Ankara’nın nabzını tutanlar, “erken değil fakat baskın seçim” gelebilir uyarısı vermeye başladılar. Farkı ne? İkisi de öne alınan seçim. Diyorlar ki, erken seçim, iktidarın Meclis çoğunluğunu, devlet bürokrasindeki ağırlığını elinden kaçırmak noktasına gittiği dönemlerde yapılır. Baskın seçimde ise iktidarın bir dediği iki edilmez, ordu, polis, Meclis, basın, yargı devletin tümü elindedir; bu gücünü “muhalefet karşısında avantaja çevirip, baskın basanındır” kararı alır.
Haklılar.
Baskın seçim gelebilir.
En önemli belirtisi, yıldırım hızıyla “sıfırlama sefaletinin” yasa tasarısı haline getirilmesidir.

* * *

Mimarlığını Erdoğan ile Bahçeli’nin birlikte yaptığı “İttifak Yasa Tasarısı” Meclis’e sunuldu. Buna göre: Bahçeli’nin partisine “sıfır baraj ikramı” kanunla sunuluyor. Bahçeli, bu ikrama minnet ve şükran duygusu ile karşılık vereceği için Tayyip Erdoğan’ın da ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesi garantiye alınıyor. Bu nedenle kanunun adını “sıfırlama sefaleti” koyabiliriz. Çünkü yasa taslağının özü: Bahçeli’ye seçilmeyi garanti etmek, Erdoğan’a ilk turda zafer, CHP’yi HDP ile ittifaka zorlamak, muhafazakar oylar için ciddi ve tutarlı bir muhalefetin ilk ateşini yakmış Saadet Partisi’ni de Tayyip Erdoğan’ın yanına çekmek, İYİ Parti’yi de AKP ile olamayacağına göre baraj altında kalma tehlikesini göze almaya razı etmek.
Yasanın amacı bu.
Sıfırlamanın sefaleti.

* * *

Gerçekten demokratsanız.
Güçlü Meclis istiyorsanız.
Çoğulculuktan yanaysanız.
Milli iradeye saygılıysanız.
“Baraj sıfırlanacak” demiştiniz.
Sözünüzün eri iseniz.
İttifak “oy kaybını önleyecek, oyların verimini artıracak” diyorsunuz, gerçekten oy veriminde samimi iseniz “seçim barajı tüm partiler için sıfıra indirilmiştir” diye kanun çıkarırdınız. Hiçbir oy kaybı olmadan ve verim yüzde 100 elde edilir, her görüşün partisi Meclis’te yerini alır, “Başkan”ı denetime ve kontrole alabilecek imkanları Meclis kullanırdı. Biz de demokrasimiz yaşıyor, ölmedi derdik.

* * *

Kuşu ağaca bağlıyorlar.
Ateş ediyorlar.
Bak, uçan kuşu vurduk, yaman avcıyız demeye getiriyorlar. Bu yasa ile “ittifak kuran partiler kazançlı” çıkıyorlar. İttifak kurmayıp parçalanan partiler ise darbeci dönemden miras “iç dont-dış dont sisteminde” çok büyük kayıplara uğruyorlar. Bu durumda karşı ittifakın da oluşması gerekir ki, adil bir seçim olsun. Fakat CHP ile HDP, HDP ile Saadet, İYİ Parti nasıl ittifak kuracak? Kurduğu anda; Oslo müzekkerlerini, Dolmabahçe mutabakatını, Diyarbakır Meydanı’nda Apo’dan gelen mektubu Kürtçe okutmayı, Habur Sınır Kapısı’na seyyar mahkeme götürmeyi yapan sanki AKP ve onun lideri Tayyip Erdoğan değilmiş gibi “şehitlerimizi kurşunlayanlarla bir oldular” diye iki koldan başlayacaklar. CHP’yi “sosyal demokrat vicdanı ile realite arasına” sıkıştıran bir tuzak aslında Türk demokrasisine kuruldu.
Dün de yazdım.
Tekrar ediyorum.
Bu tuzağı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, boşa çıkarabilir. Tarihi bir adım ve katkı olur. “PKK’ya, teröre, bölünmeye” şiddetle hayır fakat Kürtler Türklerin kardeşidir ve bu ülkenin vatandaşlarıdır. Kürtlerin de Meclis’te temsil edilmeleri çoğulcu demokrasinin gereğidir.

* * *

Baraj sıfıra inseydi.
Sıfırın adaleti olacaktı.
İttifak kanunu çıkararak sadece Bahçeli’nin partisi MHP için sıfır baraj imkanı yaratıldı.
Sıfırlamanın sefaleti doğdu.