon TL’ye ulaştı. Türkşeker’in 76.5 milyon TL zararı içinde 25 devlet şeker fabrikasının payı 32 milyon TL oldu.

* * *

Üçüncü darbeyi işçiler yedi:
2002’de çalışan 19 bin kişiydi.
2016’da 8 bin kişiye indi.
Şeker fabrikalarına, onların çalışanlarına, fabrikalara pancar yetiştiren çiftçiye, şeker pancarı fabrikalarda şekere dönüşürken ortaya çıkan yan ürün küspeyi hayvanlarına yem yapan köylüye dış kaynaklı tarım politikası uygulayanlar ihanet etmiş oldu. Şimdi bu fabrikalar satılığa çıkartıldı ama aslında Türkiye’nin şeker pazarı satışa sunuldu. Dünkü yazıda sormuştum, bugün yeniliyorum: 16 yıldır Ankara’da Saray yapmaya ve İstanbul’da padişah saraylarını yenileyip içinde oturmaya gösterdiğiniz özeni, zarar etmekte olan şeker fabrikalarına göstermiş olsaydınız, onlar da kâra geçecek bir yolu bulamazlar mıydı?

Bekir dostum hoş geldin!


Yazarlar, kendi rıza­larıyla ka­lemlerine zincirlenmiş kölelerdir. Gezer, do­laşır, hasta­lanır, iyileşir yine yaza­bildiği yere dönerler. Bekir dostum, gönlünden taşarak, aklından şimşekle­nerek yazmaya döneceğini ilk günden biliyordum. Bütün kalbimle yazmanı bekliyordum. Hoş geldin.

bekir-coskun